13.01.2012 - 10:56 | Son Güncellenme:
Red Kit, Morris’in (Maurice De Bever) içlerinde bulunduğu bir grup ünlü çizerin hazırladığı ve Amerika’da yayınlanan haftalık Belçika karikatür dergisi Le Journal de Spirou’nun gelişiminde ortaya çıkmış bir karakterdir.
Bahsi geçen dönem 1940’ların sonuna, İkinci Dünya Savaşı’nın ardına denk geliyordu. Avrupa’yı istila eden Amerikan pop kültürünün sonucu Yeni Dünya bir fırsatlar ve hayaller alemiydi – gerçi bizim gibi ülkeler için bu hayal hala sürmektedir. Spirou’nun kafadarlarından Jije, Frangun ve Morris gibi yetenekli sanatçıların da Amerika’da kalmayı planlamaları pek normaldi; gerçi Moris sadece 6 sene dayanabildi.
Bu arada kovboyların esas oğlan olduğu –Red Ryder, Lone Ranger gibi- çizgi diziler çoktan Avrupa’da tanınmaya başlamıştı. Ama hikayeler fazla gerçekçi ve dolayısı ile sıkıcı idi. Sonunda Morris, bir tatlı heves içinde mizahi yönü ağır basan Spirou Dergisi’ne elinde yeni bir seri ile geldi. O’nun batısı fantezi dolu idi. Gölgesinden korkar çelimsizlikte seyreden bir imajdan gölgesinden daha hızlı silah çeken kovboyu yaratmıştı.
Büyük hızla başarıya ulaştı ve kitapları seriler halinde yayınlandı. Çizgisinin keskin yalınlığı ile gençleri, hikayelerinin parodisi ile yaşı geçkinleri etkiledi.
Bir yerden sonra hikayeleri için yenilik arayışına giren Morris, karikatür ve mizah dergilerinde yazan Fransız komedyen Goscinny ile bir araya geldi. Red Kit’in neşeli ve hiciv dolu dünyasının büyük potansiyelini fark eden Goscinny için bu geri çevrilemez bir ortaklıktı. Goscinny’nin bir diğer kült olan Asterix’te de parmağı olduğunu ayrıca belirteyim!
Amerikan kültürüne dair pek çok şeyi onlardan öğrendik aslında küçük bir çocukken; en güzeli de katran ve tüy muhabbeti… Muhatabı insanlar hayatlarının en aşağılanmış anını yaşarken, ben gözlerimden yaş gelene kadar gülerdim.
Kızılderililer, barış çubuğu tüttürmeler-içinde ne olduğu hala meçhulümdür-, süvarilerle özdeşleşen borazan, Arizona çölleri, kovboy raconu, aranan kanun kaçakları, şerifler, barlar, banka soygunları, yol eşkıyaları, düellolar…
Goscinny, 1977’de son nefesini verene kadar Morris ile çalıştı. Bu ikilinin başarısı fenomen oldu; 1970’lerde sadece Belçika ve Fransa’da yeni bir kitabın orijinal baskısı yüz binlerce dolar ediyordu.
Red Kit hikayelerinden birinde beliren ünlü haydut çetesi Daltonlar öyle ilgi gördü ki ana karakterler haline geldiler. Boyları dışında tıpatıp birbirlerine benzeyen dört zanlı, çokça agresif ve biraz da salaktı. Sadece en kısaları Joe, ‘devede de boy var’ misali görece zekiydi ve diğer üçünü zapt etmek hep ona düşüyordu. Dalton kardeşler, ki orijinalinde kuzen oldukları iddia edilir, hızla starlaştı ve onların etrafında dönen nice çizgi bölüm tasarlandı.
Red Kit serileri İngilizce başta olmak üzere pek çok dile çevrildi ve en çok tanınan çizgi film karakterler iarasına girdi. 1946’da Spirou karikatürleri ile bir yılıkta yeniden yayınlandığından beri, dünya çapında 200 milyonun üzerinde albüm sattı.
Sanat yaşananlardan çok kurgulardan oluşur. Belçikalı bir çizerin dünya üzerinde en çok sevilen ve tanınan çizgi kovboy kahramanı yaratması da buradan bakarsak, uygun düşer. Red Kit’de ölüm yoktur. Teks gibi Conan gibi gerçekliğin sınırsız verilme kaygısı Red Kit’de yerini soğukkanlılığa bırakmıştır.
