Fenerbahçe son iki sezondur ileride üç kişilik hücum hattı kurarak 4-3-3 şeklinde sahaya diziliyordu. Bu şablonda savunmanın iki kanadından gelen destek fazlasıyla önem taşıyordu. Özellikle Caner Erkin’in pozisyonu ve görevi kritikti.
Fenerbahçe ayrıca agresif oyun anlayışıyla rakiplerinin üzerinde ekstra baskı oluşturuyordu.
Futbolcuların form durumu, sonuç alma noktasında bitirici vuruş becerisinin yüksek oluşu, maçın son anında dahi oyunun kaderine etki edebiliyordu.
Bu sezon Fenerbahçe’de işler yolunda gitmiyor. Hatta her şey tam tersine dönmüşe benziyor.
Futbolu kişiler üzerinden düşünen ve tek bir isimle mucizeler yaratıp onunla yok eden zihnin dünyasına göre bunun nedeni çok basit.
Aziz Yıldırım işleyen düzeni bozmuş, Ersun Yanal’ı gönderip, yerine basiretsiz İsmail Kartal’ı getirmişti.
Kısaca şöyle oluyor:
Ersun Yanal soyunma odasında futbolculara nasıl hücum edeceklerini, nerede basacaklarını söylerken; İsmail Kartal neredeyse hemen herkesin ezberlediği oyun formatını bir türlü oyuncularına oynatamıyordu.
Çünkü biri basiretli, diğeri basiretsizdi.
Bakın, Ersun Yanal, Trabzonspor’un başına geçmiş ve iki haftada takımı nasıl hizaya sokmuştu?
Hamza Hamzaoğlu daha azını yapmadı!
Bunun adı futbol menajer oyunudur. Zaten son 15-20 yılda futbol bu oyun üzerinden oynanıyor, takip ediliyor, yorumlanıyor.
Kuşkusuz futbol sahada oynanıyor ve futbolun ana kahramanları teknik direktörler olduğu kadar futbolculardır.
Fenerbahçe’de işler yolunda gitmiyor, evet, ancak Fenerbahçe hala rakiplerine karşı sahada net üstünlükle oynuyor.
Geçen hafta rakibine 120 kilometre koşu yaptıran bir takımdan söz ediyoruz.
Soruyu şöyle sorabiliyor muyuz?
Eskişehirspor sadece Fenerbahçe’ye karşı mı bu kadar koşuyor yoksa sezon ortalaması bu mu?
Cevap?
Sonuçta 18 takımın mücadele ettiği kalitesiz, hakemleri standartsızlıktan ne yapacaklarının belli olmadığı, siyasetin çeşitli yollardan müdahalede bulunduğu, taraftarları tribünlere gelmeyen, aslında kimsenin izlemekten de çok keyif almadığı bir futbol ligimiz olduğu gerçeğini unutmayalım.
Herkesin bambaşka hesaplarla sahada mücadele ettiği, tribünlerde ve ekran başında maç izlediği de bir başka tuhaflıktır.
Bu ortamın içinde kim doğru bir yerde duruyor da futbolculardan, teknik adamlardan düzgün bir şey üretmesini bekliyoruz ki?
Bu bir laboratuvar ya da bilgisayar ekranı değil, gerçek bir dünya.
Bu kadar laf ettikten sonra sözü Fenerbahçe’ye getirebilirsek…
Fenerbahçe bu standardı ve kalitesi olmayan atmosfere uyum sağladı. Başta futbolcular bütün konsantrasyonu kaybettiler.
Caner amaçsız ve sürekli pozisyon hatası yaparak oynuyor. Yaptığı ortalar hedefe gitmektense ezber niteliği taşıyor.
Gökhan Gönül bir başka model; kanat bindirmelerinin amacı sanki sadece bir korner kazanmak olmuş.
Hücum hattının üçlüsü geçtiğimiz senelerdeki bütünlükten ve yardımlaşmadan uzaklar.
Bunda temel etken Sow ve Emenike’nin düşük form ve ciddiyet sorunudur.
Fenerbahçe nasıl basketbolda bir oyun karakteri ortaya koyuyorsa, futbolda aksine buradan hızla uzaklaşıyor.
Böylesi zamanlarda aslında Kupa maçları teknik direktörlerin eline farklı alternatifleri deneyecekleri ortamlar hazırlar.
Ancak Fenerbahçe geçen haftayı taktiksel değişiklik denemek yerine sahaya yedek ve genç oyuncularla çıkmayı tercih etti.
Oysa çok net olarak görünüyor ki takımın oyununda bir tıkanma var ve bunu aşmak için belki de alternatif oyun dizilişleri denemek sonuç verebilir.
Burada devreye kuşkusuz İsmail Kartal’ın iradesi giriyor.
Bir sonraki Kupa maçında öyle ya da böyle bir alternatif kadro ve diziliş sahaya sürmelidir.
İsmail Kartal Oğuz Çetin’in mi yoksa Aykut Kocaman’ın mı izinden gideceğinin seçimini belirleyeceği çok kritik bir döneme girdi.
İsmail Kartal’ın ne yapıp yapmayacağını görmeden peşin olarak hüküm vermeyi de bütün sorumluluğu onun üzerine yıkmayı doğru bulmuyorum. Ancak takımı krizden çıkarıp çıkaramayacağı gerçeği bu sürenin sonunda belli olacaktır.
2010-11 sezonunun tam da bu zamanlarında Aykut Kocaman için de benzer tartışmalar yapılıyordu.
İzleyip göreceğiz.
Dün Balıkesirspor’un sahasının da yağışla birlikte futbol oynanacak görüntüden fazlasıyla uzaklaştığını da not etmeliyiz.
http://twitter.com/uzaygokerman