Karşılaşmanın son çeyreğinde Fenerbahçe üst üste köşe atışı, duran top kullanıyor ceza sahasına gelen toplara da Sow, Webo rövaşata vuruyordu. Bu oyuncuların her denemesinde bir Antalyasporlu oyuncu sanki kurşun yemiş gibi yere yığılıyordu.
Onlardan birinde sanırım Sow’un bir rövaşatasında kaleci Hakan Arıkan kendisine hiçbir müdahalenin olmadığı bir pozisyonda sanki vurulmuş gibi göğsünü tutarak yerde yatan oyuncuların da üzerinden kendisini yere bıraktı.
Görüntü komik olduğu kadar da sinir bozucuydu.
Bir gün önce oynan karşılaşmada Burak rakip oyuncunun kırmızı kart ile oyun dışında kalmasını sağlayan artistik yere düşüşü gibi...
Ekmeğinin ve emeğinin peşinde koşan meslektaşının bir sonraki maç sahada olmamasına ve para kazanmamasına sebebiyet verecek, futbolun en karanlık ve çirkin tarafıdır bu.
Maçın 90. Dakikasında Emenike üst üste iki faul girişiminden ayakta kalarak Antalyaspor ceza sahasının içine kadar girecek o en küçük darbede yere yığılan Hakan Arıkan can havliyle onu karşılamaya giderken kalesini boşaltacak ve Sow da arkadaşının yaptığı asistle Fenerbahçe’ye hak ettiği üç puanı getirecek golü atacaktır.
Burada tartışılması gereken şey futbol oynama zihniyetiyle oynatmama kurulmuş futbol felsefesidir.
Fenerbahçe’nin deplasmanlarda aldığı 90+ galibiyetlerinin geri planında yatan gerçek budur.
Bir çok istatistik tutuluyor; bunlardan biri de takımların yerde yatan futbolcularıyla ilgili olsun. Bakalım hangi takımın oyuncuları için kaç dakika maçlar duruyor, saha içine müdahale için sağlık ekibi giriyor.
Futbol kamuoyumuz öylesine saçma sapan detaylara takılıyor ki şimdi de son dakika puanları üzerine derin analizler yapılıyor.
İşte bu nedenle Fenerbahçe’nin 2006’da Denizli’de kaybettiği şampiyonluk normalleşebiliyor.
Antalyasporlu oyunculardan Deniz Barış olsun, Uğur İnceman olsun maçın ilk on beş dakika içinde kopabileceğini, maçı farklı kaybedebileceklerini ifade ettiler, doğruydu; çünkü Fenerbahçe bu bölümde işi bitirip aktif dinlenmeye çekilmek istiyordu belki de.
Zaten dafansif yönü güçlü ve savunmadaki bütün boşlukları kapatan Mehmet Topal’ın yokluğunda orada Selçuk Şahin’i oynatmak yerine Baroni-Emre-Alper tercihi yeterince ofansifti.
Ancak evdeki hesap tutmadı ve çok net fırsatlar değerlendirilemedi.
Bu da Antalyaspor’u maçın içinde tutunmasını sağlayan, Fenerbahçe’nin düzenini, konsantrasyonunu bozan bir ortam yarattı.
İnsa, Tita ve Diarra gibi sonuca direk etki edebilecek karakterdeki oyuncular Fenerbahçe’nin savunmasındaki boşlukları kolladılar.
İkinci yarı özellikle Alper-Emenike değişikliği ile Fenerbahçe’nin orta sahasından bir oyuncu daha eksildi.
Fenerbahçe kalabalık hücum organizasyonlarıyla orta sahadaki boşluğunu dengelemeyi tercih ediyor. Rakip takımlar top çıkarmada zorluk yaşıyorlar.
Ancak isabet oranı yüksek uzun toplarla Fenerbahçe’nin boş bölgesinin arkasına top atıldığında bu sefer açık ortaya çıkıyor.
Ersun Yanal olası bir yenilgiyi önlemek ve bu açığı bunu kapatabilmek adına Selçuk’u oyuna aldı. Fenerbahçe’nin haftalardır bütün boşuklarına koşarak güvenlik sağlayan Mehmet Topal sahada yoktu ancak Fenerbahçe sanki o varmış gibi oynamaya devam ediyordu.
Webo-Selçuk Şahin değişikliği bu anlamda çok doğru bir teknik adam müdahalesiydi.
Teknik detayları artı ve eksileriyle hafta içinde konuşmaya devam edeceğiz.
Mehmet Sedef kardeşimize acil şifalar diliyorum; Antalyaspor'un golünden sonra futbolcu arkadaşlarının onu hatırlaması çok güzel ve anlam doluydu.
http://twitter.com/uzaygokerman