04.03.2021 - 17:20 | Son Güncellenme:
Gökçeada, Türkiye’nin en büyük adası ve batı ucudur. Rumların adaya verdiği İmbros ismi Luwi dilinde “Yüce Ana Tanrıça” anlamına geliyor. Ada, 285 km²’lik alana sahiptir. Eski çağlardan günümüze kadar Asya ile Avrupa arasındaki köprü görevini görüyor.Gökçeada, Homeros’un İlyada’sında da geçiyor. Rum ve Türklerin birlikte yaşadığı bir adadır. Lozan antlaşmasından önce adanın nüfusunun %95’i Rum, %5’i Türk iken Cumhuriyet dönemiyle vatandaş mübadelesinden günümüze kadar bu tablo %95’i Türk, %5’i Rum olarak değişmiş. Adada 10 köy bulunuyor. Bademli, Zeytinli, Tepeköy, Dereköy ve Kaleköy tarihi Rum köyleridir.Yüzyıllardır dinlenme ve sakinlik arayanların merkezi konumunda olan adada bolca manastır ve kilise bulunuyor. Adada gezinirken dağların tepelerinde, ıssız alanlarda tarihi manastırlara ve kiliselere rastlayabilirsiniz. Günümüzde bu yapılar kullanılmasa da yabancı turistlerin ilgi odağıdır.Ada, sualtı canlılarının Karadeniz ve Akdeniz geçiş yolu üzerinde olduğu için 1999 yılında ilk ve tek sualtı milli parkı olarak kabul edildi. Özel izinlerle ve rehberle eşliğinde dalış yaparak, deniz canlılarını gözlemleyebilirsiniz.
Adanın kuzeydoğusunda, Kaleköy ve Kuzu Limanı arasında yer alan, 200 metrelik genişlikteki bölge sualtı milli parkı olarak ilan edilmiş. Bölge, Karadeniz ve Akdeniz arasındaki deniz canlılarının göç yolu üzerinde bulunuyor. Dalış yaptığınızda vatoz, su kaplumbağası, Akdeniz foku, yunus, İspermeçet balinası ve zengin balık çeşitlerini görebilirsiniz.Sualtı milli parkı özel alan olduğu için izin alarak ve belirli kurallar dahilinde gezebiliyor veya dalış yapabiliyorsunuz. İster dalış eğitimi alarak ister dalış turları rehberliğinde deniz altı dünyasını keşfedebilirsiniz.
1980 yılına kadar Türkiye’nin en büyük köyü olan bu yerleşim merkezi günümüzde hayalet köy görünümünde. Yapılar tamamen harap olmuş ve yıkılmış olsa da civarında sağlam evlerde yaşam devam ediyor. Tarihi Rum köyünde gezinti yapabilir, tarihi çamaşırhaneyi ve kiliseyi gezebilirsiniz.
Tarihi Rum köyü, adanın en yüksek alanına kurulmuştur. Agridia Kilisesi sayesinde her yıl yaz döneminde Rum ziyaretçilerin akınına uğrar. Rum ziyaretçiler her yıl Ağustos ayında bu kilisede Meryem Ana şenlikleri düzenliyorlar.
Tepeköy’e giderken sağa bir yol ayrımı bulunuyor. Bu yolu takip ettiğinizde tepenin üstünde tarihi bir çınar ağacını göreceksiniz. Buradan Semadirek Adası'nı ve Ege Denizi’ni tepeden görüyorsunuz. Muhteşem gün doğumu-batımı ve deniz manzarasını izleyip, huzurun tadını çıkarabilirsiniz.Çınar ağacı 600 yıllık bir geçmişe sahip. Ağacın altında çeşmeden soğuk suyu içmelisiniz. Piknik yapabilir, fotoğraf çekebilir, doğanın keyfini çıkarabilirsiniz.
Bu tarihi Rum köyü, adanın popüler mekânlarındandır. Köyde birçok ev cafeye dönüştürülerek, turizme kazandırılmış. Tarihi köy sokaklarında gezebilir, Agios Georgios Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Bir cafede oturup, kahve içebilir veya meşhur sakızlı muhallebisinden yiyebilirsiniz.
Köy adanın, dolayısıyla Türkiye’nin en batı ucu olduğu için özel bir konumu bulunuyor. Sahile yakın bir Türk köyüdür. Gün doğumu-batımı ve plaj nedeniyle köyde birçok ev pansiyona çevrilmiştir.Birçok yerli-yabancı turist “Güneşin en yavaş battığı bölge” de gün batımını izlemek için köye akın ediyor. Siz de köyde geceleyip, o muhteşem manzarayı görmenin tadını yaşayabilirsiniz. Köyden ayrılırken de zeytinyağı, bal, zeytin, pekmez gibi organik ürünleri almayı unutmayın.
Adanın en güzel plajlarından biri olan Gizli Liman, Uğurlu köyünde bulunuyor. Uğurlu köyünden aşağı doğru indiğinizde sağa sapan yolu takip ettiğinizde limana ulaşıyorsunuz. Plaj çevresinde her türlü cafe, duş, şezlong, tuvalet gibi hizmetler bulunuyor.
Gökçeada merkezden Uğurlu köyüne giderken sahil yoluna saptığınızda, Kefaloz’a gelmeden karşınıza Tuz Gölü çıkıyor. Göl, deniz ve yağmur sularıyla besleniyor. Derinliği 1metre, genişliği de 1 kilometredir. Yaz aylarında gölün suyu kuruyarak, beyaz bir görünüm alıyor ve üzeri tuz tabakasıyla kaplanıyor.Göl, çamur kürü tedavisi yapmak isteyenlerin uğrak noktasıdır. İçinde bulundurduğu bol minerallerin romatizma, kireçlenme, sedef ve eklem ağrılarına iyi geldiği söyleniyor
Tuz gölünün hemen bitişiğinde bulunuyor. Çamur banyosu yapanların temizlenmek için ilk uğrak yerleri oluyor. Plajın rüzgârlı olması nedeniyle Türkiye’de rüzgar sörfünün en iyi yapıldığı yerlerdendir. Altın rengi kumuyla, masmavi deniziyle sakin ve huzurlu bir yüzme keyfi sunuyor.
Uğurlu Köyüne 4 kilometre mesafede Kokina Bölgesi adı verilen bir alanda bulunuyorlar. Etrafı taş duvarlarla çevrilidir. Burada sırtını denize çevirmiş dev bir kaya bulunuyor. Kaya oyularak iki mezar oluşturulmuş. Kayanın ve mezarların etrafında yerleşim merkezi bulunmuyor. Hatta mezarlar hakkında herhangi bir bilgi de bulunmuyor.