Fatih Terim, sezonun ilk yarısında TT Arena’da’da oynanan ve çok başarılı olan Fenerbahçe maçının kadrosunu bugüne kadar korumaya gayret gösterdi. O kadro ve sahaya yayılan dizilişin Galatasaray’ı bugüne kadar taşıdı.
Birbirleriyle uyumlu, eksikliklerini tamamlayan, nerede nasıl duracağını bilen ve özellikle de formda futbolcular Galatasaray’ın en önemli kozu oldu.
Bu oyuncuların aynı çizgide devam edeceğini de görebiliyoruz.
Ancak her zaman aynı başarıyı göstermek mümkün olamayabiliyor. Burada karşı takımın nasıl oynadığı çok önemli bir bileşen olurken diğer taraftan sizin sahada bildiklerinizi ne şekilde uyguluyor olduğunuz önem kazanıyor.
Trabzonspor dört gün önceki görüntüsünden çok uzak bir performans sergilerken her alanda Galatasaraylı oyuncuların oyun kurmasına engel oldu.
Trabzonspor’a geçen sene çok şey kazandıran geriden hızlı hücum yaparak ileri çıkışların örneklerini bu maçta sıklıkla yakaladılar.
Galatasaray çok adamla atağa çıktığı için geride eksik yakalanabiliyor. Sarı kırmızılılar bu eksiğini rakip alanda tam saha baskı uygulayarak kapatmaya çalışıyor. Ancak orta alanda kaptırılan toplar büyük tehlikeye dönüşebiliyor.
İlk yarının son on dakikasında Trabzonspor bu maçı kazanabilecek skoru elde edebilirdi.
İkinci yarı yine Fatih Terim’in bilindik ve beklenen değişiklikleri geldi.
Aydın Yılmaz hamlesiyle her maçta 65. dakikadan sonra rakiplerinin üzerine yoğun baskı kuruyor ki bu maçta da aynı şey tekrarlandı.
Fakat ilk defa ilginç bir şey daha denedi; ileride forvet hattını Necati’yi oyunda tutup Baros’u alarak üçledi.
Bunu da merkezde Melo’yu ve sol kanatta oynayan Emre’yi kenara alarak yaptı.
Böylece bugüne kadar sezon ortalaması göz önüne alındığında iyi işleyen 4-4-2 sistemi bozulmuş oldu; 4-3-3 gibi bir diziliş sahaya yansıdı.
Burada en kritik bölge Melo’nun boşalttığı alandı ki aslında Trabzonspor’a golü bulduracak ve sevdiği atakları yaptıracak bir ortam da oluşmuştu.
Fakat muhtemelen maç boyu yaptığı mücadeleden yorgun düşen futbolcular ileriye doğru etkili bir atak yapamadılar.
İki defa Henrique’nin getirdiği topu Burak değerlendiremedi.
Baros’un girmesi ve dizilişin değişmesinden sonra sahada ne yapmak istediği tam olarak anlaşılmayan, her dakika biraz daha dağınık bir Galatasaray izledik.
Teknik adamlar bazen oyuna bu şekilde müdahalelerde bulunur; bazen böylesi hamleler sizi başarılı yaparken kiminde de beklenmedik sonuçlarla karşı karşıya bırakabilir.
Açıkçası Riera’nın bu takımda maç boyunca kenarda oturuyor olması ilginç bir tercih oldu.
Trabzonspor’da Serkan, Olcan, Colman Zokora ve Giray üst düzey performans sergiledi. Maçın dengede kalmasını sağlayan oyuncular oldular.
Tolga Özkalfa’nın ilk yarı hiç kart çıkarmayıp, ikinci yarı her önüne gelen oyuncuya bir sarı kart göstermesi kafasının ne kadar karışık olduğunun tipik ifadesiydi sanki.