Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Galatasaray kazanmayı çok istediğini gösterdiği maçı bazı futbolcularının üstün gayreti, kimilerinin de yeteneği ile aldı.

Öncelikle, sahanın merkezinde oynayan Yekta kusursuz bir oyun sergiledi. Fenerbahçe’nin bütün oyun kurma organizasyonlarını orta alanda tek başına bitirdi. Yetmedi savunmada da Semih-Hakan Balta ikilisinin zorlandığı pozisyonlarda Emenike'ye basan üçüncü oyuncu olarak yardıma koştu. Yekta bu sezon başka bir futbolcuya dönüştü, ilerleyen yıllarda pozisyonunun değişmez adamı olabilir.

Haberin Devamı

Sneijder özellikle ilk yarı maçı koparacak oyunu oynadı. İşte takımlarda “kazandıran” oyuncu dediğimiz karakterdeki futbolcunun karşılığı Sneijder’dır. Juventus maçında ne yaptıysa Fenerbahçe’ye de benzerini tekrarlayarak takımının hanesine üç puan yazdırdı.

Burak’ın hiç bu kadar görev adamı olacağını beklemezdim. Ancak kendisine kanatta verilen görevi hiç sorgulamadan yerine getirdi. Bu da Galatasaray’ın takım oyununa pozitif katkı yaptı. Caner’in etkisiz görünmesine neden oldu.

Savunmada Semih ve Hakan Balta yüksek konsantrasyon ile oynadılar. Emenike topla tek bir olumlu hareket dahi yapamadı.

Teles de solda özellikle defansta iyi ve dikkatli göründü.

Bunun dışında Eboue’nin bu takıma hiçbir katkısının olmadığı da Sabri oyuna girdikten sonra anlaşıldı.

Drogba, Bekir’e karşı büyük üstünlük sağladıysa da takımın genel oyununa çok katkı sağlayamadı.

Eboue ve Drogba, Fenerbahçe’nin on kişi oynuyor olduğunu hissettirmediler bize.

Buraya kadar yazdıklarımızın sebebi Mancini miydi yoksa oyuncuların derbi motivasyonu mu?

Maç öncesinde bunu tartıştık.

Eğer Mancini’yse bugüne kadar Galatasaray’ı özellikle deplasmanlarda neden etkisiz futbol oynarken izledik?

Oyuncular, takım, kurgu aynı ya sonuç?

7+(3?)’lık puan farkı.

Özellikle Selçuk İnan’ın oyundan çıkarken gösterdiği reaksiyon, Mancini ile kameraların önünde yaşadığı bu ikinci olay aslında Galatasaray’da her şeyin derbideki galibiyet kadar olumlu olmadığının da göstergesiydi.

(Mancini'nin Selçuk İnan ile arasında geçenleri anlatan açıklamalarını dinlediğimde hangisinin daha kötü olduğuna karar veremedim. Bu açıklamalar Mancini adına duyduğum ilk hayal kırıklığı oldu. O zaman Eboue niye yerden kalkmıyor diye futbolcuya değil demek Mancini'ye sormamız gerekiyormuş.)

Haberin Devamı

Bunun cevabını ilerleyen haftalarda daha net görebilme ve tartışabilme şansını yakalayacağız diye düşünüyorum.

Galatasaray yönetiminin işi çok zor; Mancini ile futbolcular arasında bir seçim yapmak zorunda kalabilir.

Ancak Mancini bunu bekler mi?

Fenerbahçe adına dünkü oyun sezon geneline bakıldığında Karabükspor maçıyla birlikte ikinci defa tekrarlandı diyebiliriz.

Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’ye en büyük katkısı küçük maçlarda gösterdiği üstün performans oldu. Fenerbahçe zaten rahatlıkla alması gereken karşılaşmalarda puan kaybetmeyince aradaki fark açıldı.

Ancak büyük maçlar, özellikle Beşiktaş ve Galatasaray derbilerinde takımı yeterince kontrol edemedi.

Emre’nin bu maçı tamamlayamayacağı gördüğü ilk sarı kartla anlaşılmıştı. Hani Caner’i bir maçta devrenin bitmesine bir dakika kala oyundan almıştı ya işte yapması gereken hamle buydu, bekledi.

Haberin Devamı

Patladı!

Emre ile başlamak ne kadar doğru tercihti bir başka düşünülmesi gereken konudur.

Bekir, sıradan maçlarda fark edilmiyor gibi gözükse de kesinlikle bu seviyelerin oyuncusu değil. Onun yarattığı bütün açıkları Alves kapatacağım derken yorgun düştü.

Golde Mehmet Topal ile birlikte Bekir’in hatası en üst seviyedeydi.

Sow da oyunda yok gibiydi. Ersun Yanal’ın bunu da ilk yarı görüp, devre arasında Webo ile değiştirmesi gerekiyordu. Ancak beklemeyi tercih etti. Bekledikçe de oyunu elinden kaçırdı.

Sow’un geldiğinden beri ilk defa bu kadar etkisiz oynaması da kuşkusuz Galatasaray’ın savunmadaki bütün bölgelerde çift kişi ile önlem almasıydı. Adım attırmadılar, kilitlediler.

Fenerbahçeli oyuncuların on puanlık farka rağmen en az Galatasaraylılar kadar sinirli olması, telaş yapmaları, gerginliğe prim tanımaları hakemin de kontrolden çıkması eklenince kendilerine negatif olarak yansımış oldu.

Hazır hakemden söz etmişken…

Bülent Yıldırım elde kalan son cephane gibiydi ve dün o da patladı. Basketbolda bile çalınmayan fauller vererek maçın oynanmasının önüne geçti.

Bazı futbolculara gösterdiği sarı kartlar işgüzarlıktı.

Bu hakemler gerçekten çok zor duruma düşüp komik oluyorlar. Türkiye bu yeteneksiz adamlara mahkum mudur?

1974 Dünya Kupası Finali’ni sayarsak, 40 yıldır futbol izliyorum Emre’nin kırmızı kartı sonrasında Melo’nun yaptığı hareketlerin benzerini ilk defa gördüm ve gerçekten böylesine alçalmaya ilk defa şahit olduğum için de çok şaşırdım.

Melo, kırmızı karta sanki gol atmışçasına sevinir ve bir de bunu Emre’ye karşı yaparken hakemin buna tepkisiz ve seyirci kalması bir başka basiretsizlik gösterisiydi.

Melo, sanki Emre’nin kırmızı kart görmesine programlanmış yetmemiş ağır tahrik yaratıp bir de Emre’ye sezonu kapattıracak bir provokasyon yapıyordu.

Melo niyetini belli etmiştir. Rakip oyuncuya bilerek ve kasten kart görmesi için bilinçli ve planlı bir şekilde taammüden hareket etmek futbolun centilmenliğine, sportif yönüne aykırıdır; TFF tarafından kesinlikle cezalandırılmalıdır. Bu kesinlikle gördüğü kırmızı karttan daha ağır bir ceza olmalıdır.

Kuşkusuz eğer Melo ülkesine has yerel bir dans yapmadıysa; malum tuhaflıklarla dolu yurdumda bu bakışla değerlendirme yapan arkadaşlarımız da var.

Kalitesiz, oyuncuların kötü niyetli, hakemin de yönetim becerisinden yoksun, teknik direktörlerin sahaya hakimiyetlerinin tartışılacağı seyir zevkinden uzak bir derbiydi.

Bizde bununla avunuyoruz işte…

http://twitter.com/uzaygokerman