Çok uzun yıllardır görmediğimiz bir siyasallaşma, politikleşme yaşıyor insanlarımız. Son on güne damgasını vuran Gezi Parkı Direnişi’nin özeti budur.
İşin tuhaf tarafı bütün bu olan bitenin merkezinde veya ön saflarında takım taraftarının olduğunu görüyoruz.
Çarşı süreçte ismi en üste çıkan taraftar grubu olması bakımında ilgi çekiyor.
Peki buralara nasıl geldik?
İnsanlar nasıl oldu da sokaklara başbakanın karikatürleştirdiği şekliyle söyleyelim bir kaç ağaç için bu kadar rahat ve gerisini düşünmeden dökülüverdi?
Kulüp taraftarları siyasallaşabildi?
Bunun nedenleri operasyonel süreçlerdir.
3 Temmuz Türkiye’nin gündemine bomba gibi düştüğünde kimse bu sürecin bir sene sürecek bir taraftar hareketine dönüşeceğini tahmin etmiyordu. Savcı Mehmet Berk’in ifadesiyle bir kaç ay içinde unutulup gideceği hesap edilmişti.
Ancak öyle olması.
Önce 10 Temmuz’da Fenerbahçe taraftarı Bağdat Caddesi’ni doldurdu. Bu devasa büyüklükteki kalabalık son yıllarda görülmemiş bir eylemi hayata geçiriyordu. Stadyumun önünden geçerken bir grup düz yoluna devam ederken önemli sayıdakiler kendisini köprü istikametine yönlendiriyordu.
Taraftarın polisle ilk karşılaşması burada oldu. Polis, biber gazını hedef, yaş cinsiyet gözetmeksizin taraftarın üzerine attı. Fenerbahçe taraftarı ile polis arasındaki çatışma 12 Mayıs 2012 günü Şükrü Saraçoğlu Stadyumunun içinde ve dışında en üst noktaya ulacaktır.
Yetkililer için o tarihte Fenerbahçe taraftarı “teröristti.”
10 Temmuz’da köprüye yönelen taraftarlar Gezi Parkı Direnişi’nin kırılma anını belirleyen 1 Haziran 2013 Cumartesi sabahı Cadde üzerinden yine Boğaziçi Köprüsünü geçme eyleminin de ilham kaynağı olmuşlardır.
Büyük bir ihtimalle o kişilerin arasında 10 Temmuz günü polisle çatışmaya girenler de olmalıdır.
Nisan ayı içinde Gaziantep’de Galatasaray taraftarının üzerine atılan biber gazı akla hemen “her takım taraftarı biber gazını tadacaktır” vecizesini getirecektir.
Ancak belki de Çarşı’nın bu kadar aktivist olmasına neden olan İnönü Stadyumu’na veda maçı öncesinde Beşiktaş’ta çıkan olayladır.
Basit bir yol kesme olayına yine aynı yöntemlerle karşılık veren polise kalabalık gruplar halinde tepki gösteren Çarşı bu çatışmadan önemli dersler kazanmıştır.
Türkiye’de yıllarca siyasallaşmayı, politikleşmeyi ayrımcılık, bölücülük, istikrar ortamına zarar verme olarak gören iktidarların taraftar grupları üzerinden ülkeyi oyalama sürecinin son iki yıl içinde olanlar yüzünden onlara yönelmesiyle çok daha güçlü bir tepkiselliğe dönüşmüştür.
Çarşı sürecin içinde bu kadar etkin bir halde ön plana çıkmışken bu hareketin ucunu dışarılarda bir yerlerde aramaya kalkmak Türkiye’de olup biteni anlamamak anlamına gelecektir.
08 Haziran 2013 Cumartesi günü Taksim’e çok daha büyük ve kalabalık taraftar gruplarının çıkacağı ve direnişe destek olacaklarına ait bilgiler gelmektedir.
Taraftarların bu kadar kitlesel anlamda bu eyleme destek olmaları çok önemli bir mesaj niteliği taşımaktadır.
Ayrıca en azından yıllardır taraftarlar arasında süren ve kimler tarafından desteklendiği bir türlü anlaşılamayan, en son bir Fenerbahçe taraftarının öldürülmesiyle zirve yapan bu çatışma ortamının son bulması veya niteliğinin değiştirilmesi anlamında Gezi Parkı Direnişi’nin önemli bir platform sergileyeceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.
http://twitter.com/uzaygokerman