Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin en büyük ancak en kalitesiz derbisi 1-1 sonuçlandı. Futbolumuza dair nitelik tarışmalarının sıklıkla yapıldığı son yıllarda oyunun güzellikleri konuşulamadığında geriye en karanlık tarafları kalıyor.

Spor kültürü olmadığında futbol çolak kalır. Ülkemizde var mı? Maalesef dünyanın bu en ünlü spor olayına gereken değeri kazandıramadık, veremedik. Tüm paydaşlarının bunda sorumlu olduğunu söylemiz gerekiyor.

Ancak bu kadar anlam yükleyip, tek bir derbide herşeyin çözümlenmesini beklemek de hayalperestlik olur elbette.

Futbol bir takım oyunu ve giderek daha fazla teknik, taktik, bilgi ön plana çıkıyor. Bu da teknik adamın rolünün ön plana çıkmasına neden oluyor. Evet, tıpkı basketbolda olduğu gibi; Euroleague bize mutlak surette ilhan olmalıdır ki Avrupa’nın en ünlü koçu Türkiye’de görev yapıyor, etkisini yıllardır tecrübe ediyoruz.

Premier Lig’de Avrupa’nın en popüler, tecrübeli teknik adamları çalışıyor.

Bir çırpıda dördünün isimlerini sayalım, Guardiola, Klopp, Pochettino, Sarri… Dördünün takımlarına verdikleri katkı sahada mücadele eden futbolcularının becerileri kadar etki gösteriyor.

Manchester City’nin, Liverpool’dan belirgin derecede bir farkı var bu futbolcu kalitesinden başka bir şey… Evet orada da yıldız futbolcular fark yaratıyor ama Manchester United örneğinde olduğu gibi kadrosu ne kadar güçlü olursa olsun bir teknik adam sorunu yüzünden tüm sezonu kaybedebiliyor ya da değişikliğinde ligin havası değişebiliyor.

Bu kadar laf elbette Fatih Terim ile Ersun Yanal’a bağlanmalıdır.

Pazar akşamı sahada oynanan futbola bu iki teknik direktörün katkıları nedir? Bütün bir sezonu göz önünde bulundurarak da bu sorunun cevabını arayabilirsiniz.

Futbolu sahaya çıkacak ideal on bir futbolcunun belirlenmesi seviyesine indirgediğinizde bütün çerçeve futbolcuların yaptığı ya da yapamadığı beceride düğümlenip kalıyor.

O zaman da herkesin gözü kenarda oyunu değiştirecek yedek oyuncuda oluyor. Merak etmeyin teknik direktörler de senden benden farklı bakmıyorlar olaya.

Türkiye’nin en büyük teknik direktörü Fatih Terim ilk maçta tartışmalı bir taç kararına takılıp 10 maç ceza alırken, bu karşılaşmayı da nedense Mehmet Topal’a verilmeyen kırmızı kart veya yedikleri gol öncesindeki faule bağladı, kaldı.

Yani şampiyonluk mücadelesi veren bir takım, düşme hattında, maçta 10 kişi kalmış rakibini bu küçük detaylarla mı yenecek ya da kaybedecektir?

Hasan Ali’nin kırmızı kartından sonra sahada tek kenar bekiyle mücadele eden, Valbuena ile savunmada bir kişi daha eksik oynayan Fenerbahçe’nin kanatlarından hücum etmek yerine belki de en güçlü bölgesi orta alanından geçmeye çalışan Galatasaray teknik direktörüne attıkları gol hiç mi ilham vermemiştir?

Daha da kötüsü sol beke geçen Dirar’ın önce topu kaptığı sonra asistini yaptığı golü kenardan gelen ortadan Galatasaray nasıl yer?

Ya Hasan Ali kırmızı kart ile oyun dışı kalmasaydı diye insan ister istemez düşünmeden edemiyor.

Fatih Terim gibi bir teknik adam Belhanda’nın göreceği bir karttan nasıl korkar da ikinci yarı onu oyun dışına alır?

Bütün bir hafta taktik idmanda bunu mu çalışmıştır Galatasaray?

Galatasaray’ın hakemi bu kadar konuşmasının geriye kalan tek bir açıklaması kalıyor, hakemlerin kendilerine yardım etmelerini beklemeleri; çünkü ortada ne teknik, ne taktik ne B planı hiçbir şey görünmüyor.

Ya Ersun Yanal?
Kaç hafta oldu?
“Bu takımı ben kurmadım” mazeretine; sezon başında olsaydın kimi alırdın ya da almazdın sorusunun cevabını net bir şekilde verebilir mi?

Diyelim ki Cocu değil de Ersun Yanal ile çalışılmak istendi, Temmuz-Ağustos aylarındaki o havada neye ne kadar müdahale edebilecekti?

Çalıştırdığı takım Fenerbahçe’yse, Ersun Yanal kalibresindeki bir teknik adam Ankaragücü, Kayserispor, Konyaspor, Erzurumspor, Antalyaspor, Bursaspor’u yenmek için sezon başından itibaren bu takımın başında mı olmalıdır? Bu maçlarda kaybedilmiş 13 puanı eklediğinizde bakın Fenerbahçe’nin ligdeki pozisyonu nereye geliyor. Merak ettiniz mi hiç?

Ersun Yanal bunun için geldi kendisinin ısrarla ifade ettiği burası Fenerbahçe’ye…

Galatasaray karşısına çıkardığı kadronun kazanmakla uzaktan yakından ilgisi olabilir miydi?

Hani geçen sezon Josef-Topal ile dikine oynayamayan Fenerbahçe’nin ne kadar yerden yere vurulduğunu bir hatırlayın; futbolu dinamizmle oynadığı iddia edilen Ersun Yanal Topal-Tolgay ile oynar mı?

Valbuena’yı 2 sezondur anlayamamış olmanın bir mazereti olur mu?

Fenerbahçe teknik direktörü, eğer burası Fenerbahçeyse sahasında 20 yıldır üstünlük sağladığı ve her fırsatta yendiği ezeli rakibiyle 1-1 berabere kaldı diye sevinir hatta “Galatasaray’ı şampiyonluk’tan ettik” diye bir açıklama yapar mı?

Uzun yıllardır Fenerbahçe hiç bu kadar geride kaldığı, rakiplerine karşı ezildiği bir dönem yaşamadı.

Evet, Fenerbahçe hala buralardan boynu dik çıkıyorsa genlerinden aldığı gücü kullanıyor.

Dün Galatasaray’ın başında futbolun teknik taktiğini bilen, kafasında futbol dışında detaylar olmayan bir teknik direktör bulunsaydı ikinci yarı Fenerbahçe için çok zor geçerdi.

Buralardan öğrenilmesi gereken çok önemli dersler var.

Bu dersi artık miadını çoktan doldurmuş unsurların almasını beklemek fazla iyimserlik olur. Globalde olan biteni takip eden futbol izleyicisi her şeyin farkına varacak ve hesap sormalıdır, bu kadar nettir.

http://twitter.com/uzaygokerman