Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Aykut Kocaman yönetiminde Fenerbahçe üç sezon boyunca topa sahip olmayı, onunla oynamayı, paslaşmayı, olgunluğu, sukuneti, sakinliği öğrendi, deneyimledi ve pratiğini yaptı.

Bu oyun bir çok kişi için insanın içine sıkıntı veren bir futboldu. Ancak eldeki kaynaklar zaten ancak bu kadarına yetiyordu.

3 Temmuz sürecindeki takım hatırlanırsa Sow sezonun ikinci yarısında dahil olmuştu; forvette oynatacağı futbolcusu yoktu.

Webo da geçen sezon bu sıralar gelmişti; Emenike malum bu seneye dair bir transferdir.

Haberin Devamı

Alex’in (sonrasında Baroni) merkezde orta sahanın güçlü olduğu bir kadroya sahipti.

Aykut Kocaman olsaydı bu sezonun senaryosu nasıl işlerdi bunun cevabını hiç öğrenemeyeceğiz.

Ancak Ersun Yanal geçen sezon Aykut Kocaman’ın özellikle sezonun ikinci yarısında Sow-Webo-Kuyt ile yapmaya çalıştığı şeyi gelir gelmez devam ettirdi.

Üzerine eklediği şey, orta alandaki oyuncuların dikine oynaması, özellikle Caner ve Gökhan’dan da kanat bindirmeleri ve ceza sahasına bol miktarda orta yapılması oldu.

Eskişehirspor maçında Fenerbahçe ceza sahasına 42 top göndermiş; bunun on yedisi Caner’den, dördü Gökhan Gönül’den gelmiş. Karşılaştırmak için yazalım, Eskişehirspor’da bu sayı Özgür Çek’te sekizdir.

Caner Konyaspor’a karşı takımın 68 ortasından yirmi dokuzuna imza atmış bir oyuncu olarak ligin diğer bütün futbolcularından ayrı bir yere geldi.

Galatasaray’ın 6-0 kazandığı Bursaspor maçında 61 top ceza sahasına gönderilmiş ve bunun onunu Sabri atmış.

Buraya kadar yazdıklarımız bir hafıza tekrarı, bilinmeyen bir şey söylemedik.

Ersun Yanal, Caner ve Gökhan’ı bu kadar etkin şekilde kullanırken orta alan ve savunmada neler oluyor, bu sorunun cevabı bize son Ekskişehirspor maçındaki sonuçla ilgili bir fikir verebilir.

Fenerbahçe artık daha az pas yapan bir takım haline geldi ve bu biraz daha riskli oynamak anlamına geliyor.

Devre arası kampında Ersun Yanal, Alper’e risk al, dikine oyna, savunmaları zorla dedi, Alper o kadar çok yüklendi ki bacakları kaldıramadı; belki aynı şey Emenike için de geçerlidir.

Haberin Devamı

Sadece Alper mi, Baroni, Mehmet Topal, zaman zaman Meireles de böyle riskler alıyor. Bu özellikle Kadıköy’deki karşılaşmalarda taraftar baskısıyla çok farklı bir tempoya bürünüyor.

Ancak aynı zamanda bir o kadar da riskli oluyor.

Çünkü Karabükspor’dan yenilen golde Baroni’nin kaptırdığı, Eskişehirspor maçında da gol öncesinde Mehmet Topal böyle bir risk anında topları kaptırdı.

İstatistiksel olarak kaleye üç pasta gidebiliyor ve en fazla ortalama 3,5 pasla da gol bulabiliyorsunuz; Eskişehirspor, Karabükspor hatta Konyaspor orta alanda kaptığı toplarla bunu yaptı ve sonuca gittiler.

Oysa bütün ikinci yarı boyunca orta alanda kurdukları baskıdan böyle bir sonuç, verim alamadı Fenerbahçeli oyuncular.

Melo’nun Bursaspor savunmasını yarıp geçtiği gibi ceza sahasına kadar girip, orta yapıp golle sonuçlanmış Fenerbahçe’nin kaç atağı var?

Hadi onu geçelim, Eskişehirspor ve Karabükspor’dan yedikleri gibi kaç gol atabilmiş Fenerbahçe?

Eskişehirspor karşısında izledik, zaman zaman bir adım ilerisindeki arkadaşına pas atamayan, pasın şiddetini belirleyemeyen oyuncular vardı.

Haberin Devamı

Hızlı oyun ile panik atak arasındaki farkı bir türlü dengeleyemiyor, Fenerbahçeli oyuncular ve Ersun Yanal.

Kuyt’ın koluyla topu kaleye atmasındaki temel neden de bana göre bu panik duygusudur. Hollandalı oyuncu orada sakin kalabilse rahatlıkla nizami bir gol atabilirdi.

Orta alandaki pas zafiyetinin bir an önce çözüme kavuşması gerekiyor. Çünkü giderek takım oyunundan uzaklaşılarak bireysel ve tek başına pozisyon üretme çabalarına dönen bir oyun kurgusu oturmaya başlayacak; Sow’un böyle bir havası var, onun özellikle bireyselleşmesinin önüne geçmek gerekiyor.

Bireysel hatalar

Alves’in kendine güveni için söylenecek tek şey olabilir, bunu abartma! Bienvenu gibi Fenerbahçe’den gitmiş bir oyuncudan böyle bir gol yeme lüksü olmamalı, bir savunma oyuncusu böyle ıska geçmemelidir.

Eğer rakip savunma oyuncuları da böyle hatalar yapıyor ve senin forvetlerin de benzer goller atabiliyorsa, buyur dükkan senin olsun ama takım ekmeğini taştan çıkarıyorken savunma oyuncularının risk alarak ve tek bir hamleye bağlı müdahalelerde bulunmaması gerekiyor.

Aynı şey Gökhan Gönül için geçerli, bu sezon karşısında oynayan bütün hücum oyuncularından vücut çalımı yiyen bir Gökhan Gönül var.

Volkan Demirel bu sezon kalede yok gibi varlığını hiç hissettirmiyor.

Tolga, Muslera ve Onur’un gösterdiği performansın yarısına bile ulaşamadı ve bu Fenerbahçe’nin çok gol yemesine de neden oluyor.

Ersun Yanal’ın özgüveni ligin ilk yarısında alınan sonuçlara bakarak ligin sonunu mutlu bitireceğini söylüyor.

Zaten kaybedilmiş bir şey yok; ancak bu kayıpların sadece yol kazası olmadığını takımın genel oyun şeklinden kaynaklanan arızalar ve sorunlar yaşandığını görmek gerekiyor.

Takımın çok yetenekli, değerli ve düşünen ayakları var ancak bunun ortak bir akla ihtiyacı olduğu da bir gerçektir.

http://twitter.com/uzaygokerman