Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Kasımpaşa-Beşiktaş maçındaki pozisyonla ilgili maç yazımda konunun beni aştığına yönelik bir görüş belirtmiştim. Böyle durumlarda dışarıdan yorum yapabilmek için bunun futbol oyun kurallarına dair kitapçıklarda yazılmış veya benzerlerini daha önceki karşılaşmalarda görmüş olmak gerekir diye düşünüyorum.

Penaltı veya ofsayt için iyi kötü herkesin bir bilgisi var. Gerçi çok net pozisyonlarda dahi ortak bir karar vermek mümkün olmasa da fikir beyan edecek kadar tecrübeye sahibiz.

Donk’un pozisyonu bütün spor kamuoyunu gözüne ışık tutulmuş tavşan durumuna getirdi.

Haberin Devamı

Spor etiği açısından yakalaşalım; bir tarafta oyun kuralları çerçevesinde oynamaya çalışan bir oyuncu var; diğer tarafta da onu karanlık tarafa götürerek olimpik ruhundan uzaklaştıran başkası.

Burada kimin yanında durmamız gerektiğini net olarak ortaya koymak gerekiyor.

Donk bana göre yaptığı hareketle karanlık tarafa dair bir tercihte bulunmuştur. Kuşke Barış Şimşek de o an bunu bu şekilde değerlendirip tartışma uzamadan bitirebilseydi.

Ancak hakemlerimiz o kadar iradesiz, verdikleri kararlar konusunda öylesine bilinçsiz ve istikrarsızlar ki ceza sahası içinde tam bir beceriksize dönüşüveriyorlar.

Yunus Yıldırım, ceza sahası dışında rahatlıkla faul olarak değerlendirip çaldığı düdükleri konu ceza sahasının içine girince bir anda göremez oluyor.

Hele tam tersi yönde verilen kararlar var ki tam anlamıyla skandal!

Mücadelenin hatta sezonun kaderini etkilemeye varınca kadar gidiyor işin boyutu.

Barış Şimşek söz konusu pozisyonda yaşadığı bir kaç saniyelik kararsızlık anıyla belki de iki takımın sezon sonu pozisyonuna dair bir etkide bulundu.

Göreceğiz.

Gelelim son kararın veriliş biçimine, tarzına veya yorumuna.

Burada öncelikle MHK’nin ve taraflarının bir yorumu vardı. Barış Şimşek olması ve gerektiği gibi karar vermişti, bir kural veya hakem hatasından söz etmek mümkün değildi.

Bir zamanlar hakemlik yapmış olanların da konuya yaklaşımı farklı pencerelerdendi.

Ancak girişte de söz ettiğim gibi karşılaşmayı izleyen çoğunluk için Donk’un hareketi ve hakemin sonrasında topu onun önüne bırakışı vicdanları rahatsız eden görüntülerdi.

Haberin Devamı

Federasyon 1 ay bekledi. Buna dair açıklama “yeni toplanabildikleri” yönündeydi.

Açıkçası olağanüstü durumlarda niye bu yönetimler bir araya gelemezler bu durumu anlayabilmek kolay değildir.

Neyse...

Pazar akşama doğru bu toplantıdan bir karar çıktı; karşılaşma tekrar edecekti.

Hangi oyuncuların oynayacağına dair bir yorum vardı o kadar.

Dün de Federasyon Başkanı Sn. Demirören çıktı MHK ile aralarında bir sorun olmadığını belirtti, bunun yönetiminvermiş olduğu en üst oktavdan karar olduğunu ifade etti.

Bu işi yönteminin böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum.

En başta da yazdım, bunun bir kuralı yok, daha önce görülmüş bir şey değil. Pozisyon olarak yorumlamak gerekiyor. Spor kamuoyunun vicdanının bir sesi var; hadi ona artık yankı diyelim.

Federasyon Pazar akşamı ekranlara çıksa ve MHK’nın görüşlerine rağmen buradaki durumun farklı bir pencereden değerlendirilmesi gerektiğini belirtip, bir daha olacak tekrarlara emsal oluşturması açısından bu kararı verdiklerini belirtse özellikle uzlaşma, demokrasi ve hakkın teslim edilmesi anlamında çok daha doğru bir yöntem izlenmiş olurdu.

Haberin Devamı

Bu dün bütün gün beklenen MHK’nın tavrı ne olacak sorusuna da doğru bir cevap olurdu.

Ancak nedense kurumlara fazlasıyla bir kapalılık, yüceltme yüklüyoruz. Bu iletişimde taraflar arasındaki mesafeyi artırıyor ya da krizlere davetiye çıkarıyor.

TFF’nın spor yönetimi açısından böyle bir karar almaya yetkisi vardır. TFF bu iradeyi koymak için orada durmaktadır.

Mesele bu iradeyi koymak değil bunun ifade ediş biçimidir.

Bu fırsatları çok kolay harcıyoruz, bir daha da zaten gelmiyor.

Her ne karar alıyorsanız bunun bir sürece dair olduğunu, bütün bileşenleriyle tartışıldığını ve sonunda da spor etiğine uygun, vicdanların sesine kulak veren bir irade ortaya koyulduğunu belirtmek olası tartışmaların önünü kesecek bir uzlaşı ortamını kendiliğinden ortaya çıkarır.

Dikkat edilirse dünden bu yana TFF’nin verdiği karar değil teknik atrıbtıları ve MHK’nın tavrının ne olacağı konuşuluyor.

MHK kuralları uygulamakla yetkili bir yargı mekanızmasıdır.

O kuralları yöneticiler koyar; elbette bu bir oldubitti algısı ile yapılırsa rahatsız edici olur.

Kuralları oluşturduktan sonra MHK’nın ilgili birimlerinde bu uygulamaya geçirilir.

Ne diyelim, bir daha sefere inşallah!

http://twitter.com/uzaygokerman