Pereira ilginç bir şekilde haftalardır tıkır tıkır işleyen düzenini değiştirecek bir kadro seçimi ile sahaya çıktı. İki futbolcu tercihi bir takımın sistemini ya da düzenini ne kadar değiştirebilir? Bunun üzerinde günlerce konuşabiliriz; tek bir futbolcu bile çoğu zaman bir takımın futbolunda farklılıklar yaratabiliyor.
Örneğin Fenerbahçe Van Persie ile başka, Fernandao ile bambaşka bir futbol oynanıyor ki dünkü maçın ilk yarısıyla ikincisi arasındaki fark bize bunu net olarak gösterdi.
Ancak Fenerbahçe’nin oyun düzenini forvetindeki tercihler değil, orta sahası belirledi.
Hatırlarsanız sezonun hemen başında Nani ve Diego’nun ikisinin birden sahada olduğu karşılaşmalarda Fenerbahçe’nin bir oyun düzeni vardı. Neydi bu? Topa sahip görünüyor, orta alanda baskılı bir oyun oynanıyor ancak rakip kaleye bir türlü ulaşılamıyordu.
Pereira bunu biraz da zorunluluklardan, Diego’nun sakatlanmasıyla, değiştirmiş bugünlere gelinmişti.
Orta alanda Souza, Topal ve Ozan üçlüsü üzerlerine yapışan “kazma” sıfatının anlamını değiştirerek takımlarının Avrupa’daki adımlarını güçlendirirken; 4-3-3 dizilişinin ilerideki üçlüsünün sağı ve solunda denenen Volkan ve Alper Fenerbahçe’nin hücum rengini de çeşitlendirerek top oynamaya başlamışlardı.
Dün Topal, Ozan kulübede otururken, Diego ve Nani ikilisi tekrar sahne aldı ve karşılaşmanın sonuna kadar da sahada kalmayı başardılar.
Maçın ikinci yarısının son çeyreğinde eksik Kayserispor’un daha da eksik yakalandığı bölümlerde Nani olsun, Diego olsun aldığı her topu ayağında geveleyince rakip savunma tam teşekküllü bir şekilde yerleşecek zamanı da bulmuş oldu.
Oysa Fenerbahçe’nin en yakın rakibi Beşiktaş böyle pozisyonlar bulduğunda üç pasta rakip kaleciyle karşı karşıya kalacak şekilde hücum yapabiliyor ve gollerin büyük bölümünü de böyle buluyor.
İkinci yarının başında Pereira sonuca etki edecek bir radikal hamle daha yaptı; Kayserispor’un ilk yarı gördüğü kırmızı karta Şener’i kenara alıp savunmasını üç kişiye düşürüp, forvetini ikileyerek karşılık verdi ki bu son yıllarda ülkemizde çok fazla görmediğimiz türden bir değişiklikti.
Van Persie’nin oyuna dâhil olmasıyla Fenerbahçe’nin hücum gücü hem artmış oldu hem de etkili hale geldi.
Bu bölümde güzel paslaşmalar da izledik.
Kayserispor kalesine peş peşe şut yağmuru altına alınırken kaleci Ahamada’nın devleştiği anlar ortaya çıktı ve müthiş bir performans gösterdi; farkın büyümesine tek başına direndi.
Fenerbahçe’nin kazandığı penaltı atışı öncesinde yaşananlar ve sonrasında Fernandao’nun şutunu kaleci Ahamanda’nın mükemmel bir refleksle dışarı atması yıllar önce Ankara’da oynanan bir maçta Kezman’ın, Alex’in elinden topu alarak penaltıyı atıp kaçırmasını hatırlattı. O maçın sonucunun berabere bitmesi ve o sezonun en kritik karşılaşması olması aslında çok önemli bir dersti.
Buradaki soru şu; maç 0-0 devam ederken bu penaltıyı kim kullanırdı?
Fenerbahçe’nin elinde Van Persie gibi bir oyuncu varken takımın ısrarla o yokmuş gibi oynamaya çalışması ligin başlarında anlaşılır gibi değildi. Dün ikinci yarı Hollandalı’nın takımla bütünleştiği anlarda Fenerbahçe’nin oyununa nasıl etki yaptığını izledik. Daha önce de defalarca kere söylediğim gibi Fenerbahçe’nin Van Persie ile oynamayı öğrenmesi gerekiyor.
Kadrodaki değişikliklere bağlı başka bir oyun oynayarak çıktığı Kayserispor karşılaşmasından 3 puan alan Fenerbahçe üç kulvarda oynamanın zorluklarını yaşıyor.
Önemli bir galibiyetti.
Karşılşma sırasında Ankara'dan gelen acı haberse bir süre sonra futbolun heyecanını yok etti. Fenerbahçe taraftarının gösterdiği duyarlılık alkışlanmayı hak ediyordu.
İçimiz kapkara; seninleyiz Ankara!
Yeter artık, yeter!
http://twitter.com/uzaygokerman