MHP Grup Başkan- vekili Oktay Vural, 1 Kasım seçimi öncesi en zor sınavını, gençlerin karşısında verdi. Genç Bakış’ta İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencilerinin sorularını cevaplayan Vural, MHP’nin kırmızı çizgilerinden terörle mücadeleye kadar Türkiye’nin sorunlarını değerlendirdi.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun MHP’nin değil, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olduğunu ama TBMM Başkanlığı seçiminde kendisine oy vermeyerek çelişki yaşadıklarına vurgu yaptı. Ak Parti’nin ise kendilerine hiçbir zaman koalisyon teklifi yapmadığını söyledi.
İşte programdan önemli satır başları:
5. parti hangisi?
-7 Haziran’dan sonra vatandaşlarımızın verdiği mesaj doğrultusunda AKP’nin geçmişle bir hesaplaşması ve yanlışlardan dönmesi için 4 ilkeyi önlerine koyduk. Kapalı kapılar arkasında reddedenler vatandaşın karşısına çıktığı zaman bu 4 ilkeye neden hayır dediklerini bir türlü açıklayamıyorlar. Bu durumda 1 Kasım’dan sonra Ak Parti içinde bölünme olacaktır. İşte Meclis’teki 5. parti o olacaktır!
Üniversite-leri üretken olmayan bir ülkenin üretken olması çok zor!
Çünkü geleceğe yön verenleri onlar yetiştiriyor.
Batılı üniversiteler, ekonomik olarak, genelde üçlü bir sacayağı üzerinde duruyor.
Gelirlerinin üçte birini devlet ya da vakıf veriyor, üçte biri öğrenciden alınıyor, üçte birini de üniversite kendi üretiyor.
Bizim üniversitelerin pek çoğu tek ayak üzerinde.
Arkalarında ya devlet var ya da vakıf ve öğrenci gelirleri.
Bilim ve teknoloji üreterek bütçeye katkıları yok denecek kadar az.
Yani bilimi üretime dönüştürme konusunda sıkıntıları var.
Öğretmenler aradı. Milli Eğitim Bakanı yine uçtu haberiniz var mı dediler.
İlk tepkim “Yine ne söyledi ki?” oldu.
Son zamanlarda, muhtemelen seçim atmosferinin etkisiyle, dur durak bilmiyor.
Eğitimin kırk yıllık sorunlarını bir çırpıda çözüveriyor!
Madem bütün bunları yapacaktınız, şimdiye kadar niye yapmadınız diyenlere kulaklarını tıkayıp vaat yağmuruna devam ediyor...
Daha birkaç hafta önce şubatta öğretmen ataması mümkün değil diyordu. Sonra 10 bin atama olabilir dedi. Dün, NTV’ye konuktu ve orada kesenin ağzını iyice açmış!
Meğerse seçim nelere kadirmiş!
İşte o soru ve işte verdiği yanıt:
Konuşmaya, televizyon izlemeye, gezmeye bayılıyoruz.
Tam bir mirasyedi hayatı yaşıyoruz.
İç ve dış borç almış başını gidiyor.
Üretmeden tüketiyor, tükettikçe daha fazlasını istiyoruz.
Değirmenin suyu nereden geliyor diye soran yok...
Peki, mutlu muyuz?
İstatistikler aksini söylese de evet diyeni bulmak zor!
Kimyamız bozuldu.
Onlarca yıldır tam gün eğitim sözü veriliyor. Seçim öncesi yine aynı nutuklar atılıyor ama hâlâ öğrencilerimiz sabahın köründe okula gidiyor, akşamın alacakaran-lığında evine dönüyor.
Çünkü okul yetmiyor! Niye? Tam gün eğitim, hiçbir zaman önceliğimiz olmadı da o yüzden.
Her yıl yüz binlerce konut üreten bir ülke, istese bir yılda okul sayısını ikiye, üçe katlar. Öğretmen derseniz yüz binlercesi işsiz ve iş bekliyor!
