Beş gollü rahatlatıcı ve gösterişli bir galibiyet moralleri yükselten bir motivasyon unsurudur. Beklenti de zaten bu yöndeydi.
Ancak şu var ki Andorra dediğimiz takım İstanbul’un herhangi bir semtinden bile çok daha küçük bir yere aittir.
Gökhan Gönül’ün ortasıda kaleciden önce topa dokunarak kaleyi bulan Burak Yılmaz’ın attığı golü yiyen kaleci de zaten takımın genel karakterini gözler önüne serecek niteliktedir.
Bu nedenle karşılaşmanın ölçü göstermenin ötesinde takım üzerinde fazlasıyla rahatlatıcı etkide bulunması bakımından ters etkiye sahip bile olabilir ki zaten üst üste iki maç kazanma konusunda da yeterince eksikliğimiz bulunuyor.
Peki hiç mi maç üzerinden konuşmayalım?
Açıkçası Beşiktaş’a geldiğinden beri hem kendi takımında hem de dün milli takımda Gökhan Töre’nin ön plana çıkmaya başladığını izledik.
Yerli Roben sınıfında bir oyun karakteri gösteren Gökhan Töre’yi sanırım bu sezon özellikle ligimizde sıklıkla konuşacağız.
Kanatlarda hızlı oyunu ve topla içeri kat etme özelliği kapalı savunmaların çözülmesinde önemli anahtar görev üstlenebilir.
Gökhan Gönül ile uyumlu ve birbirinin dilinden anlayan oyun kurgusuyla Andorra’nın sol kanadını felç ederek galibiyetin perçinlenmesinde çok önemli görev üstlendi.
Umut’un bütün golleri farklıydı ancak özellikle ikinci golü çok güzeldi.
Olcay Şahan’ın milli takımda kendisine yer bulabileceğinin işaretlerini ligde takip ediyorduk, gözümüzle de görmüş olduk.
Önümüzdeki dönem Beşiktaş’ın orta alanının milli takımda belirleyici olma durumunun güncel hale geldiğini söyleyebiliriz. Bu da Beşiktaş’ın kadro kurgusundaki doğrularını önplana çıkaran bir gerçektir.
Romanya maçı çok daha zor geçecek ve kaderimizi belirleyecektir.
Bir Romanya galibiyetiyle Fatih Terim herkesin umutla beklediği mucizeyi erkenden gerçek hale getirebilir.
Göreceğiz.
http://twitter.com/uzaygokerman