Türkiye’de genel algı “futbolda gol her şeydir” üzerine kurulmuştur. Çünkü ülkemiz futbolu izlemez, diziliş, oyun kurgusuyla ilgilenmez. Penaltı, ofsayt ile çok ilgilidir, duyarlıdır. Rakipte ya da kendi takımındaki hoşlanmadığı futbolcuyu takip eder. Hakeme bakar.
Bu şekilde izlendiği için de böyle yorumlanır.
Fenerbahçe sezon başından bu yana yeni bir takım olmanın da dezavantajı ile oyun, diziliş ve kadro yapasının yavaş yavaş oturduğu bir takım görünümündeydi.
Elbette teknik direktör Pereira’nın da bu süreçte tercihleri ön plana çıktı, konuşuldu. Burada hepimiz bir şeyler eleştirdik, doğru ya da yanlış!
Şu bir gerçek ki Fenerbahçe göze hoş gelmeyen, sıkıntılı, zor gol atan bir takım oldu.
Ancak Fenerbahçe’nin son on yıldan itibaren kazanmış olduğu (ki biz bunu hafta içinde konuştuk - https://www.milliyet.com.tr/uzay-gokerman-pereira-ne-kadar-basarisiz--2191578-skorer-yazar-yazisi/ ) bir tecrübesi vardı. Fenerbahçe’nin her sezona ait bir senaryosu ve buna bağlı da bir performansı var.
Bu sezon da farklı bir görüntü içinde değil Fenerbahçe…
Resmi rakamlara göre maç fazlasıyla lider; Beşiktaş’ın iki maç eksiği var ve eğer bunları kazanırsa da liderin dört puan gerisinde ancak onunla da iki hafta sonra evinde oynayacağı bir maçı var ve önünde de zorlu bir 11 hafta!
Fenerbahçe geçen hafta tamamıyla karşı tarafın olağanüstü konsantrasyonu ve biraz da kendisinin eksikliği yüzünden 4-2 kaybettiği talihsiz bir Antalyaspor maçı oynadı. Antalyaspor bu performansını ligin kalan 12-13 maçına yayabilirse tüm sezonunun senaryosu bile değişir; ancak bunun mümkün olmayacağını çok iyi biliyoruz. Eto’o kalitesini bir büyük takıma karşı oynayarak göstermek istedi. Belki de tüm sezonu bu maça hazırlanarak geçirdi. Ne Eto’o’nun böyle bir sürekliliği olur ne de Antalyaspor’un, göreceğiz.
Ancak dün eksik Fenerbahçe’ye baktığımızda, ligin en az pozisyon veren gol yiyen takımlarından Kasımpaşa karşısında kalesinde ne bir tehdit gördü üstüne üç gol atarak da kazandı.
Mehmet Topal ve Souza’nın eksikliğini Kadlec gibi bana göre fazlasıyla riskli hatta hatalı bir tercihle dolduran Pereira oyuncusuna güvenmenin karşılığını hakkıyla aldı. Sanırım Kadlec (Sivok) gibi oyuncuların kadrolarda olmasında yarar var.
Uzun zamandır kenarda beklemenin üzerinde yarattığı baskıyla sahaya çıkan Diego kafa olarak bu takımdan uzaklaşmadığını, hala ailenin bir parçası olduğunu dün fazlasıyla gösterdi.
Volkan Şen hem sağ hem de soldan çok etkili ataklar geliştirdi ve Markoviç’ten hem daha formda hem de sonuca gidebilecek olduğunun mesajını verdi. Volkan Şen’in bu futbolu bir iki hafta sonra kendisine ters gelebilecek, özellikle savunma sorunu yaşayan takımların başına iş açabilir, bunu yeri geldiğinde hatırlatacağım.
Volkan Şen’in Hasan Ali ile olan uyumu çok iyiydi. Hasan Ali’nin giderek Caner’leşen hatta üzerine koyarak gelişen futboluysa bizim tüm ezberlerimizi bozacak türden ilerliyor.
Bu sezon benim en fazla anlam yüklediğim futbolculardan Ozan ise taraftar dezavantajına rağmen özellikle ilk goldeki katkısıyla aldığı formanın hakkını verdi.
Kuşkusuz Van Persie’yi ayrı bir yere yazmamız gerekiyor. Pereira öyle ya da böyle bu takımı Hollandalıya göre dizayn etmeyi ve topları onunla buluşturmayı çözerse Fenerbahçe’nin gol sorunu da ortadan kalkacak; bunun için kuşkusuz Nani ve Diego gibi oyunculara çok iş düşüyor.
Nani olsun, Diego olsun kendi etraflarında bazen bir, bazen iki tur atmadan, o daireyi tamamlamadan topla vedalaşamıyorlar ki bu Fenerbahçe’nin atak kurgusunu çok etkiliyor.
Fenerbahçe’nin temel sorunlarının başında da bu geliyor işte! Orta alanda ve geriden top çıkaran oyuncuların zamanlama ve isabet sorunu var.
Gökhan Gönül takımda olduğunda Fenerbahçe’nin sağ kanadında bambaşka şeyler oluyor. Dün akşam maçın son bölümünde yaptığı bir hata gole neden oldu, işte Fenerbahçe’nin bir diğer sorunu da böylesi basit top kayıplarıdır. Maç sırasında hakeme yardımcı olarak fair play örneği sunması da çok güzeldi.
Fenerbahçe kadro kalitesini, alternatifli oluşunu ve futbolcularının hırsı ve güvenini gösterdiği bir karşılaşma oynadı, üç gol önemliydi.
Fenerbahçe alışılmış ezberin ötesinde iyi top oynuyor.
Özellikle Fenerbahçe’nin attığı birinci gol üst düzeydeydi. Organizasyon, paslaşma, bitiricilik müthiş bir gol görseli sundu.
Alper Potuk’un golüyse futbolcunun hepimizden gizlediği kalitesinin ürünüydü.
Bu iki golü yılın en güzelleri listesinde ilk sıralara yazabiliriz.
Belki bir bakış açısıyla Kasımpaşa’nın etkisizliğini konuşabiliriz ancak şu bir gerçek ki Fenerbahçe’nin oyun yapısı da rakiplerini çaresiz bırakıyor.
Fenerbahçe'de uzun zamandır konuşulan bir konu var; Souza ve Topal'ın aynı anda forma giyip giymemesinin takıma etkisi üzerine, Pereira dün bununla ilgili kafasında yeni bir şey oluşturdu mu, ilerleyen haftalarda göreceğiz.
Fenerbahçe çok önemli bir sürecin içine girdi. (Lokomotiv – Bursa – Lokomotiv - Beşiktaş) Şubat ayından kazasız çıkabilirse yokuş aşağı iner gibi hızlanabilir.
http://twitter.com/uzaygokerman