Galatasaray Drogba ve Sneijder’ın gelişiyle birlikte kadrosunda ve sahaya yayılışında önemli farklılıklar göze çarpmaya başladı.
Örnek vermek gerekirse; geçen sezonun 16. Haftasında oynanan Fenerbahçe karşısında sahaya 4-4-2 şablonuyla çıkmış, Amrabat ve Hamit’in kanat bindirmelerini göstermesi sayesinde de bunda başarılı olmuştu.
Selçuk İnan orta alanın merkezinde bütün pas bağlantılarını sağlayan, ileri ikilinin hemen arkasında oynuyordu.
Açıkçası bu çok daha takım oyunu içeren bir yapıydı.
Bütün duran top organizasyonlarını Selçuk İnan yönetiyordu. Alışkanlıklar, sürekli tekrar eden ezberler takım oyununun temel ve vazgeçilmez parçasıdır.
Şimdi bir serbest vuruş kazanıldığında bütün takım bakıyor bizim gibi “acaba bu sefer kim kullanacak, onlar da nasıl pozisyon alacaklar?”
Ezberin, alışkanlıkların değiştiği yerdeyiz.
Drogba ve Sneijder’in transferinden sonra Fatih Terim’in eski oyun düzeni ile oynayamayacağını konuşmuştuk.
Drogba’nın kişisel becerisi yüksek sonucu değiştirebilen yeteneğinin ön plana çıkması Galatasaray’da bir çok bileşenin bir araya gelmesiyle yaratılan pozisyon ve taktiksel kurguya gerek bırakmadı.
Yine geçen sezonun 33. Haftasında oynanan Fenerbahçe derbisini akıllarımıza getirelim.
Ceza sahasına indirilen top Drogba’yla buluştuğu anda Gökhan Gönül’ün eliyle müdahalesi geldi ve penaltı oldu.
Benzerini Emeirates Kupası’nda Arsenal karşısında da izledik. Topla iki defa ceza sahasının içinde buluşan Drogba sonucu değiştirip, Kupa’yı Galatasaray’a getiren adam oldu.
Sneijder’sız takımda Melo Selçuk’a yakın orta alanda oynuyordu. Çünkü Galatasaray’ın kanatlarını kullanabilen oyuncularla oynuyordu.
Her ne kadar takımla uyum sorunu yaşıyorsa da Hamit sağdan, Riera veya Amrabat soldan oyun kuruyordu.
Ayrıca bu oyuncular arkalarındaki savunma oyuncularıyla kanatları kapatıyordu.
Oysa özellikle bu sezon Galatasaray’ın kanatları boşaltı.
Melo iki stoperin önünde oynamaya başladı. Bu şekilde üçlü defans kurgusu sağlandı.
Savunmanın her iki yanındaki oyuncularsa sanki 3-5-2’nin orta sahasındaki kanat oyuncularına dönüştü.
Böylece örneğin son Eskişehirspor maçında görüldü ki Sneijder, Engin ve Selçuk birbirine çarpacak kadar iç içe oynadılar.
Eskişehirspor’un orta alanı kalabalık tutması ve Galatasaray’ın oyun kurma sıkıntısı nedeniyle Drogba ve Burak da zaman zaman orta alana top almaya gelince bu bölge tam anlamıyla Pazar yerine döndü.
Veya “her yer Taksim her yer direniş” sloganının miting alanı Galatasaray’ın kalabalık orta sahası oldu.
Bu kadar kalabalık ve birbirine yakın oynayan Galatasaray orta alanı pas yapabildi mi?
Genel istatistiklere bakıldığında Galatasaray’ın Eskişehirspor’a oranla daha az pas yaptığını görüyoruz.
Fatih Terim bu sıkışıklığı ortadan kaldırmak için ikinci yarı Burakve Engin’i dışarı alıp, kanatlara Sabri ve Amrabat’ı koysa da o geçen senenin hızlı kanat akınları yapan takımını izleyemedik.
Galatasaray sağ kanadına Bruma’yı transfer etti.
Şimdi nasıl bir dizilişle sahada olacağı merak konusudur.
Fatih Terim kafasındaki oyunu sahaya yansıtacak bir diziliş değil de sanki elindeki oyunculara göre bir taktik üretmeye çalışan bir teknik adam gibi; kuşkusuz bu kolay olmayacaktır.
Hele Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi Avrupa’da maç yapmadan sadece lige konsantre olmuş iki güçlü takım puan kaybetmeden yoluna devam ederse, Galatasaray geçen seneki rahat ortamı bulamayacak, strese girebilecektir.
http://twitter.com/uzaygokerman