Yıllardır İstanbul’un üç büyük takımından bir tanesinin deplasmanlarda hiç bu kadar etkisiz ve puan kayıplarla dolu sezon yaşadığına şahit olmamıştık.
Bunu Mancini’ye bağlamak ne kadar doğru tartışılır; ligin henüz ikinci ve üçüncü haftalarında Fatih Terim’in Bursa ve Eskişehir’de kaybedilen ikişer puan sonrasındaki açıklamaları hafızalarımızda canlı duruyor.
“Bursaspor’u ve Eskişehirspor’u deplasmanda yensinler de görelim!”
Bu meydan okuma elbette futbolda çok anlam ifade etmiyor; çünkü bu açıklamadan sadece iki hafta sonra Beşiktaş Bursaspor’u tam da Fatih Terim’in tarif ettiği yerde güzel futbol ve net skorla yenecektir.
Galatasaray’ın sorunu ne Fatih Terim ne de Mancini’ydi.
Bu Ünal Aysal Projesi’nin bir uzantısıydı. Galatasaray’ı içinde bulunduğu zorlu süreçten kısa vadeli başarılarla çıkardıktan sonra elindeki araçları bir kenara koyarak kendi bildiği ve inandığı doğrulara ait takım oluşturma yönetim anlayışı Galatasaray’ın bugün yaşadığı parçalı görüntüsüne sebep olan dönemi de başlatmış oldu.
Her şey nasıl da birden bire tepetaklak hale geldi muhtemelen birçok Galatasaraylı bunu kendisine soruyor olmalıdır.
Sadece sportif anlamda değil, ekonomik olarak da başka yerle geliveren bir şirket de var ortada ve çok yakın bir gelecekte önemli kongre yaşanacak.
Böyle bir ortamda Mancini bir taraftan kendi bildiği, inandığı sistemi oturtma gayretine girerken diğer taraftan bozulan dengeleri bir arada tutma uğraşı bir arada hareket edemedi, yıkıldı.
İlginçtir, Sabri’nin sol kanatta çok iyi işler yapmaya başladığı süreçte transferi neticelenen Telles’in takıma girmesi ve Sabri’nin yeniden kulübeye dönmesiyle Galatasaray puan kayıplarını artırdı.
Dün Sivasspor maçında Eboue’yi solda görünce Mancini acaba yeni bir totem mi yapıyor diye ister istemez içimizden geçirdik.
Galatasaray’ın sağ kanadında işler hiç de iyi gitmezken solda Teles ve Eboue’den yeni bir arayış içine girmek Mancini’nin sezon boyunca takımla yaptığı deneysel çalışmaların bir ürünüydü.
Oysa hem Fenerbahçe, hem de Beşiktaş ayrıca Roberto Carlos’un Sivasspor’u da dün bir kere daha kadro ve taktik istikrarın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi.
Bakmayın Beşiktaş’ın bu durumuna normalde o bile kopmuştu ezeli rakibinden.
Kuşkusuz sezon ortasında yapılan 9 yeni transfer hem takımın hem de teknik direktörün kafasını karıştırmaya yetecektir.
Sivasspor dün o kadar organize bir takım görüntüsündeydi ki Galatasaray’ı yenmek ve gol atmak için çok özel çaba bile harcamadı diyebiliriz.
Hatta attıkları ikinci gol satrançtaki Çoban Matı’nın bir benzeriydi; Galatasaray’ın haftalardır yumuşak tarafına doğru gönderilmiş basit bir hamleydi.
Başarısızlık merkez kaç kuvvetinin artmasına neden olan bir fiziksel gerçektir. Çekim güçte, büyük kütlede toplanır.
Bakalım Ünal Aysal Galatasaray’ı bu krizden nasıl çıkaracak?
http://twitter.com/uzaygokerman