Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Cuma akşamı sahada mücadele eden takımla dün Macaristan’daki arasında kadro anlamında çok önemli farklar vardı.

Yani aslında iki takım teknik direktörü dışında aynı değildi. Bu nedenle de ortada bir takım iskeleti sorunu olduğu görebilmek gerekiyor.

Takım nasıl kurulur?

Bir zamanlar milli takımı oluştururken o hafta ligde parlamış futbolcular tercih edilirdi. Sonra bir milli takım iskeleti olması gerektiğini fark ettik. Bu Piontek zamanına denk gelen bir aralıktı. Piontek, A2 takımının başındaki Fatih Terim’le partner olarak çalıştı. Piontek’in değil ama Fatih Terim’in A2 takımı bir dönem sonra Avrupa Şampiyonası’na gitme başarısı gösterdi.

Haberin Devamı

1996-2004 arası dönem; oturmuş, belli bir iskelete sahip milli takım karakteri ortaya çıkmıştı.

Sonra Ersun Yanal geldi; yeni bir jenerasyon için hamlede bulundu. Bu hamle Hakan Şükür polemiğine harcandı. Bu polemiği yapanların önemli bir kısmı hala köşelerinden aynı kelimelerle farklı isimleri harcamaya devam ediyor.

Bizi bugünlere getiren ilk kırılım burada ortaya çıktı.

2006 başarısızlığının sonrasında gelen 2008 mucizesi çok tatlı bir uyuşturucu gibi damarlarımıza enjekte edildi.

2004 ile 2008 arası dönemde milli takımın genel iskeleti korundu. Birlikte oynamaya alışmış, birbirini tanıyan kaliteli ayaklardı bunlar. Ancak hızla yaşlanıyordu veya kadro içindeki bazı futbolcular yanlış tercihleri nedeniyle ister istemez eleniyordu; Tuncay Şanlı gibi…

Fatih Terim’in görevde bulunduğu bu uzun dönem boyunca milli takımın yeni bir iskelete kavuşması bakımından çok fazla girişimde bulunmaması ikinci kırılımdır.

Oysa bu işi ismi gereği Fatih Terim’den başkası yapamazdı. Ancak Fatih Terim kendi isminin riske girme tehlikesi nedeniyle böyle bir hamleyi yapmaktan kaçındı. Buna sorumluluk almadı diyebiliriz.

Onun yapamadığı görev, Hiddink ve nihayetinde de Abdullah Avcı’ya kaldı.

İşin kötü yanı her şeyin sıfırdan başlaması gereken bir noktaya gelindiğidir.

Yeni bir takım yaratmak için hem zamana hem de yeni oyunculara ihtiyaç duyuluyor. Takıma kazandırılan her oyuncunun istenen performansı zamanında göstermesi çok kolay olamayabiliyor.

Haberin Devamı

İşin bir başka boyutu milli forma önceliğinin futbolcular için ne kadar önem taşıdığıdır.

Bütün bunları yaşamışken oturup dün akşamki sonucu tek başına tartışmak bir şey ifade etmiyor. Elbette istediğiniz kadar konuşup, tartışabilirsiniz ancak temel gerçekleri ayırt ettiğimizde ortaya sadece kuru gürültü çıkıyor.

Oturup Abdullah Avcı’nın mimik hareketlerinden haber yapıyorsunuz; istifa edip etmeyeceğini tartışıyorsunuz.

Ülkemizde en üst düzey takım çalıştırıp, başarısız olmuş, Alman Köylüsü, Yeniköy Kasabı gibi isimler vererek gönderdiğimiz teknik adamlar bugün Avrupa’nın ilk iki takımını çalıştırıyorsa burada yanlış ne köylüde ne kasaptadır; bizdedir.

Volkan elbette yememesi gereken goller yemiştir; ancak bu sadece tek bir oyuncu ile açıklanabilecek bir konu değildir.

Abdullah Avcı’nın yanlış yapma lüksü yoktur diye konuya başladığımızda sanki adamın elinde çok iyi bir takım varmış gibi bir ön kabul yapmış oluyoruz ki böyle bir şey zaten 2008’den beri yoktur, tüketilmiştir.

Haberin Devamı

Gelinen noktada 2014 Brezilya artık hedef olmaktan çıkmıştır. O zaman araç haline getirmek yeniden yapılanmanın çok önemli bir düşüncesi olabilir.

Son bir ekleme yapmak istiyorum.

Sürekli olumlu olumsuz tartışıyoruz ancak Emre Belözoğlu öyle ya da böyle bir milli takım oyuncusu nasıl olunur somut örneği olarak önümüzde duruyor. Bu oyuncunun üzerine elbirliği ile deli gömleği geçirdik. Ancak şu son iki maçta da sahada ne için olduğunu bilen tek oyuncu olarak sivriliyordu.

Herkesin Emre’den öğrenmesi gereken bir şeyleri olduğuna inanıyorum.

http://twitter.com/uzaygokerman