Galatasaray ilk 16 dakikada gelen şok iki golle bir anda neye uğradığını şaşırırken ister istemez kendisine çeki düzen verecek uyarıyı da aldı ve özellikle defansta boş adam bırakmamaya gayret etti.
Maçtan önceki Galatasaray analizinde takımın omurgasını oluşturan oyuncuların en önemli unsurları olduğunu konuşmuştuk.
Galatasaray savunmaya en ilerideki iki oyuncu ile başlıyor, orta alanda bu agresifleşiyor, gerideyse topları süpüren oyuncular kalıyordu. İşte Fenerbahçe ilk yirmi dakikadan sonra bu alana sıkıştı kaldı. Bu bölgedeki mücadeleyi kaybetti.
Özellikle Alex ve Stoch’a uygulanan yakın baskı Fenerbahçe’nin bu etkili iki oyuncusunun oyundan düşmesine neden oldu. Alex ve Stoch bu bölgede verdikleri mücadelede o kadar çok yoruldu ki ikinci pasları yapamadı.
Bu iki oyuncunun etkisizliği kenarda Aykut Kocaman’ı da yanıltmış olmalıdır. Ama maçın sonuna kadar bu iki oyuncudan en az birinin sahada kalması gerekiyordu. Alex’in kenara gelişi ile Melo orta alandaki mücadeleden neredeyse zaferle çıkmış oldu.
Melo zaman zaman hakemin görüş alanı dışında çok profesyonelce fauller yapıp Fenerbahçeli oyuncuları sinirlendirdi. Hakem birçok pozisyonu bu şekilde kaçırdı. Görüp de devam ettirdikleri de oldu.
Bu konudaki başarı Melo’nun mu yoksa hakemin beceriksizliği mi herkes kendisine göre bir yorum yapabilir.
2007’deki 100. Yıl şampiyonluğunda Fenerbahçe’nin en kritik oyuncularından biri Aurelio’ydu. Bu oyuncu orta alanada sadece mücadele etmiyor, Alex’e gelen yakın markajı da yardımına giderek etkisizleştiriyor; Alex oyunda diri kalıyordu.
Aurelio’dan sonra bu görevi kimse gerektiği gibi yerine getiremedi. Baroni’nin böyle bir derdi olmadığı da ortadadır.
Ancak aynı şeyi Melo için söyleyemiyoruz. Melo orta alanda yıllardır görmediğimiz kadar çok etkili ve güçlü bir oyun sergiliyor. Onun mücadelesi Selçuk İnan’ın üzerindeki baskıyı azaltıyor. Hatta rakip Melo ile boğuşurken Selçuk İnan kendisini sürekli boş alanlara taşıyor.
Selçuk İnan’ın sağa, sola ve ileriye doğru gönderdiği etkili toplar Fenerbahçe alanında önemli ataklara dönüştü. Top sürekli bu alanda kaldı ve oynandı.
Fenerbahçe’nin yediği birinci golde Melo ile aynı pozisyonda oynayan Baroni’nin ne kadar etkisiz kaldığını net olarak izledik. O top önce Necati’ye sonra da Elmander’e ulaştı ve Galatasaray’a hayat veren gol oldu.
Üç pasta gol yiyen bir Fenerbahçe eğer aynısı sezon boyunca birkaç defa yapabilseydi ve bunlar en kritik karşılaşmalar olsaydı muhtemelen aradaki fark bu kadar açılmazdı.
Fenerbahçe’nin attığı birinci golle, Galatasaray’ın beraberlik sayısında stoperlerin yaptığı hatalar belirleyici ve aynı noktada neredeyse karbon kopya neticeye dönüştü.
İlk golde Semih rakibine vuruş izni verirken ikincisinde Serdar rakibi ile girdiği ikili mücadelede yerde kalında Hakan ile Volkan arasında çok büyük bir gol koridoru açılmış oldu.
Semih yaptığı bu hatadan sonra kendisini toparladı. Hem Ujfalusi hem de Eboué genç oyuncunun yardıma koştular. Böylece Sow da sürekli etrafındaki üç oyuncu ile boğuşmak zorunda kaldı.
Galatasaray istediğini alan bir takım olarak 9 puanlık farklı korumuş oldu.
Kale direklerinde golü önleyen sehim
Dün gazetelerde Boros’un şutunun kale direğindeki sehim nedeniyle gol olmadığına yönelik haberler vardı. Metal yorgunluğu üzerine sürekli yük gelen cisimlerde olur. Modern bir kale direği gazetelerdeki çizimlere yansıdığı gibi o şekilde sehim yapmaz. Yaparsa gözle görülür zaten.
Teknolojik birçok dijital ölçüm tekniği televizyonculukta kullanılıyor ancak özellikle fotoğraf üzerinden yapılan bir takım tespitlerin fotoğrafın çekim açısı, lensin karakteristiğine göre değişiklikler içerebileceğini bilmek gerekiyor.
http://twitter.com/uzaygokerman