The OthersPatrikhane'ye tavır değişmeli

Patrikhane'ye tavır değişmeli

24.10.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Patrikhane'ye tavır değişmeli

Patrikhaneye tavır değişmeli

Türkiye'nin uluslararası politikada söz sahibi olması için önemli bir etken

Fener Rum Ortodoks Patriği I. Bartholomeos'un halen sürdürdüğü ABD gezisinde Başkan Clinton ve Dışişleri Bakanı Albright tarafından kabul edilmesi, dünyaya yayılmış yüzmilyonlarca kişilik bir cemaatin ruhani lideri olarak sahip olduğu önemi yansıtıyor. Türkiye'nin kendi tabiyetindeki bu güce uzak durmakla yanlış politika izlediğini düşünenlerin sayısı da giderek çoğalıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Slovenya temsilcisi ve araştırmacı Cengiz Aktar, Estonya ve Ukrayna gibi ülkeleri iyi tanıyan bir gözlemci; Bartholomeos'un Rus Patriği ile bu eski Sovyet ülkelerindeki rekabetini değerlendirdiği yazısında, Türkiye'nin Fener'i desteklemekle kazanacağı çok şey olduğunu ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun da Patrikhanenin bekası için yeniden açılması gerektiğini savunuyor.
FENER Rum Patrikhanesi'ne bir dış politika hedefi olarak destek verilmeli, Patrik Bartholomeos'a ise Rus Ortodoks Kilisesi ile olan mücadelesinde ve giderek Ortodoks Hıristiyan dünyasının komünizm sonrası bekası ve özgürlüğü için yaptığı girişimlerde arka çıkılmalıdır.
Böylesine bir politika, bir yandan ülkenin Yunanistan'la olan ilişkilerinde merhem vazifesi görürken, bir yandan da Türkiye'nin Ortodoks dünyadaki sözünü ve varlığını daha geçerli kılacak, öte yandan ise cevval Patriğin Ortodoks olmayan Hıristiyan dünya ile olan ilişkilerinden yararlanılmasını mümkün kılacaktır.
1940 İmroz doğumlu papaz Dimitri Arhondonis'in 1991'de Birinci Bartholomeos adını alarak Fener Rum Patrikhanesi'nin başına geçmesinden bu yana Ortodoks dünyadaki can alıcı gelişmeleri kısaca gözden geçirelim.
Demir perdenin yıkılmasıyla eşzamanlı olan bu gelişmeler, Rus Ortodoks Kilisesi'nin SSCB'nin çökmesiyle birlikte aşağı yukarı 250 yıllık bir düşü, yani Ortodoks dünyasının liderliğine oynamayı yeniden hayata geçirmeye davranmasında odaklaşıyor.
Ama bu hesap enerjik Patriğin girişimleriyle bir nebze tökezliyor. Estonya ve Ukrayna Ortodoks kiliselerinin bağımsızlık mücadeleleri Rus Ortodoks Kilisesi Patriği İkinci Aleksi ile Bartholomeos arasındaki rekabetin en önemli nedenleri.
SSCB zamanında Ukrayna Kilisesi, Rus muadiline oranla daha az darbe yemiş ve hep daha özgür olmuştu. SSCB dahilindeki Ortodoks papazların % 70'ini eğitir durumdaydı. SSCB'nin dağılması ile birlikte Ukrayna Kilisesi, üçü özgürlük taraftarı, diğeri ise Rus Ortodoks Kilisesi'ne tabi olmayı hedefleyen dört eğilime bölündü.
Rus Ortodoks Kilisesi, 7000'e yakın yerel kiliseden oluşan muazzam Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin Moskova Patrikhanesi'nden kopmasını ve Ukrayna Ortodoks Patriği Fileret'in bu amaçla Fener'den otosefali (tek başlılık yani özerklik) talep etmesini, Fener'in de bu talebe sıcak bakmasını Moskova'nın hegemonya arzularına karşı yapılmış bir girişim olarak addetmekte idi.
Estonya'ya gelince, bu küçük Baltık ülkesi, demir perdenin yıkılması sonrası tekrar kazandığı bağımsızlığını, din dahil her alanda Rusya hegemonyasından kurtularak pekiştirmek istemektedir.
Geçen yılın 20 Şubat'ında hükümet ve kamuoyunun % 70'e yakın bir çoğunluğunun isteği doğrultusunda Estonya Ortodoks Kilisesi, Fener Rum Patriği Bartholomeos tarafından otosefal ilan edilmiştir. Bu, haliyle Moskova'dan kopma anlamına gelmektedir.
