Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Fenerbahçe aslında maçı kazanmamak için elinden gelen her şeyi denedi, ortaya koydu ancak futbolun perileri bir kere daha sarı lacivert camiaya bir şans verme adına üzerine bir de mesaj ekleyerek bir kere daha yüzüne güldü.

Galatasaray maçında gol 81. dakikada gelmişti, Sow Beşiktaş ağlarını sarstığında kronometre 90+1’i gösteriyordu.

Yani yavaş yavaş sezonunun sonunun geldiğini anlatmak istiyor futbolun gizemli perileri ancak ısrarla o mesajı almak istemeyenler de var.

Dün bir tragedya vardı Şükrü Saraçoğlu’nda.

Haberin Devamı

Emenike Tragedyası…

Kuşkusuz bütün suçu futbolcuya yüklemek de olmaz, onu bu hale getiren teknik yönetim ve belki de Başkan en az futbolcu kadar sorumluluk sahibiydiler. Haftalardır artan gerilimi kazanma stresi yüksek bir derbi karşılaşmasına taşıyarak bir anlamda futbolcuyu kurtların önüne atmış oldular.

Fenerbahçe taraftarı dün akşam Emenike golü kaçırdığından itibaren Arenalardaki gladyatörlerin kaderini belirleyen Romalılar gibi başparmaklarını aşağıya indirerek futbolcunun infazına karar verdi.

Emenike de bu kararı formasını çıkararak protesto etti ve saha dışına kadar geldi.

Futbolun Perileri Fenerbahçeye bir şans daha verdi
İsmail Kartal’ın futbolcuyu sahada tutma uğraşını anlamak kolay değildi. Çünkü ortada bir infaz kararı vardı ve taraftar hükmü kesmişti, geri dönülemez yerdeydi. Zaten Emenike’nin her topla buluşması sonrasında sanki rakip oyuncuymuş gibi yuhalamaya başlanması sözün de bittiği yeri işaret ediyordu.

Taraftar Musa Sow’u istiyordu!

Taraftarın bir bildiği olduğunu da 90+1. Dakikada anlayacaktık!

Bütün bunlar olurken Fırat Aydınus’un bir Yunan Tragedyası izler gibi kenarda olup bitenlere seyirci kalması da ilginçti.

Emenike’nin yaşadıklarından sadece bu futbolcunun etkilenmesini beklemek de fazla iyimserlik olur; bu dakikadan sonra Fenerbahçe’nin oyun kontrolü ve futbolu yavaş yavaş bozuldu tabii…

Emenike’ye kaçırdığı mutlak gol pozisyonunu hazırlayan Necip’in de katkısını unutmamak gerekiyor.

İsmail Kartal’ın Emenike’yi çıkarmasını beklerken Raul’un kenara geldiğini görmek de hepimiz için şaşırtıcıydı. Ancak Portekizli oyuncu, Gökhan Gönül ve ikinci yarının hemen başında oyun dışı kalacak Kuyt gibi sakatlanmıştı.

Haberin Devamı

Şu isimlere bakar mısınız; Gökhan Gönül, Raul, Kuyt ve Emenike’den oluşan neredeyse takımın yarısı diyeceğimiz bir kalabalık oyuncu kadrosu daha 49. Dakika dolmadan kenara gelmişti.

Artık buradan sonra ne beklersiniz; Beşiktaş’ın oyuna ağırlığını koyarak maçı domine etmesini ve hatta kazanmasını değil mi?

Ancak karşılaşma öncesinde konuştuğumuz gibi Beşiktaş hala kritik final maçlarını oynayabilecek ve kazanabilecek olgunluğa erişemedi.

Üç kişilik bir hücum kurgusu ve organizasyonuyla sahaya çıkmıştı Bilic.

Futbolun Perileri Fenerbahçeye bir şans daha verdi
Bilic demişken şu notu ekleyelim; karşılaşmanın ilk yarısında sahanın içine kadar girerek Alves ile girdiği diyalog hiç hoş değildi. Ne konuştuklarının önemi yok, herkes kendi sınırları içinde kalmasını bilmelidir. Bundan sonra gelişen olaylarda şu bunu yaptı demenin anlamı kalmıyor o zaman. Maalesef Bilic bunu artık alışkanlık haline getirdi ve kendisini sınırlayan çizgilerin dışına çıkmasına da ekstra tolerans gösteriliyor. Bunu ilk defa da yazmıyorum.

