Bir ülke insanının samimiyeti olaylar karşısında gösterdiği tepkilerin tutarlılığıyla doğru orantılıdır.
Maalesef çabuk unutmayı çok seviyoruz ya da işimize öyle geliyor.
2016 Avrupa Şampiyonası Finallerine gitme serüvenimiz hiç de kolay olmadı. Başından sonuna kadar maceralarla dolu olan bu süreçte yaşadıklarımız önceki gün Yunanistan ile oynanan hazırlık/dostluk karşılaşmasında kısa bir özet yaptı sanki ancak verdiğimiz tepkiler farklıydı.
Milli takımımız neden bir süreden beri maçlarını İstanbul’da oynayamıyor?
Çünkü Ali Sami Yen ya da Şükrü Saraçoğlu fark etmiyor hangi stadyumda maç varsa oraya giden ve aslen Galatasaray veya Fenerbahçe taraftarı olan kalabalıklar, top rakip oyuncunun ayağına geldiğinde ıslıklamaya başlıyor.
Volkan Demirel’in yaşadığı olay ortadadır.
Isınma sırasında kale arkasında ana avrat küfreden kalabalıklara tahammül gösteremediği için tepki gösterdi diye Volkan Demirel bugün spor kamuoyumuz tarafından istenmeyen adam ilan edilmiş durumda.
Üstelik Volkan Demirel hangi stadyuma giderse gitsin, Rize, Sivas, Mersin, Konya hiç fark etmiyor top kendisine geldiğinde yuhalanıyor.
Aynen Emre Belözoğlu’nun yaşadığı gibi…
Futbol kamuoyumuz bu tepkiyi normalleştirdi.
Hatta geçtiğimiz günlerde bir yorumcu çıktı dedi ki “Volkan Demirel Milli Takıma dönerse dört yıllığına ben Milli Takım taraftarlığımı dondururum.”
Konya ve İstanbul’daki maçlardan önce yapılan saygı duruşu sırasında kalabalıkların ıslık ve yuhalamayla tepki göstermesineyse “bize neler oluyor” karşılığını veriyoruz.
Hangimiz daha tutarlı?
Yuhalayan, küfreden kalabalıklar en azından duruş tutarlılığı gösteriyor.
Buradaki temel mesele kalabalıkların ne yaptığı değil, onlara kanaat önderliği göstereceklerin tutumu, ikircikli, samimiyetsiz davranışında düğümlenmektedir.
Bugün küfre karşı olduğunu her fırsatta dile getirip, buna en fazla duyarlılık gösterenlerin günlük hayatlarında küfürlü konuşmayı en çok kullananlar olması bu ülkenin tuhaf ancak samimiyeti olmayan gerçeğidir.
Ve dahası bu gerçeği bilerek, tribünlerden yükselen her küfür reaksiyonunda saha veya tribün kapatma cezası vermemizdir.
Kameralar önünde “onu çekme bunu çek” dedikten sonra topluma ders vermeye kalkmak tuhaf olmuyor mu?
Bu tam bir komedidir; kimin kimi kandırdığıysa çok net olarak ortadayken kimsenin haberi yokmuş gibi davranmasıdır.
“Küfüre karşıyız, ancak son bir kez…” diyerek başlayan ve rakip takıma karşı en ağır tepkisini dile getiren taraftar grubudur bizim temel gerçeğimiz.
Biz bunu seviyoruz. Asla doğru değil, ancak gerçeğimiz budur.
Sigara içmeyi çok sevdiği halde sürekli bırakmaya çalışan, etrafa karşı bıraktığını söyleyip, gizli gizli içen tuhaf bir davranış içinde yaşayan insanlarız.
Değiştirmek istiyor muyuz?
Dışarıya karşı dünyanın en olgun, bilgin, dürüst, akil adamı görünüp, içinde tam tersini yaşatan kişiler olduğumuz sürece yaptığımız şey kendimizi kandırmaktır.
İngiltere’deyse bunun tam tersi bir görüntü vardı.
Çünkü orada yaşayan insanlar bunu yıllar önce kendi içlerinde çözdüler.
70 bin kişi tek ses, görüntü vererek tepkilerini gösterdiler.
Onların gerçeği de buydu ve doğru olandı.
http://twitter.com/uzaygokerman