Tarihinde ilk defa üst üste dört yenilginin kıyısından döndü. Bunu yazıyor olmak bile Fenerbahçe’nin neler yaşadığına dair bir ipucu veriyordur sanırım.
2-0 hatta 3-0 geriye düşmek Fenerbahçe gibi bu skorların altından kalkacağını defalarca kere ispat etmiş tarihe sahip bir kulüp için sorun olmalı mıdır?
Hele rakip Kayserispor’ken...
Ama mesele rakibin kim olduğu değil; ne sahadaki oyuncu ne taraftar 1-0 yenik duruma düştüğü an o karşılaşmanın geri döneceğine dair bir inanç taşıyor!
Defalarca kere yazdım burada böyle zamanlardan kurtuluş için ancak mucize bekleyebilirsiniz.
Takımın golünü atmış futbolcuyu tribünler ıslıklıyor, yuhalıyor.
Neden?
Çünkü bir sorumlu aranıyor!
Fenerbahçe yönetimine yakın ya da onunla organik ilişkisi olanların (sadece tribünden söz etmiyorum) 3,5 senedir olan bitenden yönetimi sorumlu tutması beklenebilir mi?
Takımı yönetemeyen, futbolcusuna söz geçiremeyen, futbol bildiği bile şüpheli Cocu, Erol Bulut, Pereira hemen ve ilk uçakla ülkelerine gönderilmelidir!
Sorunlar da teşhis yöntemleri de hiç değişmiyor!
Bu iş bu kadar basit bir kısır döngünün içinde doğru futbolcuları transfer ederek ve bunların başına en uygun teknik direktörü bulmak mıdır?
Öyle olmadığını her sezon 18 takımın 17’sinde tekrar tekrar yaşıyor, tecrübe ediyoruz ama sonuç hiç değişmiyor; değişmeyecek de...
Demek mesele buralada değilmiş!
Kimbilir; belki çok biliyor olmak ya da daha doğrusu hiç bilmiyor olmakla ilgilidir?
Adam 2500 yıl önce “tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir” diyerek Avrupa felsefesinin temelini atmış ama 2500 yıl sonra bu topraklarda birileri hala her şeyi çok iyi bildiğini iddia etmekten geri kalmıyorlar.
Bu paradigmayı bizim gibilerin değiştirmesi zaten mümkün değil, çünkü elimizde sesimizi duyuracağımız megafonumuz yok!
3,5 yıl önce “bu kulüp iyi yönetilmiyor, bir futbol aklı yok, panik transferlerle bu iş olmaz” diyerek yönetime talip olduktan sonra sorunu 3,5 yıl öncesinden daha beter yerlere sürüklemek bugün özeleştiriyi hak eden en önemli durumdur.
Bu tribünlerde ilk defa futbolcu yuhalanmıyor tabii, 2017-18 sezonunda şampiyonluk yarışındaki takım da aynen böyle ıslıklanmış, yuhalanmıştı.
Bu yolun yönetimsel bir hesaplaşmayla açılmış olması elbette okun bir gün hiç de beklenmedik yerlere dönmesine neden olacaktı; bu eşyanın doğasına uygun bir sonuçtur.
Başakşehir’de tüm penaltıları Visca kullanıyordu. İrfan Can’ın penaltı attığını pek çok kişi hatırlamıyordur; ancak futbol aklını belirleyen şey tribünlerin talebi olursa bazen en kolay bile çok zor bir sürece dönüşebilir.
5 hafta önce Pereira o penaltı atışı için İrfan Can’ı tercih eder miydi, hiç sanmıyorum; ancak tepkiselliğin etkisi altındaki çaresizlik bazen sürüklenmeyi kaçınılmaz hale getirir.
Tıpkı ikinci yarıya 4’lü ile başlayıp, kısa süre sonra tekrar 3’lüye dönmek gibi.
Bu durum artık teknik direktör inisiyatifi olmaktan çıkmıştır.
Böyle zamanlarda teknik direktörün eli o kadar zayıflar ki futbolcu grubu ile olan yönetimsel erki de kaybolur.
Fenerbahçe’nin Samandıra’da zaten geçen sezondan oluşturulmuş çok sorunlu bir yapısı var.
Dikkat edilirse Pereira ile yaşanan polemikler hep o sorunlu yapıdan besleniyor.
Pereira ile devam edilmesi bu nedenle çok güç görünüyor. 2 ay önce “bir bildiği vardır” diyenlerin ilk adres olarak onu göstermesi de zaten işin tuzu biberi oluyor.
Bugünlerin geleceğini birkaç hafta önce yazmıştım.
Nasıl bu zorlu süreçten çıkılacağını da her sezon tekrar tekrar yazıyorum.
Bakalım neler yaşanacak?
Fenerbahçe sıradanlaştı. Bu içindeki herkesi vasat hale getiriyor. Bunu ayırt edebilmek çok önemli.