Estonya doğumlu bir Rus ve SSCB zamanında Talin Piskoposu olan Aleksi'nin amacı ise, Rusya'nın ve giderek Rus Ortodoks Kilisesi'nin dünyadaki 270 milyon Ortodoksun 100 milyonunu temsil ettiğini öne sürerek geriye kalan 14 otosefal ve birbiriyle eşit Ortodoks kilisesini hegemonyası altına almaktır.
Bu tavırdan sadece Estonya, Ukrayna veya Finlandiya Ortodoks kiliseleri değil, Fener Rum Patrikhanesi'nin tarihi önderliğini savunan Yunanistan kilisesi ve hükümeti de rahatsızlık duymaktadır.
Diğer bir deyişle, Yunanistan bu konuda zannedildiği gibi Moskova ile değil, Fener ve İstanbul ile taraftır; öte yandan, Fener Patrikhanesi'nin salt Moskova'nın hegemonyacı emelleriyle değil, Katolik dünyanın da komünizm ertesi fırsatçı tavırlarıyla mücadele ettiği düşünülecek olursa, Patrikhane'nin ne denli önemli bir faktör oluşturduğu açığa çıkacaktır.
Osmanlının din olarak tanıdığı ve özellikle Balkanlar'da dünyevi siyasetinin ayrılmaz bir parçası olarak kullandığı Ortodoksluk, TC'de maalesef sürekli bir iç düşman muamelesi görmüştür.
Bugün sayıları 2000 civarındaki Rum vatandaşımızın ne bir düşman ne bir beşinci kol vazifesi göremeyecek kadar az oldukları düşünülecek olursa bu tavır artık değişmelidir.
Cesur, aydın ve iyiniyetli Fener Patriği'nin dış dünya ile ilgili girişimleri bir hükümet politikası olarak desteklenmelidir. Din unsurunun komünizm sonrası demir perde ülkelerindeki önemi ve bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Bartholomeos'un bu alandaki rolü yabana atılacak cinsten değildir. Ortodoks olmayan Hıristiyan dünya ve Batılı devlet adamlarıyla olan ilişki ve dostlukları hepimizin malumudur.
Öte yandan, Fener Patrikhanesi'nin bekası, patriklerin Türk vatandaşı olmaları koşulu gereğince, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden eğitime açılmasından geçmektedir.
1844'te açılan okul, 1971'den bu yana kapalıdır. Kimilerinin öne sürdüğü gibi bu okulun açılmaması İmam Hatip'ler konusundaki hassasiyetle ilgili değildir. Çünkü, bu okulu bitiren papazlar, İmam Hatip'çiler gibi dünya işiyle değil, din işiyle uğraşmak üzere yetiştirileceklerdir.
Okulun açılmasının, öte yandan, Yunanistan ile olan sıfır derecedeki ilişkilerimize katkısı aşikardır. Satmasını bildikten sonra böylesine basit ama çok sembolik jestlerin Türkiye'ye kazandıracağı yarar sonsuzdur.
Patrik, bilindiği gibi Mesut Yılmaz ile Nisan 1996'da, Çiller'in hiçbir zaman göze alamadığı bir görüşme yapmış, akabinde Fethullah Hoca ile görüşmüş ve geçen ay Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evi ziyaret etmiştir. İlginçtir ki bu cesur tavırlar Yunanistan'da belli kesimlerce, aynı Trabzon'daki rezalet gibi, yerilmektedir.
İstanbul Fener Rum Patrikhanesi tarihi konumu, yani eşitler arasında ilk (primus inter pares) olması gereği Ortodoks dünyada hakem durumunda olan uhrevi bir yapıdır. Bugün başında olan Patrik Birinci Bartholomeos ise altı dil bilen, Türk vatandaşı, aydın bir din adamıdır.
Bunlar korkulacak değil, övünülecek tarihi miraslardır ve bugün uluslararası politikada söz sahibi olmaya soyunmak bu yapı ve kişileri de kaale almaktan geçmektedir.
KEŞFETYENİ
Ünlü oyuncu dolandırıcıların yeni kurbanı oldu!
Ünlü oyuncu dolandırıcıların yeni kurbanı oldu!

Cadde | 26.04.2025 - 07:47

Oyuncu Devrim Özkan, adını kullanıp dolandırıcılık yapanlara karşı hukuki süreç başlattığını duyurdu.

Yazarlar