Toplumsal olaylarda kişilerin tepkilerinin şiddeti beklentileriyle karşılaştıkları sonuç arasındaki farkın açılmasıyla güçlenir.
Hayal kırıklığına bağlı duygusal tepkilerde de benzer davranışlar sergiler kişiler.
Beklenti ve arzu insanın en zayıf tarafıdır.
Pazartesi gecesi saat 21.55 civarında Fenerbahçe-Bursaspor karşılaşması sonuçlandığında bir tarafta büyük bir sevinç varken diğer yanda beklenmedik bir tepkisellik yükseliyordu.
İlk hareketin Bursaspor teknik direktörü Şenol Güneş’ten gelmesi doğal olandı. Takımı iyi bir mücadele göstermesine karşın oyunun son bölümlerinde gelen golle yıkılmıştı. Bunu anlamak çok kolaydı.
Sonra baktık ki Şenol Güneş yalnız değilmiş.
Peşinden bir dizi yorumcu da bu hayal kırıklığına bağlı olarak büyük bir hezeyan içindeydi.
İki isim vereceğim.
Biri Erman Toroğlu, diğeri Ahmet Çakar.
Bu kişilerin Türkiye’de bu kadar popüler olması, sözü dinlenir adam yerine koyulmasının nedeni aslında herkesin çok bildiğini sandığı futbol konusunda ne kadar bilgisiz ce cahil olduğumuzdur.
Yıllarca her karşılaşma sonrasında ağzı açık ayran delisi gibi, futbolcusu, teknik direktörü, taraftarı herkesin “bakalım Erman Hoca bu pozisyon için ne diyecek?” şeklinde son kararı verecek kişi olarak gördükleri Erman Toroğlu’nun pozisyon yorumlarıyla futbolu düşünme alışkanlığının sonucudur bugün yaşadığımız algı kirlenmesi.
Futbolu İngiltere’deki gibi biliyor, izliyor, değerlendiriyor olsaydık bugün ne Erman Toroğlu, ne de Ahmet Çakar bulundukları ve işgal ettikleri makamda olamazlardı.
Bu kişileri futbol dünyamıza kazandıran kişiler kimdir?
Erman Toroğlu’nu pazarlayan kişinin Hıncal Uluç olması sizce bir tesadüf müdür yoksa yıllardır anlatmaya çalıştığımız bilinçli bir projenin ürünü, sonucu mudur?
Konu Fenerbahçe-Bursaspor karşılaşmasının 15. Dakikasında yaşanan bir pozisyonun yorumunda düğümlendi kaldı.
Soru öncelikle şudur?
Neden bu kadar heyecanlısın Erman Hoca? Aylardır olmadığın kadar niçin bu olayda ön plana çıkıyorsun?
Ucu Piero’ya kadar varan bu düzenin kurulmasına ilk taşları sen döşemedin mi?
Bu ülkenin yıllarca tartışmasız tek Piero’su senin bakışın, değerlendirmelerin değil miydi?
Ne diyor Erman Hoca?
“Ben Piero’ya inanmıyorum. O makinayı ben size öyle bir ayarlarım ki, saniyenin 10’da 1’i kadar zamanda topun son oynandığı anda topu ileri çıkarırım ofsayt olur, geri alırım ofsayt olmaz. Onun için de Türkiye 5-6 yıldır şahıslara mahkûm kalıyor.”
Ne güzel laftır; merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler; çingenin mert olanı, övünürken hırsızlığını söyler’miş.
Hey gidi günler hey, nereden nereye!
“Oynatalım Uğurcum, geri gel, biraz ileri, biraz geri, şimdi geri, geri gel Uğurcum, biraz daha…”
Bu cümlelerin sahibi kimdir Erman Hoca?
Makinaya güvenmiyorsunuz demek?
Sizin güvenirliliğiniz nereden geliyor. İnsan hep karşındakini kendisi gibi mi bilirmiş, oradan mı güvensiz duruyorsunuz Piero’ya.
Yıllarca verdiğiniz hükümlerde objektifliğiniz mi yoksa o günkü hisleriniz mi ön plandaydı.
Yoksa bugün yaptığınız gibi beklentileriniz ve hayal kırıklıklarınız, gönlünüzdeki takımların renkleri mi?
Sen o makinayı öyle bir ayarlarsan ki ofsayt gol olur, değil mi? Sen hep bu ayarı mı yaptın, verdin?
Bunu mu anlayalım?
Ya Ahmet Çakar?
“Şansal Büyüka 20 yıldır futbolun baronu gibi davranıp, her şeyi tekeline almış ve istediği gibi hareket etmiştir. Erman Toroğlu’nun dünkü açıklamaları ‘pierro’ denen cihazın hangi kararı istiyorlarsa onu göstereceğini ortaya koymuştur.”
Hocam ne oluyor? Sen neden topa girdin? Zaten Erman Toroğlu konuyu anlatmadı mı? Kadayıfın üstü kızarmadı mı? Sen de altını mı pişiriyorsun? Yoksa hiçbir şeyden geri kalmayayım derdinde misin?
Yıllarca engizisyon yargıcı gibi etrafı ateşe verdiğiniz yetmedi mi?
Yetmez!
Çünkü bu düzenin bozulması işlerine gelmez.
Futbolu hakem gözünden yorumlamanın Türkiye’ye kazandırdığı da bu olur işte.
Bu kişiler 3 Temmuz’da da ne yaptılar hafızalarımıza not edilmiştir.
Fenerbahçe-Bursaspor karşılaşmasının 90+4. Dakikasında Bursaspor kalesinin sol köşesinde ofsayt gerekçesiyle Bursaspor golünü iptal eden hakemin gözünün önünde bir pozisyon yaşandı.
Hakemin bir metre önünde yaşananlar bana 3 Temmuz’da neler neler olduğunu hatırlattı.
Aşağıdaki linkte pozisyonu izleyebilirsiniz.
Mehmet Topal köşe noktasına sıkışan topa müdahalede bulunmak istiyor. Ortada ikili bir mücadele var. Ancak bir anda kareye bir Bursasporlu oyuncu giriyor.
30 numaralı Josue önce arkadan Mehmet Topal’a yükleniyor.
Mehmet Topal bu hamle sonrasında dengesini kaybedip, yıkılıyor.
Sonra bir gayretle tekrar ayağa kalkıyor. Ancak Josue bu sefer omzuyla ve gövdesinin bütün ağırlığıyla Mehmet Topal’a yükleniyor.
Artık Mehmet Topal’ın ayakta kalması çok zor.
Yardımcı hakem için pozisyonun yorumu çok açık. İki Bursasporlu oyuncu ile mücadele ederken birinin yüklenmesi sonrasında diğerinin üzerine yıkıldığı için faul yapıyor.
Ahmet Çakar da Erman Toroğlu da onları bu ülkeye kazandıran Hıncal Uluç da ve onun yetiştirdiği diğer beslemeleri de futbolu bu kadar biliyor ve yorumluyorlar.
Bildiklerinden emin değilim. Ancak şu mesajları net; ortada bir şaibe var, şike var! Zihinlerinin bu kadar karanlık olması, sürekli art niyet araması ve çalışması size garip gelmiyor mu?
Ve bir pozisyona yükledikleri anlam ve gösterdikleri tepkinin şiddeti normal mi?
http://twitter.com/uzaygokerman