The OthersPiyasayı eski komünistler kuruyor

Piyasayı eski komünistler kuruyor

03.11.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Piyasayı eski komünistler kuruyor

Piyasayı eski komünistler kuruyor

Macaristan Sosyalist Parti iktidarı altında reformları sürdürüyor

1994'ten bu yana hayat standardının yükselmesi nedeniyle Sosyalistler seçmen desteğini korumakta. Son yoklamalara göre oy oranları yüzde 31.
Macaristan'ın azınlık hakları konusunda çok hassas davranmasının önemli bir nedeni, Romanya ve Slovakya'da 3 milyon civarında Macar'ın yaşıyor olması.
"İktidardaki Macar Sosyalist Partisi, bugüne kadar komünizme geri dönmek gibi bir niyeti olmadığını kanıtladı. Çok - partili düzene saygı gösteriyor ve Macaristan'ın AB ve NATO üyeliğini destekliyor. Ancak, bugün Macaristan'ın NATO üyeliğinin en önde gelen savunucularından biri olan Savunma Bakanı György Keleti'nin 1987 yılında, siyasi değişikliklerden sadece 2 yıl önce, NATO'yu 'kara imparatorluk' olarak telin eden bir kitap yayımladığını hatırlamakta yarar var. 1956'da komünizmi savunan (şimdiki başbakan) Gyula Horn'un, bir siyasi mücadeleyi kaybetmesi halinde demokratik kurallara saygı göstermesi beklenebilir mi? Görünüşe bakılırsa hayır..."
Budapeşte'nin tek İngilizce yayın organı, haftalık "The Budapest Sun" gazetesinin başyazısında (16 Ekim) bunları okumak, şaşırtıcıydı. Ama bu yorumda bugünkü Macar siyasetinin ipuçlarını bulmak mümkün.
1994'ten bu yana Macaristan, Sosyalist Parti'de örgütlenen eski komünistlerin büyük ağırlıkta olduğu bir koalisyon tarafından yönetiliyor. Partinin yandaşlarına göre, sağ muhalefetin 1994'ten bu yana ülkeyi modernleştirerek yaşam standardının yükselmesini sağlayan sol iktidara karşı "eski komünistlik" suçlamasından başka kullanabileceği bir argümanı yok. Sağ eğilimli "Budapest Sun"daki yorumun arka planı bu.
Ekim 1989'da yapılan anayasa değişiklikleri, ardından Aralık 1990'da kabul edilen yeni anayasa ile Macaristan, (son 40 yılı komünist yönetim altında olmak üzere) 130 yıl süren tek - parti rejiminden parlamenter demokrasiye geçti.
1990'da yapılan ilk seçimlerin sonunda Demokratik Forum Partisi'nin öncülüğünde Liberal ve Hristiyan Demokrat eğilimli partilerin oluşturduğu koalisyon kuruldu. Macar ekonomisinin, komuta ekonomisinden piyasa ekonomisine geçiş reformlarını bu hükümet başlattı. Ancak reformların bu ilk yıllarında ekonomik durgunluk yaşandı. 1989 - 93 arasında GSMH beşte bir oranında azaldı. Satın alma gücünde üçte bire varan gerilemeler merkez sağ hükümeti yıprattı.
1994 seçimlerini oyların yaklaşık yüzde 33'ü ile parlamentodaki 386 sandalyenin 209'unu (yüzde 54'ünü) kazanan Sosyalistler kazandı. Sosyalistler tek başlarına hükümet kurabilecekleri halde, 69 sandalye kazanarak ikinci gelen liberal eğilimli Hür Demokrat Parti ile koalisyon kurmayı tercih ettiler. Üç nedenle: 1) Tek - parti yönetimine dönüldüğü izlenimini vermemek, 2) piyasa reformlarını sürdürmek için gerekli en geniş mutabakatı sağlamak, 3) reformlara muhalefet edip partiden ayrılabilecek olan "sol" kanada karşı önlem almak.
Macaristan'da çoğunluk ve nisbi temsil sistemlerinin karışımından oluşan bir seçim sistemi uygulanmakta. Tek meclisli parlamentodaki 386 sandalyenin 176'sı tek sandalyeli dar bölgelerde, iki turda seçiliyor. İlk turda oyların yüzde 15'ini alan adaylar ikinci tura katılabiliyor. İkinci turda basit çoğunluk yetiyor. Parlamentodaki sandalyelerin 152'si il; 58'i de ülke seçim çevrelerinden nisbi temsil esasına göre seçiliyor. Baraj, yüzde 5. (Yani, kıskanılacak bir seçim sistemi.)
