Takımlar zaman zaman iniş çıkışlı performans sergileyebilirler. Bir kısmı dönemsel form düşüklüklerinden kaynaklandığı gibi taktiksel de olabilir.
Pazar günü takımın başında Mancini değil de Fatih Terim olsaydı sahada bambaşka bir Galatasaray izleyeceğimize dair en ufak şüpfe duymuyoruz.
Bu Fatih Terim’e ait bir takım olmasına karşın taktiksel ve kurgusal olarak başka bir şeye dönüşmüş durumda.
Bir kere Galatasaray her maça ayrı bir taktiksel yapıyla çıktığı sürece oyununu oturtması mümkün gözükmüyor.
Konyaspor karşısındaki diziliş:
Galatasaray geçen hafta Konyaspor karşısına çıktığı kadro ile diziliş arasında Ceyhun, Bruma, Dany değişikliği olurken; Ceyhun’u sezon başından bu yana Melo’nun oynadığı yerde, stoperlerin önünde oynatıp, Melo’yu da maçın başında konuştuğumuz şekilde Selçuk’a yakın yerleştirdi.
Böylece Selçuk, Sneijder’ın bölgesine, Melo da Selçuk’un alanına kaymış oldu.
Bu oyun Selçuk’un etkinliğini kuşkusuz artırdı.
Ancak başka bir şey oldu bu sefer.
Mancini, Burak’ı geldiği günden bu yana sol kanada çekti. Derbide de böyle oynadı Burak. Sağ tarafta da Bruma’ya görev verdi.
Burak’ın en etkili olduğu oyun şekli arkadan atılan toplara yaptığı boş koşulardır. Fatih Terim döneminde Burak, Galatasaray’da kanattan gelen toplara ayak, kafa sokarak gol vuruşu becerisini de geliştirdi.
Fenerbahçe'ye karşı oyun yerleşimi
Soldan, Hakan Balta, Riera; sağdan Hamit, Eboue veya Sabri’nin getirdiği toplarla etkili oldu.
Şimdi Galatasaray başka bir oyun oynuyor.
Kanatlardan top getirip, Burak’a pozisyon hazırlayan oyuncuların görevi Burak’a verilmiş durumda ve Burak kaleden uzaklaştıkça mutsuzlaşıyor; gol atamayınca da onu var eden bütün özelliklerini yitiriyor.
Çünkü onun rolünü Drogba üstlendi.
Kanatta oynayan Bruma aslında bir kanat oyuncusundan çok orta sahada top yapacak bir futbolcu gibi hareket etmeyi seviyor.
Fenerbahçe’nin bütün kanat oyuncuları görevi gereği ceza sahasına top gönderirken, Bruma ya içeri kat etmeye çalışıyor ya da ceza sahanın içine...
Drogba da Burak gibi boş koşu yapmayı sevmiyor; daha çok ceza sahanın içinde aldığı toplarla yaratıcılık yönünü ortaya çıkarıp sonuca gidiyor.
Selçuk İnan’ın etkinliğini artıran şeylerin başında topun boş alanlara gönderilmesi varken bu bölgelerdeki oyuncuların hiçbiri ona uygun oynamadığından bu sefer başka bir şey yapması gerekiyor; orta alanda rakibi ile mücadele etmek...
Selçuk bunun altından kalkabilir mi, elbette yeteneklerini buna izin verecektir ancak zaman alacaktır. Bir başka gerçek; Mancini oyunu orta alanda Selçuk üzerine değil, Sneijder'a göre kurmak ve oynamak istiyor.
Burak bu düzene alışabilecek midir? Bunun cevabını bilmiyoruz, çünkü onun kişisel hırsı buna uygun olmayabilir.
Zaten bütün dengeyi bozan unsur da dün yazmıştım, Drogba’nın kendisi oluyor.
Drogba bir takım oyuncusu olduğu sürece ona hiçbir şey söyleyemeyiz, ancak takım Drogba’ya göre kurulduğunda bu modern futbolun gereklerinin dışına çıkıyor.
Fenerbahçe’nin Alex ikilemini unutmayalım.
Takım tek yönlü oynamaya başladığında bütün zenginliği otadan kalkıyor.
Galatasaray, Drogba’yı oynatacağım diye çalışan bütün sistemini değiştirip, bu sistemin içindeki işleyen mekanizmalara başka şeyler yaptırmasının karşılığında ne kazanacaktır?
Drogba 35 yaşında bir oyuncudur, seneye oynayıp oynamayacağı da belli değildir ya da başka şekillerde soralım, kaç sene daha oynayabilir?
Bugün oturmuş Burak düz çizgide top sürebilir mi süremez mi, bunu tartışıyoruz; öyle ya da böyle son dört sezondur bu ülkede bir Burak Yılmaz gerçeği vardır ve bu onun taç çizgisi boyunca top sürmesinin ötesinde bir şeydir.
O zaman başka bir şey yapalım, Burak’ı stoper de oynatalım. Bakalım oluyor mu? Bu mudur?
Kuşkusuz değildir.
Burak Yılmaz her sezon 20-25 gol atma potansiyeline sahipken niye taç çizgisinin üzerinde top sürmesi gerekiyor sorusu herhalde üzerinde sadece bizim kafa yoracağımız meseledir.
Drogba’nın egosu öyle seviyelere ulaştı ki 40 metreden serbest vuruş kullanma iradesine dönüştü.
Pazar günü oynanan derbinin 5. dakikasındaki görüntü sadece Galatasaraylı futbolculara değil, futbolumuza yapılmış bir hakarettir, küçük görmedir.
Drogba kaleye 40 metre uzaklıkta topun başına geçiyor, Selçuk yanında nezareten bekliyor, rakip ceza sahanın içinde hiçbir Galatasaraylı oyuncu yok, herkes şapkadan tavşan çıkmasını bekliyor.
Gol olsa Drogba’yı ilah ilan edecek o kadar çok kişi var ki bu ülkede.
Ancak Avrupa’da futbol böyle oynanmıyor. Böyle oynanmadığı için Drogba kendisine Çin’de iş bulabiliyor.
Elbette Drogba'yı getirip oynatacağız, ancak Drogba aynen Kuyt gibi takımın bir parçası olmayı kabul edecek, bunu içinde sindirecek.
Bu durumu çözecek kişi Mancini’dir. Son karar da ona aittir. Bu kurguyu devam ettirdiği sürece Galatasaray sadece bu seneyi değil, önümüzdeki sezonu da kaybedecektir.
İstatistik veriler için: http://www.matchstudy.com/MSTe.aspx
http://twitter.com/uzaygokerman