Ülkemizde, yok ama yine de varsayalım, şöyle aklı başında bir araştırma yapılsa ve şu soru sorulsa ne cevap verilirdi?
“Fatih Terim’i Milli Takımın başında görmekten memnun musunuz?”
Kişisel cevabımı veriyorum; hayır!
Nedenleri için özellikle 2009’dan sonra Milliyet Gazetesi’ndeki arşivime bakılırsa neredeyse küçük bir kitap bile çıkabilir.
Türkiye’de işlerini yapanlar en başta ikiye ayrılıyor;
Birinci gruba hiçbir vasıfları olmamasına rağmen pazarlamasını iyi becerdiği için güzel satış yapanları ekliyoruz.
İkinci gruba da çok iyi niteliklere sahip olmasına karşın yeterince kişi tanımadığından hak ettiğine ulaşamayanlar giriyor.
Futbolu yakından takip eden ve bu konuda ortalama bilgisi olanlar çok iyi biliyor ki Fatih Terim futbolu bilmiyor. Zaten “Milli Takıma ne oynatıyor” olduğu konusunda bir fikir birliği de yok.
Fatih Terim’in son Galatasaray maceralarında TT Arena’daki Mersin İY ve Orduspor maçlarını izlemiş olanlar onun sportmenlikle olan ilişkisini de kolaylıkla kurabilirler. Rakip takım tribünleriyle olan diyaloglarından da küçük bir film çıkar.
Şimdi yine bir araştırma daha yapalım ve şu soruyu soralım.
“Volkan Demirel’i Milli Takım’da görmek istiyor musunuz?”
Benim tahminim her iki soruya çıkacak cevapların yaklaşık oran olarak birbirine yakın çıkacağıdır.
Ancak kader bu ya Fatih Terim futbolumuzun en tepesinde tek seçici olarak duruyor ve adalet dağıtıyor.
Volkan Demirel’in TT Arena’da başına gelenler, buraya dikkat, Fatih Terim’den özel izin alarak maça çıkmama kararı alması sonrasında Türkiye’de garip bir durum oluştu.
Açıkçası normal şartlar altında olmayacak bir sürü şey bir araya geldi Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkı elde ettik ve sekiz sene sonra yine bir turnuvada mücadele edecek.
Son turnuvanın ne şartlar altında oynandığı nasıl yarı finallere kadar ulaştığımız düşünülürse elbette kalede mücadele edecek oyuncunun kim olduğu da bu tartışmanın tam merkezine oturuyor.
Fatih Terim, zamanında devşirerek Aurelio’ya bile milli forma vermiş teknik adam olarak bizim bildiğimiz en iyi pragmatistlerden olarak kendisini riske atacak en ufak şeyi hesap eden biridir.
Ve çok iyi biliyoruz ki Volkan Demirel’e en başta o formayı vermek istiyor. Ancak kamuoyunun genel baskısı onu sanki etik konulara çok takarmış gibi ortaya bir “özür” konusu çıktı.
Özür dilemenin ekseni de ülkemizin içinde bulunduğu hassas sürecin de katkılarıyla milli formanın milli görev mi yoksa profesyonel bir iş mi olduğu tartışmasının merkezine yerleştirildi.
Hatta şehit düşen askerlerimizin maneviyatının üzerinden Volkan’ın milli görevden nasıl kaçmış olduğuna yönelik yorum ve değerlendirmeler de geldi.
Normal görev sürem 5 ay uzadığı için iç güvenlik eğitiminden geçerek ülkeme piyade komando teğmen olarak hizmet etmiş bir kişi olarak şunu çok iyi biliyorum ki nöbet tuttuğu herhangi bir yerde tek bir insanımızın Mehmetçiğe karşı bırakın küfrü olumsuz bir bakış bile göstereceğine ihtimal bile vermiyorum.
Ortada böylesine açık bir gerçek varken TT Arena’da olan şey neydi?
Bugün Milli Takım İstanbul’daki herhangi bir stadyumdan neden maç oynayamıyor, sorusuna vereceğiniz samimi cevabın içindedir aradığınız şey.
Ama bir türlü itiraf edilemeyen bir başka şey daha var.
Volkan Demirel’i sevmiyorsunuz…
Fenerbahçe’den nefret ediyorsunuz…
Genel davranış şekilleri merkeze alındığında Fatih Terim ile Volkan Demirel arasında hiçbir fark olmamasına, davranışsal olarak aynı tepkileri göstermesine karşın Volkan Demirel’e ahlak dersi vermeye çalışmak çifte standardın, ikiyüzlülüğün üzeri örtülmüş ifadesidir.
Türkiye neden içinde bulunduğu başarısızlıklardan arınamıyor, sıyrılamıyor?
Çünkü güçlü çelişkileri var.
Çünkü farklı çıkar gruplarının kendi özel hesapları var.
Çıkar grupları neden var diye soramıyoruz; çünkü FIFA’ya UEFA’ya baktığımızda bu işlerin nasıl işlediğini çok iyi anlıyoruz.
Panama belgelerinde Messi’nin İnfantino’nun isimlerine rastladığımızda büyük şaşkınlık geçireceğimize normal buluyoruz.
3 Temmuz’un bugün en büyük savunucuları aslında bu ülkenin gerçek kiridir. Çünkü onlar bu adaletsiz kumpasın içindeki unsurlarıdır. Hangi hesaplarla bu işlerin içine girmişlerse Türkiye bunlarla hesaplaşmadan Volkan Demirel’e Fatih Terim’in özür diletme kampanyasını anlayabilmesi mümkün müdür?
http://twitter.com/uzaygokerman