The OthersLos Angeles'a damga

Los Angeles'a damga

01.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Los Angeles'a damga

Los Angelesa damga


Artistik kentteki sanat müzesi, bir Adanalı'nın başarısı ve azmine ev sahipliği yaptı. Sosyete, Grammy yerine Sabancı'nın davetine aktı

Bilge EGEMEN - LOS ANGELES


LOS Angeles, bir kadın. Çok havalı, çok artistik. En pahalı parfümü sıkmış. En pahalı markaları giymiş. Şıklığı kristal gibi... Kırılıverecek diye insanın ödü patlıyor. El bebek, gül bebek yetişmiş. Biraz şımarık. Limuzin harici bir taşıt midesine dokunabiliyor. Organları, Hollywood, Beverly Hills, Malibu Beach, Long Beach, Santa Monica, Universal Stüdyoları ve Sunset Bulvarı.
Los Angeles üstelik anaç. Dünyanın en ünlü artistlerine kucağını açmış. Onlara muhteşem güzellikteki villalarını, şıkır şıkır gece kulüplerini sunmuş.
Tabii her güzel gibi onun da birkaç kusuru var. Pürüssüz tenindeki üç - beş sivilce keyfini kaçırıyor. Bunlar, Hollywood kaldırımlarında artist isimlerinin yazıldığı yıldızların etrafında dolanan evsizler, işsizler.
Yine de Los Angeles'ın keyfi kaçsa da uykuları kaçmıyor. Bir köşeden Sharon Stone dönüyor. Bir kafede Michael Douglas kahvesini yudumluyor. O gece yıldızların altındaki pırıl pırıl kent Grammy Müzik Ödülleri'ni vermeye hazırlanıyor.
Los Angeles setlerinde hayat, pembe dizilerin ta kendisi olarak devam ediyor.

Bir müze

Los Angeles kadın, sanattan da anlıyor. Kültürünü birikimini paylaşmayı seviyor. İçinde kocaman bir müze saklıyor. Los Angeles County Sanat Müzesi. Bahçede binalar, binalarda odalar, odalarda birbirinden değerli hazineler bulunuyor. Bir odada tüm ihtişamıyla Van Gogh. Bir odada Donato Creti. Diğer odalarda Rembrandt, Dürer, Monet, Renoir, Gaugin, Degas, sanat yapıtlarını yarıştırıyor. Başlar dönüyor. Rodin'in Victor Hugo heykeline bakmaya doyamayan gözler bitap düşüyor.
Mavi odada da "Altın Harfler" adı altında kaç yüzyıllık Osmanlı hat sanatının örnekleri sunuluyor. Bu yalnızca bizleri değil, Amerikalıları da ilgilendiriyor. Giren parmaklarını ısırıp çıkıyor. Parmaksız kalıyor.

Bir Adanalı

Mavi odada gururla bir Adanalı dolaşıyor. Sakıp Sabancı. Konuklarıyla ilgilenirken bir ara dayanamayıp 25 yıllık koleksiyonuna bakarak "nereden nerelere..." diyor. O sırada herhalde Adana'daki çocukluğunu düşünüyor.
O gece Los Angeles Grammy'e evsahipliği yapıyor. Yine aynı gece Los Angeles Müzesi Sabancı'nın koleksiyonu onuruna bahçesinde şık bir yemek düzenliyor. Kent sosyetesinin bir bölümü Grammy yerine Sabancı yemeğini tercih ediyor.
Sabancı, müzikli Türkçesi gibi müzikli İngilizcesiyle bir konuşma yapıyor. Her ne kadar "Eşim konuşmanı kısa tut dedi" cümlesiyle lafa başlasa da konuşmayı kısa tutamıyor. İçtenliği ve esprileriyle ABD'lilerin gönlünü fethediyor. Los Angeles valisini kendine hayran bırakıyor. Sabancı bir başka gece Los Angeles Belediye Başkanı'yla kravatını değiştiriyor. Türk Konsolosluğu'nda onuruna verilen yemekte Osmanlı kıyafetleri sunan mankenleri izliyor.
Los Angeles içinde bir müze, müze de içinde bir Adanalının azmini ve başarısını saklıyor.
Los Angeles pembe dizileri hiç mi hiç aratmıyor.