The Others Sibirya’dan Batı’ya doğru esen Ölüm rüzgarları

Sibirya’dan Batı’ya doğru esen Ölüm rüzgarları

08.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sibirya’dan Batı’ya doğru esen Ölüm rüzgarları

Sibirya’dan Batı’ya doğru esen Ölüm rüzgarları


Nükleer santralları, atom silahları, kimyasal ve metalürjik yatırımlarıyla Rusya dev bir atık deposu. Kendisi kadar Türkiye için de bir tehlike...


       Burası Sibirya’nın Kuzey Kutbu bölgesinde 150 bin nüfuslu Norilsk. Sibirya’nın bu en büyük maden ocağında işçiler mola vermeden çalışıyor. Binlerce ton sülfür, kurşun, çinko, karbonmonoksit parçacıkları atmosfer dalgalarıyla Kanada ve Alaska’ya kadar taşınıyor. Burası dünyadaki en kirli bölgelerinden biri.
       Rus nikelinin yüzde 90’ı (bu rakam dünya üretiminin yüzde 40’ını oluşturuyor), bakırın yüzde 58’i, kobaltın yüzde 80’i, altın, platin ve palladyum türü madenlerin yüzde 100’ünü üreten endüstriyel bir cehennem burası.
       Sibirya’daki Klondyke madeni 1930’lu yıllarda Stalin’in girişimiyle faaliyete geçti. Bölge sendikası başkan yardımcısı Valeri Anishin, “Kirliliğin etkileri, yalnız atmosferde değil, yüz binlerce kilometre uzaklıktaki bölgelerde izleniyor. Ağır madenler ve tozlar okyanusa ulaşarak gölleri ve su sistemini tehdit ediyor. Filtre etmek istiyoruz ama maden ocağı işletmecileri için Londra borsasında nikelin kaça gideceği daha önemli" diyor.

Yeni hastalıklar çıkacak

       Doktorlar yedi yıl içinde Norilsk’te insan sağlığını tehdit eden tümör, tüberküloz, gibi hastalıkların ortaya çıkacağını söylüyor.. Ortalama yaşam süresi ise 50 yıl. Doğayı Koruma Komitesi Başkan Yardımcısı Albina Nazarenko ise şöyle konuşuyor:
       “SSCB döneminde önleyici sağlık kontrolleri yapılıyordu. Emekli olan biri insan sağlığı açısından daha uygun bir bölgeye yerleşebiliyordu. Artık Rusya’da emekli olmak hiçbir şey ifade etmiyor." Sis bulutuna girdiğinizde dilde, kulaklarda ve boğazda yanma hissi oluşuyor. Birkaç dakika sonra zehirlenme başlıyor.

Nefes almak bile zor

       Norilsk’in binlerce kilometre güneyinde bir milyon nüfuslu Krasnoyarsk’taki alüminyum fabrikası da insan sağlığını tehdit ediyor. Fabrika, atmosfere 50 bin ton karbonmonoksit yayıyor. Bölgeden geçen nehir, milyonlarca metreküp atık malzemeyle kirlenmiş durumda. 1934 ila 1950 yılları arasında bu bölgede görevlendirilen 70 bin mahkum, dağın gövdesini yararak plutonyum için dev bir maden kazmış. Bu madenin adı Krasnoyarsk 26. Ocak Rusya’da faaliyet gösteren 10 gizli madenden biri. Burada Çernobil tarzında üç reaktör mevcut. Bu reaktörlerden biri bugün de faaliyette.

Koruyucu tedbir yok

       Plutonyum madeninin çıkarıldığı bu madende işçiler yerin 300 metre altında çalışıyor. Rt2 adlı yeryüzüne inşa edilen komplekste ise Çin, Güney Kore, Tayvan ve Fransa’daki nükleer merkezlerden getirilen radyoaktif atıklar toplanıyor. Son on yılda üç reaktör 40 bin ton plutonyum üretti.
       Bu bölgede de yıllarca gerek insan sağlığı gerekse doğal çevre için koruyucu hiçbir tedbir alınmadı. Reaktörleri soğutmak amacıyla kullanılan sular yıllardır boşaltılmadı. Bu suların bir bölümü bugün bölgedeki nehirlere karışıyor. Krasnoyarsk Biyofizik Enstitüsü’nden Aleksandr Bolsunovsky, plutonyum izotoplarının izlerine 500 kilometrelik bir alanda sebzeler, balıklar üzerinde ve toprakta rastladıklarını söylüyor.

Mayak adaylar arasında

       Urallar’da Mayak da geleceğin Çernobil’i olmaya aday. Mayak’ta ilk Sovyet atom bombası üretilmişti. Ve 76 milyon metreküp radyoaktif atık Techa Nehri’ne karıştı. 1957’de meydana gelen patlamada 270 bin kişi yaralandı. Bölgedeki Ob Nehri de dünyanın en kirli akarsularından biri. Buradaki kirlilik oranı Mayak’tan da çok. Seversk’te ise iki reaktör faaliyette. Burada 1993 yılında sekiz ton uranyum içeren bir konteyner infilak etmişti. Dünya ölçeğinde en önemli nükleer kazalardan biri olan bu patlamada şehir şebeke suyuna plutonyum izotopları karışmıştı.