Maç öncesindeki genel istatistiklere göre Olympiacos’un 77, Galatasaray MP da 69 sayı ortalamasıyla oynuyorlardı. Zaten İstanbul’daki maçta Galatasaray rakibini normal maç periyotlarında 69 sayıda tutmayı başarmış; uzatmalarda da Olympiacos’un ortalama attığından bir sayı fazla basket bularak maçı kazanmıştı.
Bu ne demekti?
Galatasaray MP rakibine sayı attırmayacak, sert savunma yapacak, kendisi de set hücumlarında sayı ile dönecekti.
Maçın başlarında ekibimiz kendi boyalı alanını iyi savundu ancak ekstra bir şey oldu, Olympiacos dış şutlarda özellikle Spanoulis ile sayılar buldu. Aslında bu sayılar ortalamayı yükselten basketlerdi ve gördük ki ikinci periyotta Spanoulis’in de oyunda olmadığı bölümlerde o kadar kolay atılamıyordu.
Dış şutlardaki isabet Galatasaray savunmasını biraz çözdü ve Olympiacos boyalı alana da girmeye başladı.
Birinci çeyrek skoru Galatasaray’ın rakibine İstanbul’da attırdığından 9 sayı daha fazlaydı; 24-14.
Bu ortalama zaten ikinci çeyrek hariç maçın sonuna kadar devam etti ve 77 sayının altında kalması gereken Olympiacos 88 sayı atarak temsilcimizin ulaşamayacağı bir skor üretmiş oldu.
İkinci çeyrek de işler biraz daha Galatasaray’ın istediği gibi gitti. Spanoulis kenarda oturdu. Boyalı alan iyi savunuldu. Olympiacos dış şutları sokamadı. Ancak sonra taktiği değiştirip, penetre etmeye başladığında da faullere engel olunamadı.
Olympiacos’un bu maçta 20/32’lik serbest atış yüzdesi ile oynaması da dikkat çekiciydi.
Neden çeyrek finale bir tane bile takım çıkaramadık? Olympiacos bizim temsilcilerimizden çok daha iyi bir takım mı?
Grup maçlarının ilki oynandığında kazanan takımın avantaj sağlayacağını yazmıştım. Efes ilk maçta Galatasaray’ı geçerek tur yolunda önemli bir adım atmıştı. Sonraki performansına baktığımızdaysa şimdi keşke Galatasaray yenseymiş diyoruz çünkü takımlarımızın birbirleri üzerinde üstünlük kurmasının arasından Olympiacos sıyrılıp hiç de beklemediği bir sonuçla kendisini çeyrek finallerde bulmuş oldu.
Euroleague’de bizi temsil eden üç takımımızda da Spanoulis ayarında bir oyuncu yok. Maç kazandıran oyuncu tarifine bire bir uyan ve takımlarımızın bir türlü önlem alamadığı bir basketbolcu. Her maç genel ortalamasına yakın sayı atıp oyun oynuyor.
Galatasaray’a baktığımızda bırakın o ayarda oyuncu aramayı sivrilip yıldızlaşan oyuncu bulamada güçlük çekiyorsunuz.
Lakoviç bu işi yapsın diye alınmış kariyerli bir oyuncu ancak takımı bıçak sırtında oynatıyor. Şut tercihlerinin hemen hepsini çok yanlış kullanıyor. Attığı sürece göze batmıyor ama dün maçın kırılma anlarında hep o vardı. 2/7'lik üç sayı isabetiyle oynarken kaçan topların Galatasaray potasına basket olarak girmesi Olympiacos'a avantaj sağladı.
Olympiacos 6/14, Galatasaray 10/24'lük üç sayı atışı ile mücadele etti. Potaya daha yakın 2 sayılık isabet oranlarındaysa Olympiacos 25/39, Galatasaray 16/36 ile oynadılar.
Galatasaray bu maçta dış şuttan çok daha fazla içeri girmeyi denemeliydi.
Shumpert bir diğer handikaplı oyuncu; asla belirleyici bir oyun oynayamıyor.
Çok şeyler beklenen Andric standart bir oyun oynadı.
Oyun kurucu bölgesinde ise sadece Ender Arslan’ı izleyebildik. İkinci periyotta oyunu dengeleyen bir görev üstlendi.
Talihsizlik; Lucas’ın belki de maçın eşitleneceği periyotta sakatlanmasıydı.
Galatasaray MP yıldız oyuncuya sahip olmadığı için takım oyunu oynamak zorundaydı; karşısında da yıldıza dayalı bir oyun oynayan Olympiacos vardı. Yıldız kitlense belki maç dönerdi ama olmadı; yapılamadı.
Oktay Mahmudi belki iyi niyetle tecrübesi ile ağırlığını koyar diye Haluk Yıldırım’ı oynattı ama bu maçın oyuncusu olmadığı o kadar belliydi ki…
İstanbul’da oynanacak Final Four için takımlarımızın çok daha güçlü oyuncular transfer etmesi gerekirdi. Ancak gelen oyuncuların neredeyse hiçbiri Spanoulis kadar bile katkı yapamadılar.
Bu sezon Galatasaray için en büyük kazanç elbette Furkan Aldemir’in takıma gösterdiği uyum ve katkı oldu.
http://twitter.com/uzaygokerman