Aslında anlayan, bilen, birleştirmeyi becerebilen için ortada olan biten o kadar açık ki! Ancak kafada başka hesaplar varsa o zaman her şey net olarak görülüyor olsa da ne fayda.
Geçen ay “Şike Kumpas Davası” görülmeye başladı; merkezinde 3 Temmuz’da Fenerbahçe’ye karşı kurulmuş olan organize bir suç örgütünün yaptığı eylemler bulunuyordu.
Bunun sadece 3 Temmuz ile sabit kaldığını düşünmek de saflık olur; öncesinde belki 20 sene geriye kadar uzanan bir şebekenin varlığını sorgulamak gerekiyor.
FETÖ 40 yıllık bir zamana dayanan sürede Türkiye’deki her kurumu ele geçirmek için “ince ince” hesaplar yaparken yaklaşık 20-25 sene önce çekilmiş videoları gördüğümüzde bu örgütün ele başının futbola da ilgi gösterdiğini, bu vesileyle başta Galatasaray olmak üzere bir takım camialara sızmaya çalıştığı anlaşılıyor.
Hakan Şükür ve Arif Erdem bugün sivrildi, simge heline geldi.
Ancak o videoda Fetullah Gülen çok önemli bir şey söylüyor “Galatasaray Lise ve Üniversitesi ile ilgilendiğini” belirtirken; “Fenerbahçe’nin de katı ve aşılmaz yapısından” dert yanıyor.
Zaten bu ana fikir 20-25 yıllık senaryonun da özeti oluyor.
Örgütün tüm eğitim, emniyet, adalet, uluslarısı ilişkiler, askeri kurumların içine sızma ve tüm bunları ele geçirme amacının olduğu ve bunda da kısmen başarı gösterdiği de ortadadır.
Sporun, özellikle de futbolun bundan kendisini kurtarabilmiş olması zaten mümkün değildir.
Spor denilince onunla organik ilişki içindeki Medya’nın da sisteme dahil edilmesi eşyanın tabiatına uygundur.
3 Temmuz bir turnusoldu; o günden sonra saflar net bir şekilde ortaya serilmiştir.
Buzdağında ortaya çıkan en net görüntü “Fenerbahçe nefretidir!”
O güne kadar futbolla ilgisinin hiç olmadığını bildiğimiz bir çok kişinin bu dönemde bir anda ulema gibi fetva verdiğine şahit olduk.
İşte o kişilerin tamamı değirmene su taşımaya, yangına benzin dökmeye gayret ediyordu.
3 Temmuz’da Kumpas tarafında durmuş, süreci can siperane savunmuş kişilerin mutlak bir hesabı vardı ve bu hesabın sadece o sene ile ilgili olduğunu düşünmek işi çok basitleştirmektir.
3 Temmuz FETÖ örgütünün doçentlik teziydi. Bir doçentin akedemik olarak hengi aşamalardan geçerek o liyakate ulaştığı malumdür.
Oysa burada işleyiş liyakat değil; örgüt içi hiyerarşiye göre oluşturulmuştur. Mutlak biat ve sonrasında da nemalanma söz konusudur.
Zaman zaman Galatasaray Kulübü Başkan, Yönetici ve sporcularının verdiği ilginç demeçler ortadadır.
Fatih Altaylı Salı günü Lig Radyo’da Yetkin Etkin’in programında Hakan Şükür ve Arif Erdem ile ilgili değerlendirme yaparken arada “yıllarca bu yapının farkında olduklarını ve Galatasaray’dan uzaklaştırmaya çalıştıklarını” itiraf etmiştir.
Daha 3 Temmuz sabahı kimse ne olduğunu anlamamışken Fenerbahçe’yi hemen sanık sandalyesine oturtup, suçlu ilan eden, bu ateşin üfleyere sönmeyeceğini ifade eden Galatasaray kongre üyeleri örgütle ilişkilerini zaten kendileri tarafından itiraf eden, hatta bununla övünen Hakan Şükür ve Arif Erdem’i kulüpten ihraç edememiştir. Bu o kadar büyük bir sorumluluktur ki bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek yıllarca bin bir türlü takiye yapılarak oluşturulmuş olan suç örgütünün işine gelecek bir harekettir.
İşte Türkiye’nin içinde bulunduğu açmaz, samimiyetsizlik ve içten pazarlık anlayışının sonuçları budur.
Fenerbahçe nefreti ile onun zararına olacak her türlü eylemi, oluşumu, hareketi, davranışı, kumpası neredeyse hiç düşünmeksizin kabul edip, canla savunurken, Fenerbahçe’ye karşı kumpas yaparken bir taraftan Türkiye’de düzeni de değiştirmeye soyunmuş bir örgütün bir takım kişilerine sadece Galatasaraylı oldukları için merhamet gösterilebilmektedir.
Az önce ifade ettik, kuşkusuz bu yapı bir günde oluşmadı.
Zihinlere bunlar yavaş yavaş yerleştirildi.
Ancak biz biliyoruz ki mesele artık sadece 3 Temmuz değildir.
Bu kişilerin geçmişte neler yaptıkları, kimlere nasıl hizmet etmiş oldukları, bundan nasıl kazanç sağlamış oldukları sorgulanacaktır.
Sorgulanmalıdır.
Sorgulayacağınız şeyler şifreli bir iki tape konuşmasının ötesinde videolarıyla ortadadır.
Görmek istiyorsanız, gerçeği istiyorsanız.
Unutmayın gerçeği bilmek sizi özgür kılacaktır.