Ve sakın ola, hiç kimse kaynak yok demesin! Dış borç 500 milyar Dolar’ı aşmış! Lükse, şatafata, her şeye para harcıyoruz da, iş eğitime gelince mi para yok. AVM ya da yeni gökdelenler dikmek için hiç yer sorunu yok ama okul söz konusu olduğunda, arsa bulamıyoruz mazereti hiç ama hiç inandırıcı değil! Tam gün eğitim, eğitimin olmazsa olmaz kuralıdır. Tıpkı zorunlu eğitim döneminin okulda geçirilmesi gibi. Maalesef her iki konuda da sınıfta kaldık, kalmaya devam ediyoruz, bu kafayla da değişen hiçbir şey olmayacak. Çünkü lafın ötesine geçemiyoruz. Bakan Bey’in söyledikleri de sadece hoş bir seda. MEB’in planları da onu gösteriyor. Keşke yanılan biz olsaydık!..
Hemen her konuda her şeyi kopyalıyoruz, taklit ediyoruz.
Özgün olan o kadar az ki...
Eğitimde, bilimde, ekonomide, sanayide, sanatta, siyasette, medyada, gıdada ya da istediğiniz bir alana odaklanın ve bakın, markalaştırdığımız ne var?
Ar-Ge harcamalarına göz atın!
Dünya nerede, biz neredeyiz?..
Japonya ve Güney Kore de böyleydi.
Onlar da taklit ederek işe başladılar.
Çin’deki firmaların çoğu da taklitçi ama fazlasıyla kendi markalarını yarattılar.
Genç Bakış’ta önceki gece Ortadoğu ve terör konusunu masaya yatırdık. Yüzlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz Suruç ve Ankara saldırılarıyla Türkiye Ortadoğu batağına mı çekilmek isteniyor, sorusu gündeme getirildi. MHP Eski Milletvekili Stratejik Araştırmacı Sinan Oğan ve Güvenlik Analisti eski asker Metin Gürcan’ın konuk olduğu programda, terörün neden gençleri hedef aldığı ve gençlerin neden terör örgütlerine yöneldiği sorgulandı. Yeni terör olaylarına dikkat çekildi. İşte programdan önemli satır başları:
İstismar ediliyorlar!
Sinan Oğan:
-Halk hareketlerinin dinamik gücü gençlik örgütleridir. Terör eylemleri, genelde sivil halk hareketleriyle başlar. Terör örgütleri gençlerle bir araya gelelim, şu amacı elde edelim diye ortaya çıkar, bir süre sonra da terör örgütlerine dönüşürler. Gençler idealisttir ve idealist insanları kandırmak daha kolaydır.
-Eline silah verip vatan nöbetine koyduğumuz gençleri, milletvekili kimliği verip Meclis’e koymuyoruz. Gençlerimizi siyasetin içine alırsak, bu sorunlar olmayacaktır.
-En ufak olaylarda hapishaneye düşen gençler, hapishanedeki tecrübeli gençlerle aynı koğuşa konulduğunda, oradan taş atan değil, tecrübeli genç olarak
Bu yıl Türkiye ile İngiltere arasında Bilim Yılı ilan edildi.
İki ülke arasında çok ciddi bilimsel işbirliği var.
Prens Edward, iki gündür İstanbul’da.
45 İngiliz üniversitesinin temsilcileri de yarın Hilton’da görücüye çıkıyor.
İngiltere, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en fazla öğrenci gönderdiği ülkelerden biri.
İngiltere’ye gitmek hem çok kolay hem de çok zor.
Vize engelini aşmak bazen Çin Seddi’ni aşmaktan çok daha sorunlarla iç içe!
İşte bu çerçevede, hem İngiltere İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner hem de British Council Türkiye Direktörü Margaret Jack Kadıoğlu ile İngiltere’de öğrenim görmenin öğrenciye kazanımları, vize sorunları ve bu ülkenin öğrenciye bakışını uzun uzadıya konuştuk.