1994'ten bu yana ekonomideki olumlu gelişme, büyük çoğunluğun hayat standardının yükselmesi nedeniyle Sosyalistler seçmen desteğini korumakta. Son yoklamalara göre oy oranları yüzde 31 dolayında. Ortakları Hür Demokratların oranı da yüzde 7.
Macar siyasetinin yükselen yıldızı ise liberal eğilimli Genç Demokrat Parti ve lideri Viktor Orban. Halen sadece 20 milletvekili olan parti son yoklamalara göre yüzde 33 oy ile en güçlü parti konumuna yükseldi. Popülist, milliyetçi ve tutucu sağı temsil eden Bağımsız Küçük Mülk Sahipleri Partisi ise yüzde 19 oranında bir desteğe sahip. Zıt görüşlü bu iki parti arasında koalisyon söz konusu olmadığı için, 1998 baharında yapılacak 3. seçimlerden sonra kurulacak hükümetin rengini, anahtar parti konumundaki Hür Demokratların tayin etmesi bekleniyor. Böylelikle Macar siyaset sahnesinin giderek Almanya'yı andırdığı söyleniyor.
AB Komisyonu'nun 15 Temmuz 1997 tarihli "Macaristan'ın tam üyelik başvurusu hakkında görüş"üne göre, "Macaristan hukuk devletini, insan haklarını ve azınlıklara saygıyı ve korunmalarını güven altına alan kurumların istikrar kazandığı bir demokrasi özelliklerini taşıyor."
Macaristan'da 1989'dan bu yana iktidarın 2 kez el değiştirdiği, demokratik kurumların yerleşmiş olduğu konusunda bir tereddüt yok. Ancak kimse Macaristan'da demokrasi kültürünün kök saldığını iddia etmiyor. "Villaggazdasag" (Dünya Ekonomisi) adlı günlük ekonomi gazetesinin genç editörlerinden György Urkuti'ye göre, muhalefet partileri hala komünistlerin iktidarda olduğuna inanıyor. Öte yandan, halkın önemli bir kesiminde temel ihtiyaç maddelerinin çok ucuza satın alınabildiği, emekli aylıklarının doyurucu olduğu eski rejime nostalji sürüyor. Demokrasi, genelde Sosyalist partiye oy veren bu kesimin pek umurunda değil.
Irkuti, "Macaristan'da eski komünistler piyasa ekonomisine karşı kesimlerden aldıkları oylarla piyasa ekonomisini kurdular" diyor. Ancak bu kesimler eskiye dönüş olmayacağını giderek kavrıyor. Öte yandan Sosyalist Parti giderek yeni düzenden kazançlı çıkanların, görece müreffehlerin partisi durumuna gelmekte. Oysa, Macaristan'da halkın yüzde 25 - 30 arasında bir bölümünün hala yoksulluk sınırı altında yaşadığı tahmin ediliyor.
Macaristan'da demokratikleşme bağlamında belki en önemli reform, azınlık hakları alanında. Milli azınlıklar nüfusun yüzde 6'sını oluşturuyor. Bunların çok büyük bölümü de (resmen nüfusun yüzde 4 - 5'i; gayrıresmi tahminlere göre yüzde 8'i) Romanlar (alışık olduğumuz isimle Çingeneler).
Eski rejim azınlıkların varlığını inkar ediyor; tek bir Macar kimliğini yerleştirmeye yönelik politikalar uygulanıyordu. 1993 yılında anayasada yapılan değişiklikle, azınlıklara grup hakları tanındığı gibi, ulusal ve yerel düzeyde "azınlık yönetimleri" oluşturuldu; azınlıkların hak ihlalleriyle ilgili şikayetlerine bakan bir Ombudsman seçildi ve tüm azınlıkları temsil eden bir Ulusal Konsey (KET) kuruldu.
