Bir saatten fazla bölümünü eksik oynadığı mücadeleden 2-2’lik bir sonuçla çıkmanın Fenerbahçe adına oldukça kârlı olduğunu söyleyebiliriz; böyle her şeyin tam ters gittiği bir karşılaşmaları kaybetmemek öncelikle önemlidir.
Neler ters gitti?
Belki bu soruyu tam aksi şekilde de sormak daha kolay cevap vermemizi sağlayabilir?
Tamamen karambol bir pozisyon sonrasında elle karışık kalesinde çok erken golü görmek kuşkusuz takımın tüm konsantrasyonunu bozdu.
Hasan Ali’nin kritik bir karar kırmızı kart ile oyun dışı kaldığında geride daha oynanması gereken tam bir saat vardı.
Bu tip kartlar ligimizde ender olarak çıkıyor. Ancak hakemin genel olarak maç içinde verdiği kararların ortalaması alındığında bu kartın ucuz bile kaldığını iddia etmek mümkündür.
Kuşkusuz burada tartışmamız gereken şey hakemin kararlarından önce; Fenerbahçeli futbolcuların hakemin niyetini anladıklarından yıllardır yaşadıkları “öğrenilmiş tecrübeden” ötürü bu maçın ilerleyen dakikalarının ne kadar zor geçeceğine ilişkin girdikleri psikolojiydi.
Beraberliği sağladığı ve kendine geleceği bir bölümde orta alanda varlığı benim için sürekli kafa karışıklığı yaratan Diego’nun gereksiz yere sebebiyet verdiği penaltı ile tekrar geriye düşünce kalan yarım saatte daha neler olacak diye merakla beklemeye başladık.
Fenerbahçe iyi oynadı mı?
Bu soruya olumlu yanıt vermek fazlasıyla zorlama olur; ancak ‘Fenerbahçe iyi mücadele etti mi’ sorusunun cevabını arıyorsak buna “kesinlikle evet” dememiz gerekiyor.
Maç sonunda Fenerbahçeli futbolcular sahanın ne kadar kötü olduğundan yakınmalarını bununla bir araya getirdiğimizde belki kötü oyun ile ilgili bir mazeret olabilir ancak Fenerbahçe’nin taktiksel anlamda oyuncu seçimlerine bağlı sezon başından beri bir sıkıntısı olduğunu da burada not düşmeliyiz.
Fenerbahçeli futbolcuların sezon başından bu yana ellerinden geleni sahaya yansıtmaları konusunda var güçleriyle mücadele ettiklerinin hakkını teslim etmeliyiz. Zaten ligdeki pozisyon da bu mücadelenin sonucudur.
Pereira’nın kadro istikrarı adına yaptığı seçime saygı göstermekle birlikte bu kadro konusunda başka fikirlerimiz olduğu da gerçektir.
Diego ve Nani’nin aynı anda sahada aynı tarzda futbol oynamaları takımın tüm hücum organizasyonlarını sadeleştiriyor.
Duran topların bile paslaşarak ve iki üç hamleden sonra atak bölgesine gönderilmeye çalışılması bu tip pozisyonların daha olgunlaşmadan heba olmasına neden oluyor ki hem çok yazık hem de heba oluyor.
Oyunu orta alanda sıkıştıran Nani ve Diego’nun her ikisinin birden hele bu türden zor karşılaşmalarda saha içinde kaldıkları her dakika Fenerbahçe’nin hücumuna olumsuz katkı sağladığını düşünüyorum.
Maçın Fenerbahçe adına tüm net ve etkili ataklarında başka futbolcuların olması tesadüf değil, eşyanın doğasına uygun olan bir durumdu.
Her ikisinin de iyi niyet ve mücadele azminden bir an olsun şüphe duymamakla birlikte bunun Fenerbahçe’ye ilave bir şey kazandırmadığı da ortada duran bir gerçektir.
Markoviç, Ozan ve Volkan Şen gibi oyuncularla özellikle karşılaşmaların ikinci yarılarında bambaşka oyun düzenleri kurmayı denemeli, öğrenmeli Fenerbahçe takımı.
Bir Caner Erkin’in takıma nasıl fark yarattığını görebiliyoruz. Onama arzusunda olan ve hepsi birbirinden başka meziyetleri olan futbolcuların Fenerbahçe’ye etkisini de deneyimlemek gerekiyor.
Dün Gaziantepspor maçı Fenerbahçe açısında çok zor ve erkenden geriye düşülmüş, on kişi kalınmış bir karşılaşma olması; her geçen dakika başka güçlükler çıkarması açısından mutlak surette başka şeyler denenmesini zorunlu kılıyordu.
Bu maçta maalesef hakem kararları ön plana çıktı. Her iki takım adına yapılan hatalarla gündeme hem bir sürü polemik bırakıldı hem de rekabetin haksız noktalara gitmesine imkan yaratıldı.
Haftalardır çizgide duran hakemlerin ne işe yarıyor olduğu çok daha derin bir tartışma konusuna dönüşüyor.
Cüneyt Çakır’ın bir hakem olarak son bir ayda ne kadar kazandığı aktüel haberinin konuşulduğu ortamda, hakemlik müessesenin giderek daha profesyonel hale gelmesiyle artık bu türden hataların sürekli tekrar etmesi can sıkıcı oluyor.
Üstelik bu hakemlerin verdikleri kararların kamuoyunda kirli algı yaratacak şekilde eski hakemler tarafından saptırılmak suretiyle yorumlanması işi bir o kadar çirkin ve şaibeli hale getiriyor.
Başta da yazdım, bu puanı Fenerbahçe kazanç hanesine yazmalıdır.
http://twitter.com/uzaygokerman