Galatasaray bu akşam Şampiyonlar Ligi’nde çok zor bir maça çıkıyor. Biraz Galatasaray üzerine kafa yoralım.
Chelsea buraya Premier Lig lideri olarak geldi ve sanki sezonunun da sonunu o şekilde bitirecekmiş gibi görünüyor. Bu daha çok Mourinho’nun yarattığı o sihirli etkiden de kaynaklanıyor olabilir. Mourinho çağımızın şu an yaşayan en popüler ve işini iyi yapan teknik adamlarından biri; sanırım Mancini’yi de bu kategorinin içine yerleştirmek mümkün olabilir. En azından ilk on adayın arasında saymak gerekiyor.
Mancini geldiği günden bu yana birçok süreci eş zamanlı ve beraber götürmeye çalışıyor.
Bir taraftan ligde zirvede kalma uğraşı içinde, diğer taraftan bana göre enkaz halinde devraldığı takımı yeni baştan kuruyor. Bir yerde reform yapıyor diyebiliriz; Fatih Terim’den ödünç aldığımız tabirle. Ancak Fatih Terim’in söyleminde bunun içinin fazlasıyla içi boşken, İtalyan teknik adam hakkını veriyor.
Takımın taktik ve kadro anlamında sürekli değişkenlik göstermesi de bir anlamda böylesi bir sürecin parçasıdır.
Trabzonspor, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin elendiği Türkiye Kupası ile ilgili olarak yaptığım bir yorumda Mancini’nin bu Kupa mesaisini angaryadan kurtarıp bir şansa çevirebileceğini yazmıştım.
Öyle de oldu.
Mancini en net örneğini Fenerbahçe takımında gördüğümüz gibi Ocak ayının o soğuk boşluğunda bir taraftan turnuva maçlarıyla diğer yandan Kupa mesaisiyle kadrosunu sürekli ısıttı, sıcak tuttu.
Aynı anda birçok oyuncusu bu süreçte forma şansı bulurken diğer taraftan kadrodan bazı oyuncuları gönderdi.
Savunmanın solundaki sorunu Sabri, stoperdekini de Hakan Balta ile çözdü ve görev verdiği oyuncular zaten öyle ya da böyle işini severek yapanlar sınıfında bir standarda sahip olduklarından bu yeni sorumluluğun altında ezilmediler.
Sabri’nin sol kanattaki istatistikleri en az sağ taraftaki kadar etkili oldu.
Kuşkusuz bu zahmetli süreçte inişler ve çıkışlar var, olması kadar doğal bir şey de yok.
Örneğin Galatasaray’da bir Drogba sorunu var. Buna kısmen Sneijder’ı da ekleyebiliriz; ancak aynı anlamda değil elbette.
Bu iki oyuncunun Şampiyonlar Ligi standartları ile ligdeki oyun anlayışları birbirinden çok farklı oluyor. Özellikle Drogba’nın futbol tarihi içindeki ağırlığı hele Chelsea için taşıdığı anlam çok önemlidir. İngiltere gibi futbol kültürünün kökleştiği ülkelerde bunun karşılığı “saygı” oluyor.
Sneijder da bu anlamı bütünleyen ve başka bir boyut kazan oyuncudur.
Ve hiç kuşku yok ki nasıl Juventus maçlarında ön plana çıkıp sahne aldılar bu akşam da Galatasaray’ın en önemli kozları olacaktır.
Ancak Mancini özellikle Drogba ile devam edemeyeceğini çok iyi biliyor. Zaten yaptıkları da bunun göstergesidir. Olası ters bir sonuçta Mancini’nin Drogba’dan vazgeçeceğini bekleyebiliriz.
Geçtiğimiz senelerde Alex nasıl Fenerbahçe’de yeni takım kurgusunu engelleyen bir şeye dönüşmüşse aynısını bugün Drogba için söyleyebiliriz hatta geldiği günden beri sorun olduğunu da… Drogba olduğu sürece Mancini kafasındaki planı sahaya yansıtmayı erteleyecektir.
Cumartesi günü Mancini’nin Veysel hamlesi de geleceğe dair bir denemeydi. Beşiktaş’a karşı yapması onun ne kadar cesaretli olduğunu gösteriyor bize. Oysa denenmiş Sabri tercihi herkesin ezberinde olandı.
Hiç kuşku yok ki Galatasaray’ın en önemli sorunu savunma kurgusunda düğümleniyor.
Semih ve Telles dışında yeri garanti olan başka oyuncu yok.
Telles’in hücuma dönük oyununun Türkiye’deki karşılığını gördük. Özellikle Antalya’da.
Mancini eğer Antalya’daki oyun düzeniyle oynamaya kalkarsa sorun büyür. Çünkü özellikle Mourinho Chelsea kadrolarında savunma çok daha yerleşik ve kompakt oluyor.
Mancini’nin diğer kozları Melo ve Ceyhun olacaktır. Zaten Galatasaray’ın son zamanlardaki takım omurgasındaki düzeni bu iki oyuncu sağlıyor.
Mourinho 0-0 sonucunun iyi olduğunu ifade etse de yenilgiye rağmen gol atmak isteyecektir. Çünkü geçen sene Real Madrid eşleşmesinde yaşanan tecrübe ortadadır. Galatasaray öyle ya da böyle Chelsea’yi yenebilecek bir potansiyele sahiptir.
Ancak geçen seneki Real Madrid İstanbul’a çok rahat gelmişti. Chelsea’nin işini çok daha sıkı tutacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktur.
Chelsea için 1-1 veya 2-1 gibi skorlar avantaj içeriyor.
Galatasaray içinse en güzel senaryolardan biri 0-0 olabilir.
Tipik İtalyan anlayışı ile birleştiğinde kusursuz bir avantaja dönüşebilir bu beraberlik. Zaten maçın başıyla birlikte bunun sahadaki yansımasını izleyeceğiz.
Galatasaray, Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarında olduğu gibi başlama düdüğü ile saldıracak mı yoksa daha sakin mi kalacak?
Mancini-Mourinho mücadelesi de futbolun güzel unsurlarından bir tanesidir. Rekabetten ne çıkacak?
Göreceğiz!
http://twitter.com/uzaygokerman