Haberin Devamı

Bilic, Gökhan, Sosa ve Demba Ba’dan kurulu bir üçlü hücum kurgusu ile sahada kalmayı kendisine yeterli gördü.

Açıkçası Akhisar bile bundan daha fazlasını yapmıştı. Beşiktaş zaten bu anlayışla maçı berabere bitirme amacını baştan ilan etmiş görünüyordu. Buna rağmen iki önemli gol fırsatı da geldi ayaklarının ucuna kadar ancak kullanamadılar.

Demba Ba’nın hal ve tavırlarının Emenike’yi çok andırdığını da söyleyebiliriz. Kaçırdığı pozisyonun Emenike’ninkinden çok az farkı vardı.

Beşiktaş TT Arena’daki derbiye kadar kazanmaya devam etse bile bu anlayış ve oyun tercihi ile orada Galatasaray’ı yenmesi mucize olur ki lig yarışında bu maçın çok belirleyici olması da muhtemel gözüküyor.

Takımın en önemli silahlarının oyun dışında kalmasından sonra Fenerbahçe’nin eksildiğini düşünebiliriz ancak tam da öyle olmadı eğrisi doğrusuna geldi denir ya öyle bir şey sahaya yansıdı ve aslında tam da Fenerbahçe’nin Beşiktaş’a üstünlük sağlayacağı oyuncular yerli yerine oturmuş oldu.

Alper zaten sahadaydı ve yerden oynuyordu. Ona Diego da eklendi ve böylece uzun zamanlardan sonra Fenerbahçe ilk defa topu yerden, dikine ve adam eksilterek oynamaya başladı.

Futbolun Perileri Fenerbahçeye bir şans daha verdi
Alper iki güzel şut çekti ki pozisyonları kendisi yaratmıştı ve bu şutlarda futbolun güzelliklerini hissediyordunuz. O şutlardan biri gol olmuş olsa bugün sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da Alper konuşulurdu.

Ve kuşkusuz bir Webo gerçeği var ortada; İsmail Kartal bunu görmemekte çok direniyor ve çok daha hata yapıyor.

Webo birer hafta arayla oynanan iki derbide atılan golleri hazırlayan oyuncu olarak santraforluk dersi verdi uygulamalı olarak.

Kaleye sırtı dönük topu alışı, yumuşatarak yere indirişi ve en uygun durumdaki arkadaşına pozisyon yaratarak pas verişi Fenerbahçe’de haftalardır neyin eksik olduğunu da gösteriyordu.

Galatasaray ve Beşiktaş maçlarının gizli öznesi Webo’dur.

Fenerbahçe kazandı ancak kazanırken bile bazı şeyleri kaybetti. Maddi olarak futbolcuların sakatlığından söz etmiyorum; manevi anlamda bir güven sorunu yaşıyorlar. Üstelik buna bir de taraftar ile takım arasına giren gerilim eklendi.

Futbolda böyle gerilimlerden sürdürülebilir bir başarı çıkmaz. Fenerbahçe yıllardır zaten önemli maçları kazanıyor, mesele Akhisar, Konya gibi maçlarda düğümlenip kalıyor ki bundan sonraki seride tamamen böyle oynanacaktır.

Galatasaray galibiyetinin bir anlam ifade etmesi için Gençlerbirliği’ni yenmesi gerekiyordu.

Beşiktaş’ı yenmenin avantajı haftaya Rizespor maçıyla ortaya çıkacaktır.

Mümkün mü? Fenerbahçe okyanusları aştı şimdi önündeki derelere bakıyor, meselesi bu. Ancak içinde bulunduğu psikolojik durum o dereleri çağlayana dönüştürüyor.

Bunda Fenerbahçe yönetimi ve takımı kadar taraftarının da etkisi var.

19. dakikada takımın en önemli hücum silahını yuhalayarak oyundan düşüren taraftar şampiyonluğu ne kadar istiyor olabilir ki?

Bu sezon Fenerbahçe şampiyon olamazsa Aziz Yıldırım, İsmail Kartal, futbolcular olduğu kadar taraftarın da katkısını konuşacağız.

Ancak olamasa…

Daha önümüzde 9 hafta varken infazlar gerçekleştirip, daha sonra “ben dememiş miydim?” diyecek ucuz kehanet saptamalarıyla geleceğe haklılık zemini hazırlamanın aynı zamanda şampiyonluğa mal olacak bir enerji yarattığını unutmamak gerekiyor.

Hep haklı çıkmayın, biraz da keyif almaya gayret gösterin.

http://twitter.com/uzaygokerman