Ligimizin herhalde en şanslı ve bir o kadar da avantajlı takımı Beşiktaş olsa gerekir; zaten deplasmanlardaki performansı da ortada, çünkü kendi taraftarının önünde maç oynayamıyor. Böylece olası saçma sapan taraftar tepkisinin etkisini yaşamıyor oyuncular.
Bu nedir? Anlaşılır gibi değil.
Fenerbahçe’nin dün akşam ıslıklanan, hatta yuhalanan oyuncuları çok değil daha beş ay önce ligi uzak ara şampiyon bitirmişti.
Teknik direktör olarak görev yapan kişi de yardımcı olarak kenarda duruyordu.
Ve bu takım şampiyon olmuştu.
Kısacası bu takım öyle üç dört beş senedir şampiyonluk hasreti falan yaşamıyor ki en ufak hatada, yenilgide sabır taşını çatlatsın?
Bu nasıl bir sabırsızlıktır ki böyle en küçük etkide çıt diye çatlayıveriyor; yumurta kabuğu mübarek!
Ya öğrenemiyoruz ya hafızamız bize yeterli hizmeti veremiyor.
Mesele teknik adamları karşılaştırmak da değil; geçen sezon Fenerbahçe kaç maçını son saniyede attığı gollerle kazandı?
En bariz örnek Bursaspor maçı değil mi? Nasıl döndü o maç?
81. dakikada bir gol yeniyor ve ortalık karışıyor; geride kalan 9+? sürenin önemi yok.
İsmail Kartal öyle ya da böyle Fenerbahçe’nin teknik direktörüdür. Hataları yok mu? Var… Kafası karışık mı? Fazlasıyla…
Kendisini yeri gelecek çok eleştireceğiz ancak daha 7. Hafta ipini çekmeye çalışmayacağız. Önce yapacaklarını göstermesi için zaman tanıyacağız.
Ortada “şampiyon takımı ne hale getirdiniz” türünden bir çıkışı gerektirecek bir durum ya da ortam yok.
Bu takım elbirliği ve bir devamlılık örneği gösterilerek yedi sekiz senede kuruldu.
Ersun Yanal çok hazır bir kadro devraldı. Bu takım Daum ve Aykut Kocaman yönetiminde oluştu. Gerisinde çok büyük emek daha da ötesinde dramatik yıllar vardır.
İşte devreye girmesi gereken hafızanın maalesef nisyana maruz kaldığı yer de burasıdır!
Ersun Yanal da Fenerbahçe’ye bir değer kattı. Başlayan süreci bozmadı, sürdürdü. Önemli olan kişiler, isimler değil, Türkiye’nin ihtiyacı olan şey devamlılık ve istikrardır!
İsmail Kartal da bu sürece bir halka olarak katılıp katılmayacak mı, neler yapacak göreceğiz.
Sahada emeğini, mücadelesini ortaya koyduğunu gördüğümüz futbolcuları bu şekilde protesto edilmesinin yararını görecek; Fenerbahçe’nin rakipleridir, kendisi değil.
Dün de gördük ki Fenerbahçe taraftarının protestolarının yükseldiği dönemde Gençlerbirliği’nde başta Uğur olmak üzere sertlik düzeyini yükselterek oynadılar.
Alper için sezon başından beri aynı şeyleri yazıyorum; kritik bir sezon içinde; Selçuk Şahin-Mehmet Topuz çizgisinde mi devam edecek yoksa Caner Erkin gibi parlayacak mı göreceğiz. Bunun için daha fazla inisiyatif almalı, etki etmeli. Dün akşam ikinci yarıda yaptıkları önemliydi.
Hakemlerimizin “penaltı penaltı gibi olmalıdır!” saçmalığından kurtulmaları en büyük kazanç olacaktır.
Hakemlerin hücum etmeye çalışan oyuncuyu koruyan kollayan ve ona avantaj sağlayan kararları göreceksiniz futbolumuzu zenginleştirecektir.
http://twitter.com/uzaygokerman