3 Temmuz sürecinin en başında UEFA’nın verdiği mesaj masumiyet karinesi üzerineydi. Kimse yargılanmadan suçlu ilan edilemezdi. UEFA özellikle Cornu’nun Türkiye’gelmesi Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesi ve kulübün buna net olarak tepki göstermesi sürecinde tam bir taraf haline geldi ve neredeyse 16. Ağır Ceza’ya müdahil olacak pozisyondaydı.
Platini ve İnfantino her fırsatta yaptıkları açıklamalarda Fenerbahçe’nin suçlu olduğuna inandıklarını hissettiren duruş gösterdiler.
Dava veya dosya ile ilgili soru sorulduğunda Platini’nin yüzünün nasıl buruştuğunu biliyoruz. Fenerbahçe’nin CAS’a açtığı dava Platini gibi bir Fransız için tahammül edilmesi zor bir cüretti.
Açıkçası Platini’nin Fenerbahçe’nin suçlu olduğu ve ceza alması gerektiğine inandığını her fırsatta çok net olarak götermiştir.
UEFA’nın disiplin komitesine sevkini sağlayan dosyanın da bu kanaat ile Platini ve İnfantino tarafından özellikle hazırlattırıldığı konusunda endişeye kapılmamak mümkün değil.
Bugünkü Milliyet’in özel haberinin verdiği bilgiler doğrultusunda hareket edersek; UEFA Etik Kurulu’nun hazırladığı ikinci raporu görmezden geliyor ve tamamen subjektif yargının devreye girdiği tapelere dayanan bir çalışma yapıyor.
Zaten ortada başka da bir şey yok.
93 kişinin yargılandığı dosyada suç üstü yapılamamış.
Ortada UEFA’nın temel meselelerinden bir tanesi olan maç manipülasyonuyla bahis oynanarak elde edilmiş bir kazanç yok.
Bir para transferi, hareketi belirlenememiş.
Savcının yönlendirmersi ve etki altında bırakmasıyla İbrahim Akın tarafından yapılmış şartlı ifade dışında tek bir futbolcu itirafı yok.
93 kişinin dışında tek bir tanık bulunmuyor.
Davaya sonrada münferiden müdahil olanlar tamamen söz konusu bu sezon dışında oluşmuş mağduriyetlerini dile getiriyorlar. Buradaki temel gaye Aziz Yıldırım’a ait bir suç örgütünün varlığını ispat etmeye dayanak sağlamak.
Söz konusu iddianame ve mahekemede birleştirilmiş olan Olgun Peker ve suç örgütünün Aziz Yıldırım ile ilişkisi tamamen karanlık, anlaşılması zor bir yerde kalıyor. UEFA’nın buradan bir şey çıkarması mümkün değil.
Hakem, gözlemci raporlarında tuhaf bir durum tespiti yapılmamış.
Her şey bir tarafa Platini bir futbol adamı ve onun gibi sporun içinden gelmiş bir kişiyi rahatsız edecek bir maç görüntüsü bulunmuyor. Maçları defalarca izleyenler ortada kıran kırana bir mücadele olduğunda birleşiyorlar.
3 Temmuz süreci bize bambaşka bir hukukun varlığını gösteriyor. Bu çok rahatsız edici vicdanı yaralayan bir anlayışın uzantısı olarak ısrarla devam ettiriliyor.
Türkiye yargı ayağının süreçle ilgili incelemesi tamamlanmamışken UEFA’nın hangi amaçla davaya bu kadar yakın ilgi göstermesini, müdahil olduğunu anlamak çok zor.
Dahası yargılama sırasında ortaya koyulmuş savunmaların tamamen göz ardı edilmiş olması tam bir skandaldır.
Savunma sürecinin kendisi bile başlı başına hukuka ait mağduriyetlerle doludur.
93 kişinin yargılandığı bir dava 14 Şubat 2012 günü başlayıp, 4,5 ay gibi çok kısa bir süre sonra 2 Temmuz 2012’de tamamlanabilmiştir. Bu bile başlı başına bir sorundur.
Bütün bunlara ait detayları bir ay önce çıkardığım “3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi” isimli kitapta bütün alt başlıklarına ayırarak inceliyor, tartışıyoruz.
UEFA’nın yaptığı hamlenin ilk anda bıraktığı izlenim ve duygu budur.
Milliyet'in Haberi: https://skorer.milliyet.com.tr/milliyet-acikliyor-iste-o-rapor/besiktas-fenerbahce/detay/1722192/default.htmhttp://twitter.com/uzaygokerman