6. dakika Trabzonspor adına karşılaşmanın kader anıydı. Sol kanattan kullanılan korner atışında Mustafa Akbaş topu içeri göndermek yerine kale direğinin üstüne nişanlayınca maçın en önemli ve belki de gole dönük tek atağını kullanmış oluyordu.
Fenerbahçe geçen hafta Gençlerbirliği karşılaşmasında kalesinde verdiği sayısız gol pozisyonunu kalecisi Volkan Demirel’in ön plana çıkmasıyla dengelemiş, sezon adına da savunmadaki en kötü performansı göstermişti. Bu kadar dağınık ve açık futbol karşısında Trabzonspor’un nasıl tepki göstereceği, futbolun perilerinin kime ne kadar yardım edeceğini bilmek mümkün değildi kuşkusuz.
İşini şansa bırakmak yerine Fenerbahçe’nin sezon boyu alıştığı ve bildiği oyunu oynaması en akıllıca tercih olacaktı.
Trabzonspor’un kendi evinde Fenerbahçe’ye gol dahi atamadığı birkaç yıllık yenilgi serisini sonuçlandırmak adına baskılı oynayacağı da zaten malumdu.
Rakibiniz ve kendinizin neler yapabileceğini biliyor olsanız nasıl hareket ederdiniz?
Fenerbahçe sahaya üç temel eksiği ile çıkmışken bu sorunun cevabı dün Avni Aker’deki son buluşmada futbol adına sahada izlediğimizdir.
Üç eksikten ikisi sakatlıklarla bağlantılı olsa da özellikle Fenerbahçe’nin derbi ve ayarındaki tüm kritik maçları öncesinde en önemli futbolcularının sarı kart cezalı duruma düşmesinin tesadüf olup olmadığını Ali Palabıyık’ın Mehmet Topal ve Roman’a gösterdiği kartlarla rahatlıkla test edebiliyoruz.
Türkiye’de (hatta Avrupa’da) benzerleri arasında rakip taraftarların bile ne kadar ararsa arasın antipatik taraf bulamadıkları futbolcu Mehmet Topal’ın bu görüntüsü ile çelişen kart görme istatistiğinin de asla normal olmadığı ortadadır.
Dün Ali Palabıyık yine bir hava topu mücadelesinde daha önce Kjaer ve Skrtel’e de çıktığı gibi Mehmet Topal’a kart göstermekten kendini alamadı.
Kuşkusuz damlaya damlaya göl oluyor ve Fenerbahçe her kritik karşılaşma öncesinde en az bir futbolcusundan mahrum sahada mücadele etmek zorunda kalıyor.
Evet, dünkü futbol ve bol galibiyet kimseyi aldatmamalıdır; Fenerbahçe’nin bu ve benzer hakem yönetimleriyle Türkiye’de maç kazanması tesadüftür; Antalya’da Cüneyt Çakır ile nasıl kazanamamışsa Ali Palabıyık’la da aynı senaryo tekrar edebilirdi; çok yakındı.
Trabzonspor eğer Fenerbahçe’nin beklediği ve istediği gibi futbol oynamasaydı bu karşılaşmada zorlanabilirdi.
Yardımcı hakem sakatlanınca dördüncü hakem kontenjanından bayrağı teslim alan Tolga Özkalfa’nın bir atakta en az bir metre geriden hareketlenen Fernandao’nın pozisyonuna ofsayt kararı vermesi normalde o seviyede yapılmaması hatta düdük astıran bir harekettir ancak Türkiye’de kariyer liyakat ile belirlenmediği ve Fenerbahçe bu maçı 3-0 kazandığı için hakemin etkisi görünmez oluveriyor.
İşte bütün bu etkenlerin bir araya geldiği ortamda Fenerbahçe özellikle Lens’in ülkemizin futbol kalitesinin üzerindeki etkili ve akıl dolu oyunu ile farka gitmeyi başardı.
Trabzonspor, Fenerbahçe’nin üzerine kontrolsüzce yüklendikçe geride kendi alanında büyük boşluklar bıraktı.
Ve…
Maçın ikinci yarısında Lens hem Fernandao’ya hem de Sow’a birbirinin benzeri iki asist daha yaptı ancak bu futbolcular bin bir zahmetle hazırlanmış, pişirilmiş ve tam da yeme kıvamına gelmiş pozisyonu değerlendiremediklerinden skor üçün üzerine çıkamamış oldu.
Fenerbahçe’nin futbol adına eksiği tuhaftır hücumda Lens’in olmadığı ters kanatları oldu.
Lens nerede oynuyorsa diğer taraf boş kaldı.
İlk yarı Lens maçı sağ tarafta tamamlayınca sol kanadı doldurması beklenen Sow, Fernandao ile birlikte ikinci santrafor rolünü üstlenince burası bom boş kaldı.
İkinci yarı Lens bu sefer sola geçti, Sow her zaman etkili olduğu sağ kanatta yine akıcılığı sağlayamadı.
Lens iki kişilik oynadığı ve Trabzonspor Hollandalı futbolcuyu durduramadığı için kanat eksikliği görünmedi.
Birkaç haftadır Alper üzerine biçilen rolü oynamaktan uzak hareket ediyor. 4-3-3’ün orta alanda merkezde topları kanatlara dağıtması, atak başlatması beklenirken bu anlamda karşılaşma boyunca ilk yarı Lens’e verdiği bir pas haricinde etkisini göremedik.
Bu maçta Fenerbahçe’nin penaltı pozisyonu hariç gol ve atak organizasyonlarında hep ilerideki üçlüyü gördük. Bu Fenerbahçe’nin karakteristik futbol özelliği oldu artık.
Ligin ilk üç haftasında kaybettiği puanlarla geri düşen Fenerbahçe’nin 16. Hafta sonu itibarıyla liderle beş puanlık farkla devam ediyor olması, dahası Başakşehir’e yenilmiş olsa dahi futbol adına zirvedeki tüm takımlara karşı açık ara üstünlük kurması önemli bir sonuçtur.
Trabzonspor futbol adına neredeyse hiçbir varlık gösteremezken, Fenerbahçe’nin izin verdiği kadarıyla sahada mücadele etmesi Karadeniz ekibinin yıllardır süren sorununu daha da çözümsüz hale getiriyor.
Fenerbahçe ligdeki ezeli rakiplerine karşı bambaşka seriler kurarak ilginç istatistikler çıkarıyor.
Volkan Demirel hiç zorlanmadığı bir maç daha tamamladı.