Son iki sezonda Fenerbahçe yenik duruma düştüğü hiçbir maçı çeviremedi. Bu sezon Başakşehir ve Bursaspor karşılaşmalarında senaryo aynen sürdü. Osmanlıspor karşısında Fenerbahçe için en kötü ihtimal maça yenik başlamaktı; öyle de oldu.
Penaltı mı değil mi tartışmalarının yaşandığı kritik pozisyona Mete Kalkavan ev sahibi takım lehine karar verince Fenerbahçe için stresi bol bir maç da böylece başlamış oldu.
Penaltı mıydı?
Meseleyi artık bu eksende tartışmak anlamsız; sorun şu ki hakemler penaltı kararını takımın kim olduğuna göre veriyorlar. Mete Kalkavan çok kötü bir yönetim sergiledi, penaltı kararıyla kalsa pozisyonda aldandı dersiniz geçersiniz ancak özellikle ikinci yarının başında Osmanlıspor’un Volkan Şen üzerine oynama stratejisine izin verdi. Fenerbahçe’nin golü biraz gecikse muhtemelen Volkan Şen atılabilirdi de.
Oraya biraz sonra gelelim…
Penaltı pozisyonunda hakem kadar etkili bir diğer unsur da kuşkusuz Fenerbahçe’nin tecrübeli file bekçisi Volkan Demirel’di. O kadar kötü bir müdahalede bulundu ki penaltıya adeta davetiye çıkardı. Bu nedenle Mete Kalkavan’ı penaltı verdi diye eleştirmede zorlanıyorum.
Ancak…
Son bir haftadır spor kamuoyunda bir Volkan Şen tartışmasıdır gidiyor. Hatta hayali haberler üretilmek suretiyle Advocaat’ın ağzından Volkan Şen’e psikolog bile öneriliyor. Kısaca bugün Volkan kırmızı kart ile dışarı çıksa geçen haftanın üzerine Şam’da kayısı olacak!
Elbette Volkan Şen dengeli oynamıyor; hatta rakibin ve taraftarın yarattığı baskıya anında reaksiyon veriyor bu da onu kırılgan bir oyuncuya dönüştürüyor.
İşte hakemlik melekesi burada devreye girmelidir ki Mete Kalkavan bu kurguya çok çabuk kanmış olacak belki Fenerbahçe’nin sahadaki tek direnç noktasının da ortadan kaldırılmasına çanak tuttu. Oyunun tam bu bölümleri karşılaşmanın da kopma bölümleriydi.
Fenerbahçe’nin temel eksiğini bu maçta bir kere daha gördük; stres yönetimi sorunu var.
Oysa Kasımpaşa-Gaziantepspor-Feyenord serisinde karşılaşmalara çok iyi başlayan bu nedenle de rakibe karşı kendi inisiyatifini kabul ettiren bir takım kurgusu izlemiştik.
Orta alanda Ozan ve Souza ikilisi rakibi ileride karşılıyor; kanatlar da bu baskıya katılınca atak üstünlüğü Fenerbahçe’ye geçiyordu.
Osmanlıspor buna izin vermediği gibi orta alanı çok çabuk geçerek topu Fenerbahçe’nin ceza sahası bölgesinde tutunca başka bir oyun formatının devreye girmesi gerekti; savunmada dengeli ve sakin kalıp rakibin hızını soğutarak kesmeye çalışmak!
Ancak Fenerbahçeli oyuncular Osmanlısporluların baskılı oyununa panikle karşılık verdiler. Topa sahip olamadılar, peş peşe kaleye gelen ataklara karşı çaresiz kaldılar. Kendine güveni yerinde bir Volkan kalesini bu şekilde terk edip, o müdahaleyi yapar mıydı, bilemiyoruz ama sonuçtan hareket ettiğimizde takım halinde baskı karşısında başarısız olduklarına da şüphe yok!
Koca bir ilk yarı aynı dağınık ve savruk anlayışla heba oldu diyebiliriz.
Elbette takım oyunu oturdukça ilk on bir oyuncularıyla kenarda bekleyenler arasında kimin nasıl oynayacağının önceden kestirilebildiği bir sinerji yaratılacaktır; İsmail Köybaşı ilk defa sahaya çıkmanın acemiliğini böylesine basit bir şekilde göstermeyecektir. İsmail Köybaşı ilk yarı kendisine yakışmayacak türden hatalar yaptı, biz onun bu olmadığını biliyoruz.
Şener de sağ kanatta Van der Wiel’i arattı.
Sow’un asla Lens olmadığının da farkındayız; zaten şu bir iki maçtı izlediğimiz Lens gibi kaç tane futbolcu izledik ki ülkemizde?
Tüm bunlar bir araya gelince takım olmaya çalışan Fenerbahçe için erken gelen golle birlikte Osmanlıspor zor bir sınava dönüştü.
İkinci yarı Advocaat hem oyuncu hem de diziliş değişikliği ile başladı. Ozan yerine Van Persie tercihi yerine mesela Sow-Alper/Stoch düşünülebilir miydi olsaydı sonuca etkisi olur muydu elbette sonsuza kadar bilemeyeceğiz.
Buradaki temel mesele oturmaya çalışan kurgunun devamlılığıdır; Sow-Emenike-Van Persie Fenerbahçe’yi gole daha fazla yaklaştıran bir kurgu olmuyor. Sadece gol ayaklarını çeşitlendiriyor.
Fenerbahçe rakiplerinden iki puan daha geriye düştü ya da geçen hafta kazandığı avantajı geri iade etti. Zor bir sezon geçeceği kesin. Ancak reaksiyon veren bir takım olmaya başladığını da görüyoruz.
Advocaat zoru başaracak bir duruş sergiliyor.
http://twitter.com/uzaygokerman
uzaygokerman@gmail.com