Genel görüntüsü, istatistiksel sonuçları Sivasspor karşılaşmasından çok farklı olmasa da oyuncuların kazanma arzusunun biraz daha yukarı çıktığı bir maç olduğunu söyleyebiliriz.
Bu sezon artık saymasını karıştıracak kadar çok Fenerbahçe'nin geriye düşüp, bütün mücadelenin skoru çevirmek üzere oynandığı bir karşılaşma izledik.
Tekrar tekrar ve dejavu yaşarcasına...
Kuşkusuz bunun tek bir açıklaması var, Fenerbahçe savunması adam karşılama, paylaşma, ilk toplara müdahale ve rakip oyuncu ile arasına koyduğu mesafede önemli hatalar yapıyor. Kasımpaşa'nın her atağında bu yanlışlardan biri veya bir kaçı ya da tamamını izleme olanağımız oldu.
İlk golü bu kadar erken bir dakikada yemenin aslında avantajı da vardır, çünkü geriye kalan bölümde dün de olduğu üzere rakip iyice geriye yaslanacak, hücum yapmak için ortam bulunacaktır.
Aykut Kocaman bir süredir kadroya almadığı Stoch'u sahaya sürüp, Sow'u yanında oturtmayı tercih etti. Baroni-Meireles arasındaki tercihini de ikincisinden yana kullandı.
Sow'un takımın diğer bütün oyuncularından önemli bir farkı var.
Rakip alanda her bölgede gidiyor, topla ve topsuz oynamayı başarıyor, hücumu yönlendiriyor, kendisiyle birlikte hareket eden savunmanın yerleşim pozisyonunu bozuyor, boş alan yaratıyor, dahası takımın en etkili silahı olduğu için gol alanlarında Webo ile birlikte ikinci oyuncu oluyor.
Webo yokken bütün bunları sadece Sow yapıyordu, hem yalnız kalıyordu hem de gücü yetmiyordu. Webo'dan sonra hem gücünü dengeli kullanma şansı yakaladı hem de gol atma sorumluluğunu paylaşmış oldu.
Stoch'un bunu yapması kolay değil. Bilmiyor. Sahada kaldığı süre boyunca Kuyt ile birlikte sadece sorumlu olduğu çizgide oynamaya çalıştı. Tek bir hatta oynayan hücum oyuncusunun Aykut Kocaman'ın kafasındaki taktiksel yapıya uymadığı da bir gerçek.
Stoch, Kuyt'ın ne yaptığını izlemeli; haftalardır çok fazla eleştirilen Kuyt, Sow ve Webo ile birlikte Fenerbahçe hücumuna dinamik bir oyun tarzı getiriyor.
Dünkü maçta Sow girdikten, Stoch çıktıktan sonra değişen düzen budur.
Ligin 23. haftasının tamamlandığı bu periyotta Fenerbahçe'nin oyun sistemi, taktiksel yapısı, dizilişi belli olmuştur, yerleşmiştir.
Sivasspor karşılaşması bunun provasıydı, Kasımpaşa "doğum sancısıyla" birlikte düzenin ortaya çıktığı bir karşılaşma olmuştur. Bundan sonra sakatlık, ceza olmadığı sürece Aykut Kocaman'ın bu yerleşimle fazla oynamaması gerekiyor.
Çocuk doğmuştur!
10'u kaleyi bulan 22 şut, 15'i isabet kaydeden 45 ceza sahasına orta, 11 köşe vuruşu, Rakibin 200'ü bile bulmayan pas alışverişine karşı neredeyse iki kat daha fazla zamanla 500'e yakın topla oynama istatistiği Fenerbahçe'nin arzusunu, isteğini, mücadele gücünü ortaya koymuştur.
Gökhan Gönül için bir şeyler söylememiz gerekiyor; bu maçın bir çok anlamda çevrilmesinde baş rol oynayan, sağ kanatta önemli işler yapan, çizgiden top çıkaran adam olmuştur.
Fenerbahçe'nin solunda Gökhan Gönül gibi oynayan bir oyuncusu olsa Aykut Kocaman'ın kafasındaki oyun planı net olarak sahaya yansıyacaktır.
O zaman maça 4-3-3 gibi başlayan takımın hücumda 2-5-3 ve 2-3-5'e dönüşen bir hücum alternatifini net olarak görebileceğiz.
Maçın kader anı olarak ön plana çıkan penaltı kararının ligimiz için alışık olmadığını biliyoruz. Hakem Hüseyin Sabancı umarız ki bu kararla hakemlerimize bir şey gösterebilmiştir.
Yıllardır savunma oyuncularının, özellikle duran toplarda hücum eden oyuncuları formalarından çekerek, sarılarak, iterek durdurmalarına hakemlerimiz penaltı düdüğü çalamadığı için penaltının anlamı unutuldu.
Hakemler bu şekilde pozisyonu izlediklerinde savunma yapan takımın bir parçası oluyorlar.
Kasımpaşalı oyuncuların şöyle bir itirazını anlamak mümkün olabilir; kabak neden bizim başımıza patladı?
http://twitter.com/uzaygokerman