Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dün saat 9’u 5 geçe neredey- diniz bilmiyorum ama İstanbul’da olanlar şahit olmuştur, müthiş bir tablo vardı.

Anayollar dahil, hemen her yerde hayat adeta donmuş, gelen tek ses, korna sesiydi.

Kafelerde kahvaltı yapanlar bile, ağızlarında son lokma, ayağa kalktılar, siren ve korna sesleri sona erinceye kadar saygı duruşunda bulundular.

Sürücüler araçlarından indi, yayalar saygı duruşuna geçti, bayraklar yarıya indi, denizdeki tekneler de bu saygı ve minnet dolu anın bir parçası oldu.

Ölümünün ardından 77 yıl geçtikten sonra, dönemindeki hangi lidere, hâlâ böylesine saygı var ki!..

Haberin Devamı


Konuşmak yetmiyor!

Dün yine, tıpkı daha önceki 10 Kasım’larda olduğu gibi gün boyu Atatürk’ü konuştuk.

Gazetelerin en tepesinde, ana haber bültenlerinde, işyerlerinin vitrinlerinde hep o vardı.

Çoğunluk alkışladı ama birileri yine kızmaya devam etti...

Anıtkabir gibi Dolmabahçe de doldu, taştı...

Peki, aradan geçen onca sürede kendisini yeterince algılayabildik mi?

Evet demek o kadar zor ki!..

Ne sevenleri ve kendisine toz kondurmayanlar onu yeterince anladı ne de ismini duyunca tüyleri diken diken olanlar.

Oysa onu tanımak hiç de zor değildi.

Bırakın söylemlerini, yaptıklarına bakmamız yeter de artar.

Onu bile yapmadık...


Nereden nereye?..

Daha fazlasını bırakalım, bir gün olsun, “Peki o olmasaydı, yaptıklarını yapmasaydı, şu anda hangi noktada olurduk?” sorusunu kendimize hiç sorduk mu?

Sorsak da üzerinde durduk mu?

Dursak da bunu başkalarıyla paylaştık mı?

Bu geceki Genç Bakış için, kameralarımız sokaktaydı.

Atatürk sizin için ne ifade ediyor sorusunu sorduk.

Genç kızlardan gelen cevaplar şoke ediciydi!..

Atatürk devrimlerini, demokrasi, hukuk, din, eğitim, sanat, modernleşme, tarım, savaş, barış, dış politika, endüstri, hangi çerçevede ele alırsanız alın, sadece bir konuda yaptıkları bile tek başına onu anlamaya ve büyüklüğünü görmeye yeter de artar.

Örneğin, eğitimi ele alalım. Cumhuriyet öncesinde okullaşma oranları kaçtı, bugün kaç?

Okul, öğretmen, öğrenci sayıları dün neydi, bugün ne?

İyi yetişmiş kalifiye eleman sayısı dün ne kadardı, bugün ne kadar?

Haberin Devamı

En önemlisi de öğretmene verilen değer dün neydi, bugün ne?..


Çarpıcı bir anekdot!

Yıl: 1923

TBMM’de milletvekillerinin maaşları düzenlenecek...

Mustafa Kemal’e soruyorlar; “Sayın Başkanım, vekil maaşları ne olsun?”

M. Kemal şöyle diyor: “Öğretmen maaşlarını geçmesin”

Peki, ya şimdi?

Öğretmenlerin halini ne siz sorun ne de ben anlatayım...


Tarihe saygı!

Başta Atatürk ve daha önceki devlet adamlarımız olmak üzere hepsine saygımız, sevgimiz sonsuz.

Ülkemiz ve ulusumuz için attıkları her olumlu adım için elbette minnettarız.

O günün koşullarında yapamadıkları ya da yanlış yaptıkları için eleştirilerimiz de oldu.

Bu noktada, önemli olan, artılarla eksileri birbirine karıştırmamak.

Yani sadece artıları ya da sadece eksileri görme alışkanlığından kurtulmamız gerekiyor.

Hele hele ideolojik takıntılardan bütünüyle arınmamızın zamanı geldi de geçiyor.

Büyüklere saygı ve sevgi, bizim geleneklerimizin en önde geleniyken, şimdi bu konuda bile nasıl kamplara ayrılabildik anlamak mümkün değil...

Haberin Devamı

Umarız, dün sabah gördüğümüz tablo, hafta boyunca, aylarca, yıllarca Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek kaldığı sürece devam eder...

Özetin özeti: Atatürk’e saygı, aslında kendimize saygıdır. Çünkü o hiçbir şeyi kendisi için yapmadı, her şeyi bizler için yaptı!