Televizyonlarda, hemen her gece, onlarca profesörü evimize konuk ediyoruz.
Hemen her konuda uzun uzadıya konuşuyorlar.
Bazıları var ki her konuda ama her konuda ahkâm kesiyor.
Siyaset, eğitim, yargı, sağlık, tarım, deprem, ekonomi demeden gündemde ne varsa, uzman olarak başköşede oturuyor ve konuştukça konuşuyorlar.
Konuşmasınlar mı?
Elbette konuşsunlar. Toplumu aydınlatsınlar ama birinin ak dediğine, diğeri kara demeden.
Daha da önemlisi, kendi uzmanlık alanlarında ve bugüne kadar bilim adına ortaya koydukları çerçevesinde konuşurlarsa hem çok daha inandırıcı olurlar hem de bilimi ve bilim insanlarını onore etmiş olurlar.
Akademik kariyer ile bilim insanı olmak çok farklı şeyler.
Örneğin isminin önünde Dr, Doç, Prof. olan her akademisyen bilim insanı mıdır?
Evet demek çok zor!
Bilim insanlığı, çok meşakkatli bir iştir, hayatınızı bir alana hatta tek bir konuya adarsınız. Çok uzun yıllar onunla yatar, onunla kalkarsınız. Unvan almanız yetmez uluslararası yayınlar yapmanız ve bunların olabildiğince çok refere edilmesi gerekir.
O da yetmez, ürettiğiniz bilimin insanlığa, doğaya, diğer canlılara yararlı olması gerekir.
Bu, bazen bilimi ürüne dönüştürerek, bazen çıkmaz en derin sorunlara çözümler üreterek, bazen de dünyayı değiştirecek gençler yetiştirerek olur! Gerçek bilim insanlarını, diğerlerinden ayıran da zaten budur.
“Televizyon bülbülü”, “dünyaca ünlü” diye bildiğimiz profesörlerimizden pek çoğunun uluslararası tek makalesinin olmadığını, profesörlük unvanının üniversite dışında kullanılmadığını biliyor muydunuz?..
İlk 500’e girdiler!
Eşi Dr. Özlem Türeci ile birlikte koronavirüs aşısını geliştiren Prof. Dr. Uğur Şahin, dünyanın en zengin 500 kişisi arasına girdi.
Hürriyet’in haberine göre, çiftin kurduğu BioNTech’in hisseleri İngiltere’nin aşıya onay vermesinin ardından yaklaşık yüzde 10 arttı! Şirketin yıllık değer artışı ise yüzde 250’yi geçti.
Uğur Şahin, 5.1 milyar dolarlık net servetiyle dünyanın en zengin 493’üncü kişisi oldu!..
Bilim, işte böyle bir şey! Televizyonlarda ahkâm keserek değil, laboratuvarlarda sabahlayarak üretilir, ürüne dönüşür, insanlığın kurtuluşu olur ve bunu başaranlara, mutluluğun her türlüsünü yaşatır!
Darısı diğer bilim insanlarımıza!..
Adını duyan var mı?
Tıpkı Özlem Türeci ve Uğur Şahin gibi, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. İbrahim Emre Bora’nın yakın çevresi dışında ismini duyanınız ve tanıyanınız var mıydı?
O da müthiş bir iş başardı ama ne televizyonlarda yer aldı ne de gazete haberlerinde!
Akademik dünyada her yıl heyecanla beklenen 2020 Web of Science Yüksek Atıflı Bilim İnsanları Listesi (The Highly Cited Researchers List) yayımlandı.
Bilim insanlarının performanslarını değerlendirmede uluslararası en çok kabul gören bu liste, son 10 yılda kendi alanlarının öncüleri olan ve çok sayıda yüksek atıflı makalesi olan araştırmacıları içeriyor. Araştırmacılar, 21 bilim alanında sıra dışı performans gösteren araştırmacılardan seçiliyor.
İlk adreslerine göre, üniversitelerimizden bu listeye giren öğretim üyesi sayısı, üniversitelerimizin uluslararası sıralamasını doğrudan etkiliyor. Üniversitelerin Academic Ranking of World Universities (ARWU) sıralamasına göre dünyadaki yerini belirleyen puanın yüzde yirmisi bu listeden geliyor.
2020’de, ilk adresi, Türk üniversitesi olan tek öğretim üyesi olarak Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. İbrahim Emre Bora bu listeye girdi. Doçent Bora, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda görev yapıyor ve çalışmalarını başta şizofreni ve bipolar bozukluk olmak üzere psikiyatrik hastalıkların erken tanısı konusunda sürdürüyor.
Elbette her şey para değil, bazen para kazandırır bazen de gönül kazanılır. Yeter ki yaptığımız işi en iyi yapmak için kendimize bir hedef koyalım!..
Özetin özeti: İstersek ve doğru hedefler koyar, uygun ortamlar hazırlarsak, değil ilk 500’e, ilk 100’e giren bilim insanlarımız da olur, mucit zenginlerimiz de!..