Karşılaşmanın hemen başlarında bir pozisyonda Volkan topu kendisine göre sağında köşe bayrağına yakın yerdeki Bekir’e attı. Bekir baskı altındaydı ve gelen pası gerisin geri arkadaşına iade ederken top kısa düştü ve Galatasaraylı oyuncunun önünde kaldı. Forvet oyuncu, çok uygun durumda topu dışarı atarken bu karşılaşmayla ilgili genel bir mesaj veriyordu.
Galatasaray’ın oyuna presle başlaması nedeniyle Bekir ile Egemen birbirlerinden 45 metre mesafede kale çizgisine yakın bir şekilde konum almışlardı. Bu önlerindeki Baroni ve Mehmet Topal arasındaki mesafeyi de arttırıyordu.
Takım oyunlarında oyuncular arasındaki mesafe bu kadar açılmamalıdır. Hatta Aykut Kocaman’ın kafasındaki şablona göre futbolcular birbirlerine yaklaşmalıdır.
Elmander ve Umut Fenerbahçe kalesine çok yakın bir bölgedeydi ve Fenerbahçeli oyuncuların top çıkarmasına izin vermiyordu.
Orta alanda bu iki oyuncuya Engin ve Selçuk da eklenince zaten yetenekleri sınırlı oyuncular karşısında çok önemli pozisyonlar üretecekleri hataların oluşmasını sağladılar.
Volkan’ın sakatlanması ve Mert’in de çok basit bir hatadan gol yemesiyle Fenerbahçeli futbolcular daha büyük bir strese girdiler. Bu da sporun doğasında var. İnisiyatifi bir anda yitiriveriyorsunuz, panikliyorsunuz.
Panik duygusu aklın en büyük düşmanıdır.
Sezon başından beri Fenerbahçeliler Emre’yi arıyorlar. Emre ne yapıyordu; işte bu baskı anında gelip topu alıp, ileriye götürüyordu. Bir başka özelliği daha vardı; rakibin etkili oyuncularının yaptığı presi bozan bir tarzda orta alanda psikolojik mücadele veriyordu. Çoğunlukla bu mücadeleden kendisi etkileniyor ve hakemle girdiği diyaloglar yüzünden kart görüyordu; medyaya da malzeme oluyordu.
İşte Pazar gecesi Emre’nin bu rolünü Kuyt üstlendi.
Kuyt önce geriye geldi, Galatasaray’ın orta alanında rakibi bozan bir oyun karakterine sahip Engin ile ikili oyunlar kurdu. Yetenekleri sayesinde kısa sürede Engin’i sinirlendirmekle kalmadı Fenerbahçe’yi maça ortak edecek dengenin de kurulmasını sağladı.
Galatasaray’ın ikinci golünden hemen önce Kuyt’a yapılan ve Cüneyt Çakır’ın devam ettirdiği pozisyon maçın kırılma anlarından biriydi. Alex’in attığı ilk gol öncesinde de Kuyt’ın ikili mücadelesi vardı. Eğer hakem serbest vuruşu verebilse belki de çok daha büyük bir gol şansı olmuş olacaktı.
Vaslui ve Galatasaray maçları göstermiştir ki Kuyt bu sezon Fenerbahçe’nin belirleyici ve inisiyatif alan oyuncusu olacaktır.
Son iki maçta oynadığı gibi serbest oynamasında çok büyük bir avantaj vardır.
Aykut Kocaman, topun en geriden ileriye kadar her şekilde Fenerbahçe’de kalmasını istiyor. Süper Kupa Finali’nde de zaten topla oynama oranlarına baktığımızda %55’e %45 gibi bir oran görüyoruz Fenerbahçe lehine.
Ancak kaleciden başlayan bu kurguda orta alanda topu ileriye taşıyacak oyuncu sıkıntısı göze çarpıyor. Mehmet Topal veya Selçuk Şahin bu bölgenin adamı olamıyorlar. Burada temel sorun yaratıcılık veya yetenek değil; yukarıda da yazdığım gibi rakiple didişecek, oyununu ve motivasyonunu bozacak bir oyun sergilemeleri gerekiyor.
Spor adrenalindir ve bunu yükselttiğiniz anda hükmedici olursunuz.
Fenerbahçeli oyuncuların fazlasıyla oyunu sakin ve centilmence oynadıklarına şahit oluyoruz. Oysa Barcelonalı oyucular dahi bol pasa dayalı oyunda yeri geliyor agresifleşiyorlar. Real Madrid maçlarındaki görüntüler bu oyunun bir parçasıdır.
Oyun kuralları dâhilinde saha içinde adrenalin arttıracak taktikler takımın oyun motivasyonunu ve enerjisini arttırır.
Caner bunu biraz yapıyor; belki Aykut Hoca orta alanda bu tercihi de yapabilir ama oyuncunun biraz aklını sahaya yansıtmasını da anlatmalıdır.
Kısaca Fenerbahçe şu an oynadığı taktikten vazgeçmeyecekse orta alanda Emrevari bir oyuncuyu oraya monte edebilmelidir; özellikle büyük maçlar için.
Fenerbahçe’de üç senedir bir Alex/Aykut Kocaman sorunu var ve bu artık rakiplerin maç öncesinde elini güçlendiren bir koza dönüştü.
Üstelik bu duruma sosyal medya üzerinden Fenerbahçe taraftarı da alet oluyor. Pazar günü özellikle Fenerbahçe taraftarının Twitter üzerinden yaptığı bu polemik maç öncesinde ve sonrasında herkesin konuşacağı bir malzemeye dönüştü.
Niye buna izin veriyorsunuz?
Alex’in oynaması veya oynamaması üzerine yapılan her tartışma bu takımın genel havasına zarar veriyor. Teknik adamın ve futbolcunun kafasını karıştırdığı yetmiyormuş gibi kadroyu de etkiliyor.
Alex bu takımın kaptanıdır. Adı Fenerbahçe ile bütünleşmiştir. Ancak aynı zamanda bir futbolcusudur.
Aykut Kocaman futbol takımının beyni ve geleceğidir; projesidir. Belki on sene sonra aynı koltuğa Alex oturacak; o işinin başındayken de yapılması gereken rahat hareket edeceği huzurlu bir ortamın sağlanmasıdır.
Bir takım sahaya çıkmadan eleştirilir mi? Önce bir oynasın sonra doğruları yanlışları konuşalım. Konuşurken de fikir üretiyor olduğumuzu unutmayalım.
http://twitter.com/uzaygokerman