Futbolcular nasıl oynadıkça tecrübe kazanırlar, aynısı teknik direktörler için de geçerlidir. Dünkü maçın İsmail Kartal’a gösterdiğini umduğumuz önemli iki detayı var.
İlki Webo, ikincisi de Diego…
Ancak İsmail Kartal için hala Selçuk Şahin aklının en başköşesinde duruyor. Bütün alternatif oyun planlarının içinde Selçuk Şahin’i görüyoruz. Fenerbahçe kazanırken de kaybederken de bu değişmiyor.
Oysa bütün sezon İsmail Kartal’ın değil aklına en azından gözünün ucundan görüntüye girebilmek için Webo ve Diego didinip durdular.
İsmail Kartal bu sezon savunması ve az gol yemesiyle dikkat çekiyordu. Bu nedenle orta alanda Diego gibi yaratıcı futbolcu yerine Selçuk Şahin gibi düz futbolcular değerliydi.
Geçen hafta Eskişehirspor deplasmanında bir ezber bozdu, farklı bir dizilişle sahaya çıktı; burnundan geldi, pişman oldu. Dün de Alper ve Diego’dan oluşan bir orta alan kurdu; ilk yarı üç gol birden yedi.
İsmail Kartal bunun yine bir taktiksel bir sorun olduğunu düşünmüş olacak ikinci yarıya iki değişiklik yaparak başladı. Devre arasında Emenike ve Selçuk’un ısınmasını gördüğümde aklıma gelen ilk oyuncu Diego oldu. “Çıkaracak” dedim.
Ama İsmail Hoca tercihini Alper’den yana kullandı.
Ancak bana göre bu değişikliklere gerek yoktu.
Takım üç gol yemiş olabilir; üç gol de atmıştı!
Fenerbahçe neden üç gol yedi?
Bu sorunun çok basit ve herkesin gördüğü bir gerçek var, Fenerbahçe’nin yediği üç golün ikisi kaleci Volkan’ın hediyesidir. İlk golde yapacağı fazla bir şey yoktu ancak köşe vuruşundan gelen topa iki defa müdahalede bulunamayıp kaleyi tamamen korumasız bırakması golü getirdi. Üçüncü golde elbette topa kusursuz bir hareket veren Berkan Emir’in hakkını teslim edeceğiz ancak Volkan’ın bunu yemesi akıl alır gibi değildi.
Ligin bu seviyelerinde Fenerbahçe’nin böyle maçlarını çok izledik; 2001’de 4-3 biten Gaziantepspor, 2006’da Manisa’da 5-3 kaybedilen ve 2011’deki 5-3’lük Bucaspor maçları aklımıza ilk gelenler.
Avrupa’da da üst düzey takımların zaman zaman benzer sonuçlar aldığı oluyor.
Panik yapmamak gerekiyor. Bir teknik direktör maçı izleyen taraftar ve zaten oradan devşirilmiş geleneksel futbol yorumcuları gibi maçı takip edemez.
Bir teknik direktör takımını bütün sezon boyunca her türlü alternatife göre hazır tutar. Ligin son 6-7 haftasında böyle oyunlar oynamaz.
İsmail Kartal’ın Selçuk ve Emenike değişiklikleri gereksizdi. Hafta içinde Bursa’da takımı tamamen stoperleştirmesi de saçmaydı.
İlk yarı üç gol atmış takım, iki net kaleci hatasından gol yedi diye değiştirilir mi?
Sonuç ne oldu?
İkinci yarı gol yemeyen ancak bir gol atan bir takım çıktı ortaya.
Futboldan keyif almasını da bilmek öğrenmek gerekiyor.
“Yahu ne maç oldu!” demek yerine o umutsuzluk, karamsarlık ön plana çıkıveriyor.
Maçın bitmesine yakın bir pozisyonda Glumac, Emenike’yi sert bir müdahale sonucu yere indirdi. Bülent Yıldırım standart tarife uyarınca çıkarıp sarı kartını gösterdi. Karşılaşma boyunca Diego çok sert tekmelere maruz kaldı. Faul verdi ama kartını kullanmadı.
Hakemlerimiz savunma oyuncularına merhamet göstermeye devam ettikçe futbolumuzun kalitesi bu olacaktır. Yıldız oyuncular yerden kalkamayacak, daha estetik hareketler yapmaya korkacaklardır.
Neden?
Korkak ve yeteneksiz, sporun ruhundan anlamayan hakemlerimiz var da ondan.
http://twitter.com/uzaygokerman