Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Geçen hafta kaybederken hiçbir reaksiyon gösteremeyen bir Fenerbahçe vardı sahada ve bu oyun tarzı sezon içinde 8-9-10 puan "fark yakalayan" anlayışın oldukça uzağında kalmıştı.

Peşinden gelen tartışma Fenerbahçe'nin düşüşe geçeceği yönünde olmuştu.

Sezon içinde iniş çıkışları normal karşılamak gerekiyor. Bir takımın aynı tempoda bütün maçlara çıkması zaten eşyanın doğasına da aykırı bir gerçekliktir; burada merkeze alınması gereken şey Fenerbahçe'nin son bir kaç sezon oturmuş takım yapısıdır. Ersun Yanal kadro olarak istikrarı yakalamış, güçlü ve dengeli bir takımı devralmış bunun üzerine de kendi anlayışını yerleştirmiştir.

Haberin Devamı

Karabükspor maçı sonrasında futbolcuların verdiği tepki ve Ersun Yanal'ın açıklamaları bunun "bir daha olmayacağı, yaşanmayacağı" üzerineydi.

Kayserispor karşılaşmasının ilk yarısında bu tutukluk, organizasyonluk, bireyselliğin ön plana çıkması gibi takım oyununu bozan uyumsuzluğu, senkronizasyonsuzluğu gördük.

Sow sanki bambaşka bir alemde gibiydi. Baroni kaleyi gördüğü her yerden şut çekiyordu ancak sonuca etki edecek türden değildi. Gökhan Gönül ve Caner, Fenerbahçe'nin bu sezona dair farkı yaratan kanat bindirmelerini gerçekleştiremiyordu. Orta alanda Meireles ne kadar iyi mücadele ederse etsin ileriye top taşıyamıyor, oyun kuramıyordu.

İkinci yarıda da benzer şeyler vardı ancak başka bir ayrıntı, takım halinde mücadele seviyesi bir kaç vites yukarı taşınmıştı. Sahanın her noktasında Kayserisporlu oyunculara baskı yapılıyor, topa birden fazla oyuncu ile koşuluyordu.

Sağ kanatta Gökhan Gönül ve solda da Caner Erkin'in yanlarına tandem yardım gelmesi, orta sahadaki oyuncuların topu kenarlara taşıması bir anda ceza sahası içine etkili ortaların gelmesini sağladı.

Kuyt, Sow'un attığı golde ortayı yaparken etrafında kimse yoktu çünkü o kanatta Gökhan Gönül ve Baroni bütün savunma kademesindeki rakip savunma oyuncularını tüketmişlerdi.

Bu etkili ortaların hemen hepsi Kayserispor'un kalesine gol olarak girdi.

Kuşkusuz bu golleri sıradanmış gibi ifade etmek haksızlık olur, penaltı dahil olmak üzere beş vuruş da futbolun en güzel estetik detaylarını içinde barındıran türdendi.

Haberin Devamı

Baroni kalenin köşesindeki örümcek ağlarını alırken bir anlamda örümcek adam kostümünün ne anlama geldiğini de bize hatırlatıyordu.

Yine de Bobo'nun attığı golde Fenerbahçe savunmasının peş peşe hatalar yapması dikkat çekiciydi. Bekir'in yıllardır Fenerbahçe'ye bu kadar çok gol atmış futbolcuyu sadece eşlik etmesi golü kaçınılmaz hale getirdi.

Bu gol sanki Fenerbahçe'nin daha hırslanmasını rakip kaleye daha etkili gitmesini sağladı.

Sow'un güzel golü Fenerbahçe'nin kendisine gelmesini sağlarken Mehmet Topal'ın alışılmadık ceza sahası organizasyonunda kale sahasında tek başına kalarak Kayserisporlu savunma oyuncularını uyutması da kendi hanesine bir gol yazdırdı. Kimse ondan böyle bir ön direk koşusu da gol de beklemiyordu.

Emenike her gol attığında sanki giydiği bu formadan iki yıl uzak kalmanın bütün hırsını çıkarırcasına topa vurduğunu izliyoruz. Öyle bir şut çıkardı ki kaleci dokunmaya cesaret bile edemedi topa. Bu adamın para sayma görüntüleri olduğunu söyleyenler, yazanlar tarihe utanç tefrikası olarak geçerken Emenike dim dik ayakta duruyor ve gollerini sıralıyor.

Haberin Devamı

Dört dörtlük bir goldü...

Ve Caner...

Fenerbahçe eğer en yakın rakibine 8 puan fark etmışsa bu sezon Caner Erkin performansının tarışılmaz etkisi vardır. Sezonun ilk yarısının son golünü atan oyuncu olması da bunun ödülü oldu.

Ve Fenerbahçe taraftarı...

Bugün Türkiye gündemini dolduran bütün güncel olayların daha net ortaya çıkmasında, anlaşılabilmesinde 3 Temmuz süreci ve burada Fenerbahçe taraftarının o eşsiz duruşu vardır.

3 Temmuz'u planlayanların en büyük hatalarından biri bu Türkiye gerçeğinden uzak, bilgisiz, habersiz oluşlarıdır. Fenerbahçe taraftarının siyasallaşmasını sağlamakla kalmamışlar aynı zamanda Fenerbahçe İdeolojisini sağlamlaştırmışlardır.

http://twitter.com/uzaygokerman