Bu sezona dair bir kaç olayı tarihe not düşmek gerekiyor.
Belki yazarken daha iyi anlar, okurken görmediğimiz bir şeyler varsa bunu değerlendiririz.
Çok çarpıcı üç tuhaf olayı konuşacağız.
Galatasaraylı yönetici Nasuhi Sezgin Antalyaspor ile oynanan ve kazandıkları bir karşılaşma sonrasında “takımın geçmiş dönemde bilerek ve telkinle maçlar kaybetmiş olduğunu” ağzından kaçırdı.
Açıklamanın bir ironi ya da ima ile yakından uzaktan ilgisi yoktu.
Vücut dili itibarıyla espri de yapmıyordu. Zaten ortada “fol” ve yumurtanın olmadığı bir yerdeydiler.
Ha bu arada fol nedir, bir fikri olan var mı?
Küçüklüğüme dair tarihlerde babam evde kanarya beslerdi. Zaman zaman da onları çiftleştirirdi. Yuva olarak kafesin yanına yerleştirilen yerin içine yalancı yumurta koyduğunu hatırlıyorum. İlk defa o zaman duymuştum. Yalancı yumurta hem dişi kanaryaya yumurtlayacağı yeri gösteriyor hem de onu motive ediyordu.
Yalancı yumurtaya fol diyoruz.
Yani, tavuğun istenilen yere yumurtlamasını sağlamak için o yere konulan yumurta ya da yumurtaya benzer şey…
Her ne kadar ortada fol ya da yumurta yok desek de ortam zaten bir takım itirafları zorunlu kılan bir şekle gelmiş olmalıydı.
Ligimizin bir takım tuhaf ilişkilerle örülü olduğuna kuşku duymuyoruz.
Yaklaşık bir ay kadar önce Bursaspor-Beşiktaş maçını izlerken lacivert zemin üzerine sarı ile yazılmış GECEKONDU pankartını görmüş, Twitter’de bu nedir diye sordum.
O an takipçilerimin bir kısmından benim Ankaragücü’nün en güçlü taraftar grubunu nasıl bilmediğim yönünde tepki geldi.
Hani bilmemek değil, öğrenmemek ayıp diye güzel bir atasözümüz vardır ya bizim insanımız çok küçük bilgi seviyesine karşın bilgisini pazarlamasını çok iyi bilir; bilmeyeni de hor görür.
Evet, Bursaspor ile Ankaragücü arasındaki tuhaf ilişkiyi unutmuştum.
Ancak bu sezon ona Trabzonspor-Kayserispor; Bursaspor-Trabzonspor; 16-61 gibi kardeşlikler de eklendi; belki vardı, ben farkında değildim. Olabilir. Böylesi anlam vermekte zorlandığım ilişkileri bilmemek ayıp mı onu düşünüyorum şimdilerde.
Kadere bakın 2010 yılında Trabzonspor, Kadıköy’de Fenerbahçe ile berabere kalınca Bursaspor şampiyon olduğunda futbolcu kardeşler televizyon ekranlarından birbirlerine ima dolu mesajlar gönderirken; 2017’de yaşanacak dramatik sonu elbette bilemiyorlardı.
Yıllar yıllar önce Beşiktaş Rizespor’a kaybedince küme düşen Bursaspor taraftarı Beşiktaş ile aralarında yıllar sürecek kavgayı başlatırken, 2017 yılının bir Haziran günü bu sefer Trabzonspor ile çıktıkları karşılaşmayı kazanarak Rizespor’u bir alt lige gönderiyorlardı.
Karma’nın babası bu olsa gerekir.
Karşılaşma sonrasında Rizespor teknik direktörü Hikmen Karaman “bu şehir bu günü asla unutmaz” darken ne ima etmiş olabilirdi?
Sorun kuşkusuz hiç ortada yokken sezonun ikinci yarısında neredeyse maç kazanamayarak dibe kadar inen Bursaspor’un son maçta kendisini kardeş ilan ettikleri Trabzonspor’u yenmiş olmasıydı.
Bak şu yalancı yumurta folun yaptığı işe…
Bu kadar mı?
Sezonun devre arasında transferin en hareretli günlerinde Fenerbahçe Trabzonspor’un futbolcusu Mekmet Ekici’ye talip olunca ortalık bir anda bir sürü karmaşık ilişki ile karıştı.
Mehmet Ekici’yi Beşiktaş da istiyordu ve karşılığında Olcay Şahan’ı vermişti.
Olcay Şahan’ın ligin ikinci yarısında Trabzonspor’a yaptığı katkı ortadadır.
Tek bir futbolcu bir çok şeyi değiştirebiliyormuş demek ki.
Fenerbahçe, Mehmet Ekici karşılığında Aatıf ve para teklif ederken, Aatıf’ın gönülsüzlüğü işi sadece para boyutuna kilitlemişti.
Yani Fenerbahçe, 6 ay sonra sözleşmesi bitecek futbolcu için kulübüne para teklif etmişti.
Ancak bu transfer gerçekleşemedi.
Mehmet Ekici kadro dışı bırakıldı ve 6 ay futbol oynayamadı.
Neden?
Çünkü Mehmet Ekici Beşiktaş yerine Fenerbahçe’yi tercih etmişti.
Bu transferin neden gerçekleşmemiş olduğunu futbol kamuoyu çok iyi biliyor.
Mehmet Ekici Fenerbahçe’ye gelmiş olsaydı ne yapardı, yeni sezonda anlayacağız ve kuşkusuz bugün buraya düştüğümüz notu tekrar açacağız, aynı soruyu bir daha soracağız.
Bu tuhaf ilişkilerin olduğu yerde adil bir rekabetten söz etmek ne kadar mümkün bilemiyorum.
İki sezon önce Gençlerbirliği’nin merhum Başkanı Sn. İlhan Cavcav çıktı, Galatasaray’la oynayacakları ligi ve şampiyonluğu ilgilendiren karşılaşma öncesinde “futbolcularını maça motive edemediğinden” dert yandı.
O maçta Gençlerbirliği kalecisi yanından giden topa kolunu uzatamadığı şutta golü yedi ve maç 1-0 bitti.
Maç sonunda Türkiye’nin duayen yorumcuları kalecinin isterse topa atlayıp, istemezse müdahalede bulunamayacağını belirttiler.
Bu ülkede büyük bir kumpas sonucu 3 Temmuz denen bir darbe yapıldı.
Şu yukarıda saydığımız tuhaflıklarının yanından geçmeyen bir iki telefon görüşmesiyle insanlar yüzlerce yıl hapis cazasıyla yargılandı. Bu operasyona adı karışan yetkililerin bir kısmı ya kaçtı ya da şimdi cezaevindeler.
Fenerbahçe üç yıl Avrupa Kupalarına, hak ettiği iki Şampiyonlar Ligi’ne katılamadı.
Katılabildiği iki sezonun birinde yarı final oynadı, finali bir golle kaçırdı.
Bu sezonla birlikte son 6 sezonda bir şampiyonluk, 4 ikincilik bir de üçüncülük aldı.
Şimdi tekrar Nasuhi Sezgin’in fol gördüğü yerdeki itiraflarını hatırlayalım.
Galatasaray bilerek ve telkinle maçlar kaybetti.
Hiç mi kafamız karşımasın?