Red Kit’in romanda büründüğü rahatlık da tanıdıktır. Çizgi film boyunca merkezi idareleri ipten alan, başkanların her sıkıya geldiğinde aradığı ve ‘ne yaptıysam vatan için’ edalarında gezen yalnız kovboyu vahşi batıda görünmez bir yıldızı göğsüne takmış gibidir. Gittiği her yerde –silahıyla- adalet dağıtır. Halkın Red Kit’e tavrı ilginçtir. Genç kızların es geçtiği bir karakter olarak hafızalar kazınan çizgi karhamın kontra ilgisizliği, çapkınlık skalasındaki konumunu tarumar etmiş, köse görüntüsüyle de Tommiks’le yarışır olmuştur. Esnafın inceden makaraya aldığı Red Kit, şerifler tarafından da potansiyel bir tehlike olarak görülmüş, kavgadan illallah demiş bar sahipleri arasında da “yine geldi eşekoğlueşşk” yorumlarına yol açmıştır.
Yalnız olduğu yönündeki telkinleriyle giderayak yürekleri parçalayan Red Kit’in neden ucuza bir arsa kapatıp çiftlik olayına girmediği de merak konusudur. Zira Varlık sebebi yalnızlık olan birinin kimsesizlikten dem vurması ayıptır.
Red kit:Sarı gömleği, kot pantolonu, siyah yeleği ve kovboy şapkası ile tam bir zevksizlik abidesi olan Red Kit, bu tarzıyla çizdiği karizmasını, soğukkanlılığı ve kendine güveni iel telafi eder. Lincoln dahil pek çok devlet büyüğü, başı sıkıştığında çekinmeden Red Kit’e sığınır, gerisini merak etmez. Ardı arkası kesilmeyen başarıları sonucunda bol bol pohpohlanan ve yere göğe sığdırılamayan Red Kit, biraz da yerleşik düzene olan tavrından, bahşedilen hiçbir pozisyonu kabul etmez; yalnız bir kovboydur ve hep evinden uzaktadır. Bir zamanlar ağzından düşürmediği sigarasına tepki gelince, Morris çocuğu emzikten kesmiş ama kabak çekirdeği silahla ilişkisini soğutacağı için- yerine ot çizmiştir. Ve bu incelikten dolayı Dünya Sağlık Örgütü 7 Nisan 1988’de Morris’e madalyasını takmıştır.
Dül dül: Red Kit’in vefakar yol arkadaşı… Asli görevleri bir ıslıkla Red Kit’in yanına ışınlanmak, atladığı her pencerenin altında olmak, sık sık düştüğü hapishaneden onu kurtarmaktır. Bunun dışında Rin Tin Tin’le muhatap olmak da başına teklifsiz gelen bir felakettir. Türünün ilk ve son örneği olması ise Red Kit’le tutuştuğu bilek güreşlerinden kaynaklanması kadar, uyurken koşmaya devam etmesi ayrıntısında da gizlidir.
Rin tin tin: Red Kit ve Düldül’ün peşinden ayrılmayan yılışık ve çokça eblek hapishane bekçi köpeği… Koca burnu ve boynundaki şerif yıldızı tasması ile pek çok izleyiciyi delirtse de kendine has bilinçsizliği ve umursamazlığı ile hayatta her daim türevleri bulunan bir karakter…
Daltonlar: Gerçek bir efsanenin çizgi yansıması dört kasaba gangsteri… Pek tabii gerçek hayatta olduklarından çok daha sevimli yansımaları, hiçbir zaman yakalanmamalarına dair dualarımızı alır. Yoğunluk Joe’nun zekasına ve Avarel’in aynı şiddetteki salaklığına verildiğinden William ve Jack pek bir eziktirler. Ama onlar bir bütündür, birini diğerinden ayrı tutmak olmaz.
Cenaze levazımatçısı ve akbaba: Ekmek parası uğruna ya da akbaba açısından düşünürsek karın tokluğuna tetikte bekleyen, düelloların vazgeçilmez yardımcı karakterleri… Levazımatçı, çirkin yüzü ve beyaz bedeni ile pişkin pişkin sırıtır ve ellerini ovuşturur. Ki ne zaman gündelik hayatta benzer bir hareket görsem hala aklıma gelir, .öt korkusu ile ortamdan ivedi uzaklaşırım.
Kalamiti Jane: Yine gerçek bir efsane üzerine kurulmuş bir karakter… Bir erkek gibi (ne demekse!) silah kullanır, ata biner, tütün çiğner, küfür eder, sağlam içer… Bu feminist tavırlar ardında kalan dişiliğini ise iyice yaptığı korkunç kurabiyeler sembolize eder.