Mancini Danimarka’daki maç sonrasında esas hedefin İstanbul’daki Juventus olduğu mesajını verdiğinde genel anlamda her taraftan tepki gelmişti.
“Galatasaray’ın Real Madrid maçını peşinen kaybetmiş olması kabul edilemez!”
İtalyan teknik adamınki bir bakış açısıydı. Belki karşısındaki takımın gerçeklerini bilerek yapılmış bir yorumdu, hatta olası ağır bir yenilgi öncesinde ortam ve zemin hazırlamaktı.
Bütün bunlar futbolun içinde olan şeyler. Ters manyelinden tutun da motivasyon yöntemi olduğuna kadar bir sürü taktik, yöntem olarak bile değerlendirmek mümkündür.
Peki böylesine önemsediğiniz, büyük gördüğünüz takıma karşı sahadaki oyun anlayışınızla bu söylediklerinizin üst üste çakışması gerekmez mi?
Galatasaray iki hafta önce Kadıköy’deki maça sakin, dar alanda oynayan, rakibin üstünlüğünü kabul eden bir anlayışla çıkmıştı.
Bu kurgu ile Galatasaray oyunu 35-40 metre arasına sıkıştırıp rakibini de burada oynama mecbur bırakmıştı.
Oyun daraldığında futbolcuların birbirleriyle yardımlaşma etkinliği de artmıştı.
Ve koca maçta Fenerbahçe neredeyse pozisyona bile girememiş, bireysel hatalardan kaynaklanan bir penaltı ile idare etmişti.
Galatasaray bu oyunu oynayabileceğini göstermiş, denemiş ve ispat etmişken dün akşam ne yaptı?
Neredeyse 70-80 metreye yayılan bir oyun şekliyle sanki Real Madrid’i yenmek için oynayan bir takım görüntüsü ile başladı maça. Bu İspanyol takımını biraz şaşırtmış olsa da kısa bir bocalamadan sonra o boşlukların arasına girmeye, sızmaya başladı.
Bale’in maçın hemen başında tekrarlarını tam olarak izleyemediğimiz için ofsayt olduğunu sandığımız bir pozisyonda kaleci Eray ile karşı karşıya kalıp topu dışarıya attığı atak Galatasaray için uyarı niteliğindeydi.
Ancak bir başka bir şey daha oldu. Ramos Galatasaray’ın bu baskılı oyun anlayışının uzantısında son adam Umut’u düşürüp oyun dışı kaldı.
Umut-Selçuk ilişkisi Galatasaray’ın takım olarak tek varlık sebebi gibiydi.
Umut ileride çabalarken, Selçuk İnan savunmada bütün son toplara müdahalede bulunan adamdı.
Real Madrid’in on kişi kalması İspanyollar için ikinci şok olmasına rağmen bunu da dengeleyecek ayaklara sahip bir takım olması biraz da Galatasaray’ın dağınık, savruk ve dikkatsiz futbolundan kaynaklandı.
Galatasaray’ın savunma dörtlüsünün hiçbiri bu takımda bu seviyelerde futbol oynayacak özellik ve kapasiteye sahip değil.
Dany bu takımda hala nasıl forma şansı buluyor, üstelik sol kanatta oynuyor anlaşılır gibi değil.
Sonuç; Real Madrid’in sağ beki Arbeloa Galatasaray’a rahat bir gol atıyor, daha fazlasını da atabileceğini hissettiriyor.
Gökhan Zan ve Chedjou ilk defa bir arada oynuyor değil sanki sahada tanışmış gibiydiler.
Eboue’nin İngiltere’de forma giydiğine inanmak bir o kadar inanılmaz.
Real Madrid’in kaleyi bulan dört şutunun hepsinin golle sonuçlanması savunmanın özeti, röntgeniydi.
Mancini takımı tanımaya çalışıyor olabilir ancak bu kadar zaman süresince Galatasaray’ın son iki sezonuna dair bütün maçlarını izleyebilirdi. Kuşkusuz izlemiştir de; o zaman bu takım tercihi nedir?
Amrabat’tan hala ne bekleniyor? “Geçen sezon bu maçlarda iyi görünmüştü, belki yine oynar” mı?
Drogba mükemmel bir gol pası vermiş olmasına karşın bir takım oyuncusu değil. Arkadaşlarının sahada yapamadığı, beceremediği hareketlere ilk tepkisini gülerek veriyor ve bu kameralara yansıyan tarafı ya saha içi?
Hangi futbolcunun onun bu alaycı ifadesine katlanabilir ki?
Bruma için konuşmaya bile değmez.
Gecede oynanan bir çok maçta dört gol vardı ancak muhtemelen hiçbir karşılaşma dün akşamki kadar bir takım için kolay olmamıştır.
Takım kurgusundan, oyun anlayışına, oyuncu tercihinden oyuncuların saha içindeki yetersizliklerine varıncaya kadar doğru tek bir şeyin olmadığı bir Galatasaray vardı sahada sonuç kaçınılmazdı.
İlk maç sonrasında Fatih Terim ilk 35 dakika mükemmel top oynadıklarını söylemiş ama 6 gol yemişti.
Dünkü maçta da ilk 35 dakika gol yemeyen bir Galatasaray vardı sahada.
Sonra?
Demek ki aradan geçen sürede değişen hiçbir şey olmamış.
Juventus finali çok zor geçecek; Galatasaray’ın bu futbolla hala bir üst tura çıkabilme şansının olması da gerçekten çok ilginç.