Kötü sonuçlar kötü oyunlarla alınır. Hiç kuşkusuz bu oyunu oynayan futbolcularla... İyi sonuçlar da elbette bütün bu saydıklarımızın tam tersiyle...
Fenerbahçe çok kötü futbolculardan kurulu bir takım mı?
Çok kötü veya çok iyi futbol oynamak için kenarda bir teknik adama ne kadar ihtiyaç duyulur? Bu seviyeye gelmiş futbolculardan kurulu bir takım teknik adam olmasa bile iyi futbol oynayamaz mı?
Çok yetenekli futbolculardan kurulmuş bir takımı teknik direktör ne kadar kötü oynatabilir ki?
Son bir kaç maçtır oyunu ile hemen herkesin beğenisini kazanan Sow'u da bir türlü istenileni veremeyen, beğenilmeyen diğerlerini de çalıştıran, taktik veren aynı teknik adam, antrenörler değil mi?
Sow'a ne oldu da bu kadar canla başla, yürekten futbol oynarken, Kuyt durgunlaştı, Krasic kayboldu, Caner istikrarsızlık abidesi haline gelebildi?
Futbol takım halinde oynanan dinamik bir oyundur. Takımın her parçasının oyuna katkı yapması önemlidir, gereklidir. Bazen rakibin yaptığı ve yapamadıkları da futbolda belirleyici hale gelir.
Antalyaspor dün takım oyuna çok iyi örnek verirken; Fenerbahçe aksine nasıl kötü takım olunur ve futbol oynanır bunu gösterdi bize.
Çok değil; daha bundan bir buçuk ay önce 15 Eylül günü bu Antalyaspor Galatasaray karşısında sahasında 4-0'lık bir yenilgi almış, bize pamuk şekeri kıvamında bir takım görüntüsü sunmuştu. Kuşkusuz dün Fenerbahçe karşındaki kaya gibi sağlam takımdan o gün eser yoktu.
Bugün attığı iki golle yıldızlaşan Diarra ve partneri Tita çok sıradan futbolcu görünümündeydiler. İsaac maçı bile tamamlayamamıştı. Aissati taktik gereği oyundan çıkarmak zorunda kalmıştı.
O gün Antalyaspor'a sahayı dar eden, baskılı, hızlı ve akıllı top oynayan bir Galatasaray vardı; maça golle başladı ve devre sonunda da maçı neredeyse bitirmişti.
Dün Fenerbahçe için de aynı şeyleri söyleyebiliyoruz. Özellikle ilk 30-35 dakika sahada bu maçı kazanmak için mücadele eden bir takım vardı. Oyunun bu bölümünde golü bulamamış olması Fenerbahçeli oyuncuların yanlış pas tercihlerindendi.
Golü bu bölümde atabilmiş olsalardı, muhtemelen bugün futbol kamuoyunun içinde bulunduğu hava böyle olmayacaktı.
Ama öyle olmadı.
Bütün takım baskılı futbol oynarken hemen hemen tüm futbolcular iyi görünüyordu. Ama belli bir düşüş de vardı.
Selçuk Şahin'le ilgili yorumumu bir kaç hafta önce yapmıştım. Aykut Kocaman bu oyuncuyu fazla göz önünde tutuyor. Selçuk hiçbir zaman iyi oyunu ile parlamadı; gösterişsizliği ve hatasız oyunu ile fark edilmedi. Ne zaman hata yaptı göze çarptı. Üst üste hatalar yaptıkça da şimşekleri üzerine çekti.
Ayrıca Selçuk Şahin'le oynarken Fenerbahçe daha defansif karakterine bürünüyor.
Fenerbahçe taraftarının da hakkını teslim edelim; son bir aydır futbolcusunu kazanmak için yoğun çaba sarf ediyor.
Ancak olmuyor. Olmadığını görmek gerekiyor. Fakat Selçuk öyle bir bölgenin oyuncusu ki orayı boşalttığınızda takımın bütün savunması çözülüveriyor. Kadroya baktığınızda alternatifini göremiyorsunuz.
Selçuk'un hemen arkasında oynayan iki stoper; Serdar ve Bekir dün maçın sonucunu tayin eden futbolcular oldu.
Selçuk'la birlikte Fenerbahçe'nin Bermuda Şeytan Üçgenine dönüştüler.
Birinci golden hemen önce Serdar, Diarra ile girdiği ikili mücadeleyi kaybetti ve yere düştü; neyse ki pozisyon golden uzaklaşmıştı. Bir kaç dakika sonraysa bu sefer Bekir aynı futbolcuya nerdeyse dokunmamak ve işini kolaylaştırmak için ortam sağladı ve gol oldu.
Böyle savunma yapılmaz, bu şekilde stoper olunmaz. Doğru savunmayı yapabilmek için kenarda teknik direktör olmasına gerek yok. Stoperler sahanın her yerinde rakip oyuncu ile omuz omuza, boğaz boğaza savaşırlar. Lugano, Luciano hiçbir şey öğretemediyse bari Sow'u izleyin.
Fenerbahçe maalesef, Luciano, Lugano karakterinde futbolcu eksikliğini derinden yaşıyor. Hem kendi hem de rakibin ceza sahasında... Bunun önemini bir önceki yazıda vurgulamıştım.
Bu kadar basit ve gereksiz yenen iki gol elbette bir takımın tüm konsantrasyonunu ve oyun düzenini bozmaya yeter de artar bile...
Fenerbahçe'nin yediği üçüncü golde Salih'in zamanlama hatası vardı. Ancak takımın bir diziliş sorunu yoktu. Her iki kanatta da bekleyen boş durumdaki arkadaşlarından birine topu gönderebilmiş olsaydı belki de Fenerbahçe o kornerden golü bulup eşitliği sağlayacaktı.
Salih'in oyuna girmesi de yanlış bir tercih değildi. Böylesine kritik maçta Salih'i soktu diye Aykut Kocaman'ı tebrik etmek gerekiyor. Mesele neyi görmek istediğinizle ilintilidir.
Fenerbahçe bir değişim içinde ve bu çok zor geçiyor. Bazı futbolcular bu formanın ağırlığını taşıyamıyor. Detaylarını hafta içinde değerlendirelim.
Karşılaşmanın hakemi çalmadığı faullerle karşılaşmanın momentumunu Antalyaspor'a doğru çevirdi. Özellikle avantaj tercihlerinde çok hatalı kararlar verdi. Oysa duran top organizasyonları Fenerbahçe için daha büyük bir avantaj olabilirdi.
http://twitter.com/uzaygokerman