Bugün Macaristan'da azınlıkların oylarıyla seçilen 817 adet "yerel azınlık yönetimi" kurulmuş bulunuyor. (Bunların yaklaşık yarısı Romanlara ait.) 1993 tarihli Azınlıklar Yasası'na göre, yerel ve ulusal düzeydeki azınlık yönetimlerinin eğitim, kültür, yerel medya, milli dil ve kültürün korunmasıyla ilgili konularda yerel yönetimlerin kararlarını veto etme hakları var. Diğer alanlarda da kendilerine danışılması gerekiyor. Ancak yerel yönetimlerle azınlık yönetimleri arasındaki ilişkilerin her zaman iyi işlemediği de biliniyor.
AGİT'in yaptığı bir değerlendirmeye göre, 1993 tarihli yasadan yararlanan Alman ve Slovak azınlıklar yüksek öğretim dahil her aşamada kendi dillerinde eğitim yapıyor. 1996 tarihli medya kanunu da kamu radyo ve televizyonlarında azınlık dillerinde bilgi ve kültür programları yayımlama zorunluluğu getirdi.
Macar hükümetinin Mart 1997'de yayımladığı rapora göre, Roman azınlık hala ayrımcılığa ve saldırılara uğramakta; durumun kötüleşmesi olasılığı da yüksek. Bunun Romanlara eşit muamelenin sağlanması için özel bir kampanya uygulanması kararı alındı.
Macaristan'ın azınlık hakları konusunda çok hassas davranmasının önemli bir nedeni, komşu ülkelerde, özellikle Romanya ve Slovakya'da 3 milyon civarında Macar'ın yaşıyor olması. Romanya'daki 2,5 milyon Macar, nüfusun yüzde 30'undan fazlasını; Slovakya'daki 600 bin dolayında Macar da nüfusun yüzde 11'ini oluşturmakta. AB ve NATO üye adaylarından sınır ve etnik sorunları bulunmaması şartını arıyor. Macaristan, bu şartı da yerine getirmek amacıyla, Romanya ve Slovakya ile sınırlara ve azınlıklara saygı gösterilmesini hükme bağlayan anlaşmalar imzaladı.
Ne var ki Slovakya'nın otoriter ve milliyetçi Başbakanı Vladimir Meciar, geçen Ağustos ayında Macar başbakanı Horn ile buluşması sırasında, iki ülke arasında yapılan anlaşmayı hiçe sayarcasına, Macaristan'daki Slovaklar (yaklaşık 20 bin kişi) ile Slovakya'daki Macarların mübadele edilmesi önerisinde bulundu. Öneri, iki ülke arasında kriz yaratmadıysa da, Avrupa Bütünleşmesi'nden sorumlu müsteşar yardımcısı büyükelçi Peter Gottfried'in ifadesiyle "ciddi kaygılar"a yol açtı.
Meciar'ın 1 Ekim'de gazetecilere, "Sınırda yaşayan azınlıkların Slovakya'nın ülke bütünlüğünü tehdit ettikleri"ne dair beyanatı, Orta ve Doğu Avrupa'da sınır sorunlarının ve etnik sorunların henüz bitmediği konusunda bir uyarı olmalı.
Macar hükümetleri ve parlamentosunun büyük çoğunluğu, güvenlik açısından NATO üyeliğine büyük önem veriyor. Kamuoyu yoklamaları da halkın yüzde 60 dolayındaki bir bölümünün NATO üyeliğini desteklediğini gösteriyor (Bu oran Polonya'da yüzde 90'ı bulmakta). Ancak NATO üyeliğinin getireceği yükümlülükler ve maliyet konusunda yaygın kuşkular var. (AB üyeliği NATO üyeliğinden daha popüler. Halkın yüzde 70'i AB üyeliğini destekliyor.)
ABD Enformasyon Ajansı, USIA'in geçen Eylül ayında yaptığı bir kamuoyu yoklamasına göre, Macar askerlerinin başka bir NATO ülkesini savunmak üzere yurtdışına gönderilmesine (% 56); Macaristan'da NATO askerlerinin konuşlandırılmasına (% 52); bütçeden savunmaya ayrılan paranın arttırılmasına (% 60) karşı olanlar çoğunlukta.
Macar hükümeti, 16 Kasım'da NATO üyeliği konusunda, yüzde 50 katılımın şart koşulduğu, bağlayıcı nitelikte bir referandum düzenliyor. Referandumdan büyük farkla olmasa da "evet" çıkması bekleniyor. Ancak NATO çevreleri, Macar hükümetinin kamuoyunu savunma harcamalarını arttırma gereğine ikna etmesini bekliyor. Son günlerde varılan anlaşma uyarınca Macaristan, NATO bütçesine yüzde 0.65 oranında, yani 1.8 milyar dolarla katılmayı kabul etti.

Yarın: "Macaristan'ı AB'ye yabancı sermaye taşıyor"