Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Hafta sonu Fenerbahçe’nin genel kurulu toplandı.

Üç sene önce Aziz Yıldırım yeniden aday olarak kongre üyelerinin önüne çıktığında 3 şampiyonluk sözü vermişti.

Final 2010 ve 2012 yıllarında tek bir gol mesafesinde kalırken; 2011 yılında özlenen şampiyonluğa ulaşıldı.

3 Temmuz’dan sonra da Kulüp hepimizin bildiği sürecin içine girdi.

Aziz Yıldırım yeni listesiyle seçime tek başına girerken ortaya slogan olacak somut bir hedef veya program koymadı.

Gerek var mıydı?

Açıkçası son 14 yılda yapılanlar önümüzdeki döneme dair bize yeterince fikir veriyor.

Haberin Devamı

Fenerbahçe “altyapısı çok güçlü, bütün temel ihtiyaçlarını kendi kendine sağlayabilen ve döndürebilen bir kulüp” haline geldi. Bu nedenle bundan sonrası için en önemli şey doğru yönetebilmek oluyor.

3 Temmuz sürecinin en önemli iki yöneticisi olan Nihat Özdemir ve Ali Koç’un Yönetim Kurulu’nda yer almayacak olması bu genel kurulun dikkat çekici sonuçlarındandı.

Açıkçası kamuoyu kendisini Nihat Özdemir’in yokluğuna fazlasıyla hazırlarken, Ali Koç’un listede yer almadığını görmesi şaşkınlık yarattı.

Başkan görevi devralana kadar Ali Koç’un yönetimin içinde kalması gerekirdi diye düşünenler tarafındayım. Ancak kendisinin yaptığı açıklama doğrultusunda Aile’nin kendisine yeterli desteği vermediğini hatta geri durmasını istediğini anladık.

Burada Aile’nin tercihlerini görmemiz bakımından ilginç sonuçlar çıkıyor.

Aynı şey Sn. Aziz Yıldırım ve Ailesi için de geçerli olsa gerekir. Ancak Başkan her şeye rağmen görevden uzak duramıyor.

1998 yılında başkan seçilirken diğerleriyle arasında “bir fark” vardı. O fark her zaman kaldı; büyüdü ve bugün kapanamaz bir boyuta geldi.

Aziz Yıldırım’ın 14 yılda yaptığı eserler diğerlerinin vizyonlarında bile olmayan çok önemli değerlerdir.

İşte bu nedenle 2001 ve 2006 yıllarında kendi istediği ile görevden ayrılma hamlesini yaptığında neredeyse tüm Fenerbahçeliler buna karşı direndi ve bırakmadı.

3 Temmuz’dan sonra Fenerbahçeliler ile Başkanı arasındaki ilişki başka bir boyut kazandı.

Bugün dünyanın hiçbir yerinde Aziz Yıldırım’a verilen destek benzeri bir sahiplenme bulamazsınız.

Haberin Devamı

Fenerbahçeliler 3 Temmuz’dan sonra Fenerbahçeleri ile bütünleşmiş, tek bir varlık haline gelmişlerdir.

Sn. Şekip Mosturoğlu’nun ifadesiyle; Fenerbahçe taraftarı “karaya doğru hızla çarpmak üzere ilerleyen dev bir tankeri durdurmakla kalmamış, yönünü değiştirmiştir.

Kuşkusuz bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olamaz.

Bu 3 Temmuz’un daha önce hesap edilememiş sonuçlarından en önemlisidir.

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bugün motor gücü kongre üyelerinden çok taraftarıdır.

Geçtiğimiz senelerde müşteri gibi görmek veya göstermek isteyenler 3 Temmuz’dan sonra bu taraftarın bir Fenerbahçe İdeolojisi altında tek bir vücut gibi durduğuna şahit olmuşlardır.

Şükrü Saraçoğlu, Caferağa, Burhan Felek ve Ülker Arena’yı her karşılaşmada dolduran, Feneriumlardan alış veriş yapan, Fenerbahçe Dergisi abonesi olan, Fenerbahçe Radyo ve Televizyonunu izleyenleri dışarıdan bakıldığında piyasa ekonomisinin sevdiği jargonla tüketici veya müşteri gibi görmek mümkündür.

Haberin Devamı

Ancak bu müşteri kulübü ve başkanı için Caddeleri doldurup yürüyüş yapıyor, Adliye kapılarında nöbet bekliyor, biber gazı yiyorsa bu artık başka bir şey oluyor demektir.

İşte bu ilişki yüzünden dün sonuçlanan Kongre’de yönetime gelen isimlerin kimlikleri, neyi temsil ettiklerinin çok önemi kalmamıştır.

O yönetim ister istemez içinde bulunduğu fiili durumdan etkilenecektir.

Herkesten “bir farkı” olan Başkanın ve haliyle de Yönetim Kurulunun, Fenerbahçe’nin diğerlerinden niteliksel olarak kendiliğinden oluşmuş bu farkını; taraftarının her türlü potansiyeli barındıran bağlılığını, gücünü, eylemselliğini, ekonomisini direkt olarak yapıya dahil etmelidir.

İşte bu süreç Fenerbahçe’nin tabanı olan bütünleşmesini tamamlayacak belki de önünde durulması artık mümkün olmayan büyüklükte yine adı konulamayan "benzersiz" bir şeye dönüşecektir.

http://twitter.com/uzaygokerman