16.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
MUSA Ağacık, İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sordu:
- Sayın Erdoğan, "başarılarınızı" övdüğünüzün günlerin ertesi İstanbul'un sel felaketine uğramasına ne diyorsunuz?
- Yani ondan şüpheniz var mı?
- Birtakım çalışmalar yapmanız mümkün ama?
- Bakın mümkündür demeyin. Benimle beraber bu kadar dolaşıyorsunuz.
- Bazı çalışmaları yapmanız göreviniz değil mi?
- Bakın şahsiyetli olun! Benimle beraber dolaşan gazeteci arkadaşlar burada. İstanbul'da ne yaptığımızı görüyorlar. Önceki belediyelerle de çalıştınız. Acaba hangi noktadayız bunu siz görmüyor musunuz?
- İstanbul'u sel aldığını görüyoruz, yeterli değil mi?
- Bu selde İstanbul bundan önceki sellerle mukayese edilecek bir noktada değildir. Kabul etmiyorum.
- Neden?
- Sadece olay Kağıthane ve Alibey Deresi'nin olduğu bölgededir.
- Yetmez mi?
- Samimi değilsiniz yahu. Yıllardır bu dere yataklarına bu binaları kimler yaptırdı? Onların hesabını sorun.
- Peki Cendere'de dere yatağına yapılan ilaç fabrikasıyla ilgili suç duruyusunda bulundunuz mu?
- Onu sormadım arkadaşlara.
- Sele maruz kalan yurttaşlara belediye yardımlarının yetersiz kaldığı?
- Şimdi burda da ayrıca samimi olmamız lazım.
- Nasıl?
- Şimdi vatandaş burada hak sahibi midir değil midir? Ha, insan olarak yardım o ayrı mesele. Ama hak sahibi olarak vatandaş orada hak sahibi değildir.
- Neden?
- Niye? Çünkü kendisi neticesini bilerek gelmiştir, dere yatağına binasını kondurmuştur. Buranın iki tane suçlusu vardır.
- Kim?
- Bir onlara müsaade eden yerel yönetimlerdir, iki şahsın kendisidir. Gerçekleri görelim!
- Bu arada Refahyol'un gider ayak size 10 trilyon gönderdiği?
- Ben dönemim içerisinde Refahyol'dan dış borç ödemelerinde 6 ay bir tehir faydası olmuştur. Bunun dışında en ufak bir katkı almadım.
- 10 trilyon aktarması peki?
- Hayır, hayır ispat etsinler. İspat edemeyen alçaktır, namusuzdur diyorum.
- Biraz önce "İstanbul sel felaketine uğramadı" dediniz. Felaketin sizce tarifi?
- Yani Allah göstermesin, insanlarımız ölür, kaybolur. Altında kalkamayacağız çok büyük afetler olur, şu anda öyle bir şey yok!
- Olan?
- Yani bunlar bizim için basit şeyler, bunların altından kalkarız.