Öncelikle sezon başından bu yana neredeyse hiçbir yerde görülemeyen futbol atmosferinden söz ederek başlayalım. Bursaspor taraftarı, İstanbul’da, Trabzon’da olmadığı kadar takımına destek olmak için tribünleri doldurmuştu; özlenen görüntüler vardı maç öncesinde.
Ancak aynı taraftar kitlesini Volkan Demirel’e yapılan protestolar ve özellikle de Mehmet Topal’ın bir pozisyon sonrasında geçirdiği sakatlığında “oh, oh” çekmesiyle Türkiye’deki futbol izleyicisinin futbolla olan ilişkisini de bize göstermiş oldu.
Bursaspor taraftarının daha önce Volkan Demirel ile nasıl bir ilişkisi, diyaloğu olmuştu?
Hele Mehmet Topal; bu ülkede bazı futbolcular profilleri gereği sevimsizleşebiliyorlar, peki Mehmet Topal öyle biri mi? Mehmet Topal’ın bugün herhangi bir rakip taraftar için nasıl bir antipatisi olabilir ki?
Mesele elbette sadece Bursaspor taraftarı değil; bu tamamıyla bize dair bir olgu ve maalesef buradan futbolla ilgili güzel şeyler yeşermez.
Diego ve Alper Potuk…
Bu iki futbolcu için sezon başından bu yana daha farklı oynamaları gerektiği yönünde sürekli yazıp, çiziyor, konuşuyoruz.
Bu iki oyuncu eğer Selçuk Şahin’in etkisiyle veya karakteriyle sahada oynayacaklarsa o zaman orijinalinden de kötü olabiliyorlar. Çünkü o kadar zayıf ve güçsüz görünüyorlar ki ikili mücadelelerde ayakta göremiyorsunuz.
Bursaspor gibi adaleleri çok güçlü görünen bir takıma karşı elbette sahada kuvvetli durabilmeniz çok önemlidir. Özellikle de orta sahada…
Fenerbahçe son iki sezondur forvette üç kuvvetli oyuncu ile oynayarak güçlü kaldı.
Güçlü ve konsantrasyonu yüksek Sow, Alper’e forma göstermez. Ancak Sow’a baktığımızda onun da istediğimiz seviyelere gelemediğini görüyoruz ki artık ligin neredeyse 1/3’i bitti.
Diego’nun da Emre’den formayı alabilmesi için sadece orta sahada bir şeyler yapıyor olması değil, dikine oynayabiliyor olması da önemlidir.
Bir takımda 10 numaralı forma giyen oyuncu var ancak bütün duran topları takımın sol beki ve ön liberosu kullanıyor; zihninizde bu 10 numara için nasıl bir imge oluşturursunuz?
Olmuyor…
Şenol Güneş, Burak Yılmaz’ı aynen Volkan Şen’i dün akşam parlattığı gibi ortaya çıkarmıştı.
Geriden Selçuk İnan ile atılan uzun toplara Burak Yılmaz’ın hızlı koşuları ve attığı golleriyle futbolcu yeniden doğdu resmen.
Şenol Güneş, Fenerbahçe’nin ileride oynama arzusunu bildiğinden ilk 20 dakika içinde araya sıkıştıracağı erken bir golün planını yapmıştı ve ilk on dakika içinde de bunda başarılı oldu.
Caner zaman zaman savunma oyuncusu olduğunu unutuyor; dün önce Volkan Şen tarafından uyarıldı, yetmedi İsmail Kartal ikinci uyarıyı verdi.
Futbol akılla bütünleştiği zaman güzelleşiyor.
Caner sahada kalmayı başarabilse en azından Webo alternatifinin oyuna girmesi için de bir opsiyon olacaktı.
Kuşkusuz Hasan Ali, Caner’in hücümda yarısı bile olamadı.
Bekir için de söyleyecek artık söz kaldı mı düşünüyorum, sessiz kalmak en iyisi olacak sanırım.
Emenike’nin pas vermeyen versiyonu tahammül edilir gibi değil. Ancak ne zaman takım oyunu oynamaya başlıyor o zaman Emenike’den etki ve verim alıyorsunuz.
Bursaspor’un orta sahası çok ağır bastı Fenerbahçe’ye ve Raul ile Mehmet Topal ikilisi çok zorlandı.
Belluschi, Ozan, Volkan, Josue oyuna etki eden futbol sergilediler.
Son yarım saatte Bursaspor farka gidecek pozisyonlar buldu. Buradan çıkarılmış puan Fenerbahçe için yeterlidir.
Ligimizin standartlarının üzerinde bir maç oynandı.
http://twitter.com/uzaygokerman