30.03.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
PKK itirafçıları Murat Demir ve Murat İpek'in TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu'na "Bombayı MİT'e çalışan Kerküklü Velit Hüseyin yerleştirdi" diye ifade vermesi MİT'i kızdırırken, ifadelerinde Tansu Çiller'in adının geçmesi yeni bir tartışma başlattı.
Demir ve İpek, MİT'in açıklama yapmasına neden olan ifadelerinde suikastın ardından Kuzey Irak'a geçirdiklerini ileri sürdükleri Velit Hüseyin hakkında şunları söyledi:
"... Bir defa yanlız, ondan sonra Korkut Bey'le beraber geldiler, son iki dönemde. O zamanlar Tansu Çiller, Mehmet Ağar, ondan sonra İbrahim Şahin, Korkut Eken, bir de OHAL Valisi Ünal Erkan. Bunların hepsi beraber oraya geldi ve bu (Velit Hüseyin) onlarlaydı. Ondan sonra biz bunun kesinlikle MİT'in içinde olduğuna kanaat getirdik..."
Bu ifade, Çiller'in komisyona çağrılıp çağrılmamasına yönelik tartışma başlattı. ANAP Manisa Milletvekili Tevfik Diker, komisyonun son toplantısında itirafçıların ifadelerini okuyarak konuyu gündeme getirdi. Diğer üyeler de, kendisine yönelik bir suçlama olduğunu belirterek, Çiller'e savunma hakkı tanınması gerektiğini ileri sürdü.
İpek ve Demir'in komisyona verdiği ifade şöyle:
İpek: 1992'de cezaevinde yattığım sürede tanıdım bu insanı, Velit Hüseyin. Kendisi örgütte de patlayıcı uzmanı olarak geçiyor ve devlet birçok noktada kendilerini kullanmış. İçerden çıktıktan kısa bir dönem sonra ben Şırnak'a gittim ve bu insan oraya geldi. Hatta bir iki gün benim misafirim oldu. Bizim MİT'te Erhan Ağabey diye seslendiğimiz, yani MİT'in Cizre sorumlusu olan bir insan vardı. Bu insanla tanıştırdı ve sürekli artık onların araçlarında görülmeye başladı, bizden uzaklaştı. Yani emniyetle askeri kanattan tam uzaklaştı. Sadece MİT'çilerle... Erhan Ağabey sürekli onunla dolaşan insanlardan biriydi. Ve bunlar bir dönem artık Şırnak'tan da koptular. Ankara'da olduklarını duyduk.
Bir defa yalnız, ondan sonra Korkut Bey'le beraber geldiler son iki dönemde. O zamanlar Tansu Çiller, Mehmet Ağar ondan sonra İbrahim Şahin, Korkut Eken bir de OHAL Valisi Ünal Erkan. Bunların hepsi beraber oraya geldi ve bu (Velit Hüseyin) onlarlaydı. Ondan sonra biz bunu kesinlikle MİT'in içinde olduğuna kanaat getirdik.
Piriştina: Velit Hüseyin'i nasıl tanıdınız?
Demir: Velit Hüseyin'le 1990'da tanıştım.
Komisyon Raportörü: Velit Hüseyin Türk vatandaşı değil herhalde.
Demir: Kendisi Kuzey Irak Türkmenlerindendir... Bu şahıs o dönemlerde Malatya Doğanşehir'de bana telefon açtı. "Ne yapıyorsun" diye sordum kendisine. "Geziyorum, verilen görevleri yapmaya çalışıyoruz ve şu anda bir istihbarat faaliyeti üzerinde çalışıyoruz" dedi. Tabii net olarak ben Uğur Mumcu'yu vuracağım, olayı yapacağım diye söylemedi.
"Neredesin" dedim, "Doğanşehir'de Aytekin'in evindeyim" dedi. Ve aradan epey bir müddet geçti. Şubatın başlarıydı. Bana geldiler. Hatta helikopterle geldiler bana. Nereden geldiklerini bilmiyorum. Kendisinin yanında Erhan diye MİT'den arkadaş vardı. Bir de İbrahim diye MİT'den tanıdığım bir insan vardı. Bunlarla beraber bizim Kadir Karataş diye bildiğimiz itirafçı bir arkadaşımız var. Kendisi Van'da oturur, aynı zamanda JİTEM'de çalışan kadrolu bir eleman.
Onun evine gittik. Tabi oturduk muhabbet ettik. Muhabbet esnasında Kadir, Mumcu olayı için kendilerini Mehmet Eymür ve Korkut Eken'in çağırttığını, o dönemde Şırnak'ta olduğunu ve Şırnak'tan yine Malatya'ya geçtiğini, Malatya'dan üç tane C - 4 bombasını Aytekin'in evinden aldığını ve Ankara'ya geldiğini, o gece saat 1.5'da üç tane bombayı, bir tanesini sileceklere bağladığını, bir tanesini marşa ve bir tanesini de arka bağaja bağladığını ve bunları paralel bağlamayla bağladığını... Ve o bombayı yerleştirdiklerini bu şekilde bize anlattı.
Piriştina: Ondan sonra mı sen sınırı geçmesine yardımcı oldun?
Demir: Tabii. Hatta iki gün kaldılar Kadir Karataş'la. Şubatın başlarıydı. Biz bunları ta Zaho'ya kadar götürdük. Yanımıza Karataş'ı da aldık. JİTEM'den Taşkın uzman çavuş vardı. Onu da aldık. Yani bayağı kalabalık bir grup gittik. Ve Lolan'da KDP kampının sorumluluğunu yapmış Ebu Gohan diye bildiğimiz Hüseyin isimli Irak peşmergesinin yardımcısına bunları teslim ettik.
Piriştina: Kendisinden başka söylediği bir şey var mı?
Demir: O dönemde işte Ankara'da bazı polisler... Şimdi şunu söyleyeyim. İslami inançları ağırbasan bazı polisler varmış, yani onların...
İpek: Mesela Hayri Bey diyordu benim duyduğum; yani Hayri Bey diye geçiyor... Kel Hayri derdik biz ona...
Demir: Hizbullah masasında çalışan bir amir... İki tane polis görevlendirmiş. Onlar da sürekli orada duruyorlarmış.
Piriştina: O gece o Hayri Bey, bunlara yardımcı mı oluyor?
Demir: Evet, yardımcı oluyor. Aynı zamanda sokağın başında da bir tane polis aracı duruyormuş...