14 Mayıs 2006, yer Denizlispor’un sahası; Fenerbahçe ile kader maçına çıkılmış.
Bu karşılaşmanın başından sonuna içindeki olayları ile tamamlanabilmiş olması futbol tarihimiz açısından kara bir lekedir.
Neresinden bakarsanız bakın.
Bu maç resmi olarak hakem Selçuk Dereli tarafından 16 dakika uzatılmıştır; ancak karşılaşmanın bitiş düdüğü çaldığında saatler 21.30’a yakın olduğundan gerçekte ne kadar durduğu ve neden durduğu kadar oynatılmadığı tam bir şaibeli tartışma konusudur.
Ali Sami Yen Stadyumu’nda şampiyonluk turu için sabırsızlanan Galatasaraylıların 16 dakikadan fazla bekledikleri de malumdur.
Bu karşılaşmanın en kritik anı Appiah’ın son düdük çalmadan bir kaç dakika önce kale alanı içinde kaçırdığı mutlak gol pozisyonudur.
Hıncal Uluç’un deyimiyle “Appiah Süper Ligin namusunu kurtarmıştır.” O tarihte bu yoruma “ne güzel İstanbul” diye cevap yazmıştım.
O top dışarı çıkmak yerine kaleye girse o 16 dakikalık uzatma dahil olmak üzere herşey Fenerbahçe’nin tezgahı olarak gösterileceğinin net ifadesi ve itirafıdır bu açıklama.
Maç 16 dakika neden uzamıştı, hatırlayan var mı?
Kuşkusuz sahaya daha başlama düdüğü ile birlikte atılan yabancı cisimlerin oyun süresini durdurmasının büyük etkisi vardı. Ancak kaleci Souleymanou’nun her topa çıkışında kurşun yemiş gibi yere düşüşünü ve yerden kalkmayışını unutmak mümkün müdür?
Kalecilerin oyun süresinden çalmak için yaptıkları zaman geçirme oyunları futbolun en önemli sorunlarından biridir.
Ancak sadece bu da değil; artık sakatlanma bahanesiyle oyundan zaman çalmak, oyunu durdurma, soğutma tam bir taktiksel kurgu olarak takımlar, teknik adamlar, futbolcular tarafından maça dahil edilmiş durumda.
Öyle ki zaman zaman bazı maçlarda kendi takım arkadaşının bile bu duruma tepki gösterdiği futbolcu sakatlanmaları görüyoruz.
Bu oyuncular yere sanki bir daha kalkmayacakmış gibi taklalar atarak düşüyor, verdiği tepkiden futbol hayatlarının orada bittiğini sanıyorsunuz; hakem oyunu durduruyor, içeri sağlık ekibi giriyor ve mucizevi şekilde oyuncu iyileşiyor ve kısa bir süre sonra da karşılaşmaya dahil oluyorlar.
Bu süre asla hakemler tarafından doğru ölçülemiyor.
Hangi oyuncunun bir maç içinde kaç defa oyunu bu şekilde durdurduğunun istatistiği de tutulmuyor. Oysa ilgili kurumlar tarafından hangi futbolcunun ne kadar topla oynadığı, pas verdiği, top kaptırdığı rahatça takip edebiliyor; oyuna negatif etki eden zaman çalma da ölçülebilmelidir.
Futbol oynamak isteyen bir ekibin en çok ihitiyaç duyduğu şey yüksek konsantrasyondur ve buna futbol içinde cevap veremeyen zayıf takımın yapacağı tek hamle zamanı bu şekilde durdurmak, rakibi oyundan soğutmaktır.
Çoğu zaman hakemin faul bile vermediği bir pozisyon sonrasında yerden ısrarla kalkmak istemeyen futbolcuya mutlak surette bir yaptırım olmalıdır.
İzleyenleri de çileden çıkaran böylesi arkadan dolaşmalara karşı FIFA Başkanı Blatter’den bir öneri gelmiş.
Blatter şöyle tespitte ve talepte bulunuyor;
“...sözde yarı ölü bir futbolcunun sahayı terk eder etmez hayata geri dönmesi ‘son derece sinir bozucu.’ Rol yapan bu futbolcular saha kenarında belli bir süre bekletilmeli ve böylece sahada olmadıkları süre zarfında takımlarına olumsuz bir etkide bulunması sağlanmalı..." uyarısında bulundu.( https://skorer.milliyet.com.tr/blatter-den-ilginc-oneri-/-/detay/1816619/default.htm)
Bu konu en üst oktavdan tartışmaya açıldığına göre herkesin bir yorumu ve çözüm önerisi olmalıdır.
http://twitter.com/uzaygokerman